Aynı gün ve aynı tarihte göreve başlayan öğretmenlerden biri diğerinin iki katı hizmet puanı topluyorsa hangi kanunla yapılırsa yapılsın burada ciddi bir adaletsizlik vardır. Kaldı ki bu öğretmenlerden aynı bölgede hatta aynı okulda görev yapmaktadır. Bunun düzeltilmesi için son on yıldır itiraz ediliyor ancak ne yazık ki bir türlü düzeltilemiyor. Küçük bir düzenlemeyle çözülmesi gereken sorun kulak ardı ediliyor ve öğretmenler mahkeme kapılarına yönlendiriliyor. Her ne kadar kimi mahkemeler olumlu karar verseler de kimilerinin de olumsuz karar verdiklerine şahit oluyoruz. Kısacası öğretmen artırımlı hizmet puanında adalet istiyor!..
Bir Başka adaletsizlik başarı belgesi dağıtımında yaşandı. Bırakın malum sendikayı mahallenin muhtarı, hatta imamı bile liste verip kaymakamlardan başarı belgesi istedi. Hal böyle olunca başarı belgesi başarılı olana değil adamı olana gitmiş oldu. Bu belgelerden üç tane alan üstün başarı belgesi ardından maaşla ödüllendirmeye kadar ödüllendirildi. Şimdi bakanımız ilk yarı bir ikinci yarı bir olmak üzere iki başarı belgesi vermiş olacak. Bari üçüncü belgeyi de önümüzdeki eğitim öğretim yılının başında verilsin ki hiç olmasa bütün öğretmenlerin birer üstün başarı belgesi olmuş olsun. Bu konuda mutlaka adalet sağlanmalıdır.
Milli Eğitim gelmeyen veya gelmesine engel olunan bir diğer adaletsizlik ise proje okulları atamalarıdır. Neredeyse proje yapılmayan Meslek Lisesi ve İmam Hatip Lisesi kalmamışken bu liselere yönetici atamaları ne yazık ki icazet ile yapılmaktadır. Halbuki sınav sonucu atama yapıldığı takdirde öğretmen ve idarece eksiği de kalmayacak en azından belirli bir elemeden sonra bu okullarımıza atamanın önü açılacaktır.
Öğretmenlerimiz Proje okullarında atamaların sınavla olmasını istiyor ve bu konuda da Milli Eğitimin adil olmasını bekliyor.
Adaletsizliğin bir başka uygulamasını yönetici görevlendirmelerinde görüyoruz. Açık bir şekilde rotasyona tabi tutulan Şube Müdürlerinin birçoğu bulundukları illerde görevlendirildiği halde bazılarına bu görevlendirmeler uygulanmıyor. Bu da ayrı bir adaletsizlik konusudur.
Beşinci adaletsizlik olarak 76. Madde atamalarını görüyoruz. Bu konuda Milli Eğitimden beklenen madem Şube Müdürlüğünde açık var diyorsunuz o halde yapmanız gereken sınav açarak sınav sonucunda kazananları atamaktır. Bunu yapmıyorsanız elinizde bu sınavı kazanan kişiler var, bir atama yapacaksanız bu arkadaşlar arasında yapmalısınız. 76. Maddeden atamaları bir yol ve yöntem olarak görmemelisiniz. Bu konuda da acilen bir düzenlenmenin yapılması adaletsiz iş yapılmaması temennisindeyiz.
Altıncı adaletsizlik ücretli öğretmenlik uygulamasıdır. Ne yazık ki devletimiz asgari ücreti 4253 lira olarak belirlediği halde bu öğretmenlerin birçoğu asgari ücretin yarısı bir ücretle istihdam edilmektedir. Bu konuda bir iyileştirmenin yapılması beklentisi vardır.
Yedinci olarak Milli Eğitimin halen birçok uygulamasında baskın gurupların varoluşudur. Dışarıdan bir takım yapıların sürekli Milli Eğitime tabiri caizse emir vermesi ve bu emirlerin çoğu zaman karşılık bulması bir türlü engellenemiyor. Uygulamada adil olmaya çalışan kimi yöneticiler bile zan altında kurtulamıyor. Çünkü Milli Eğitim camiası gerek soruşturmalarda gerekse yer değişikliklerinde adil olmayan birçok uygulama görmüştür. Bu yüzden bu anlamda da ciddi kaygılar vardır.
Son olarak gerek yurt dışı görevlendirmeler olsun, gerek kurumlar arası geçişler olsun hatta mülakatın uygulandığı tüm alanlarda tedirginlik oldukça fazladır. Bunun için mülakatların tamamen kaldırılması gerekir. Bu mümkün değilse ya gerçekten şeffaf farklı sendikaların da bulunduğu komisyonlar kurulmalıdır ya da mülakatla torpille gelen şube müdürleri ve yöneticiler bu komisyonlarda görev almamalıdır.
Sonuç olarak “Adalet Mülkün Temelidir” Adaletsiz her uygulama bu mülke zarar verir bilinciyle davranıp vatandaşın devletine güven duymasını sağlayan uygulamaları hayata geçirmek keyfiyet değil mecburiyettir!..