Türkiye’nin bugünkü manzarasına baktığınız zaman akıl almaz işlerin olduğunu görüyorsunuz. İhtilal dönemleri dışında böyle bir manzara ile karşılaşan varsa beri gelsin. On İki Eylül sonrası Kenan Evren Turgut Sunalp ı destekler mahiyette bir iki söz dışında böylesi geniş çaplı bir seçim çalışması yapmamıştı. Üstelik bugünkü gibi kamunun imkanları bir partinin emrine verilmiş değildi. TRT de o gün kısmen de olsa tarafsız yayın yapmaya çalışıyordu. Bugün Kenan Evren’i yani son ihtilal şövalyemizden fersah fersah ileride iktidar partisine avantaj sağlama çabaları mevcuttur. Kenan Evren gelenekleri, teamüller dahası töreyi çiğnememişti ne yazık ki bugün bu da çiğneniyor.
Bir bakıyorsunuz ki Anayasa nın açık hükümlerine rağmen Cumhurbaşkanı parti liderlerinden daha fazla miting yapıp mensubu olduğu partiye oy istemektedir.
Yetmiyor bu ülkenin milli televizyonu TRT ye ait araca iktidar partisinin afişleri yapıştırılıyor ve propagandalarda kullanılıyor.
Yetmiyor PTT araçları aleni bir şekilde siyasi iktidarın emrine veriliyor.
Valilikler resmi araçları siyasi iktidara tahsis etmek için yazılar yazıyor.
İmamlar, öğretmenler öğrenciler resmi yazılarla miting alanlarına taşınıyor.
Algı operasyonları sürdürülüyor muhalif gazeteler baskılanıyor ve ağır hapis cezalarıyla aleni tehdit ediliyor.
Birileri Cumhurbaşkanınca hedef gösteriliyor, operasyonlar yapılıyor bankalara el konuluyor.
İş adamları, sivil toplum kuruluşları hatta vatandaşlar tehdit ediliyor.
İktidar partisine mensup belediyelere bağlı zabıtalar veya taşeron işçiler afiş çalışması yapıyor başka partilere mensup afişleri topluyor.
Kimi gazete haberlerine sansür uygulanıyor.
Muhalefetin miting alanları için yer tahsisinde sıkıntılar yaşanıyor.
Bu manzara insana ihtilal dönemini hatırlatmaz da neyi hatırlar, Allah aşkına bir bilen söylesin. Bütün bu hukuksuzluklar karşısında bu ülkenin demokrasiyle yönetildiğini adil ve tarafsız bir seçim kampanyası yürütüldüğünü söylemek abes olmaz da ne olur?
Manzara buysa bu manzarayı ortaya koyanların acaba derdi nedir amacı nedir? İnsan bir iktidarın elden gitmemesi için bütün bunlara değer mi diye kendi kendisine soru yöneltince işte o zaman farklı düşünceler beyninizi kurcalar. Demokrasilerde muhalefet olmak veya iktidar olmak ölüm kalım meselesi haline getirilir mi? Avrupa da yani ileri demokrasiler dediğimiz ülkeler bun işler böyle mi yürür. Okuduğumuz ve basından takip ettiğimiz kadar seçimler hiçte öyle ölüm kalım meselesi olarak görülmez. Üstelik birçok ülkede katılım da o kadar yüksek olmaz.
Peki bizde ki bu hırsı neye bağlamak lazım? Birçok nedeni olabilir. Ancak ilk etapta akla üç sebep gelir.
Birincisi mevcut iktidar on üç yılda çokça hata yaptı bir başka iktidar gelirse bu hataları ortaya çıkartıp bizden hesap sorar endişesindedir.
İkinci neden gizli bir cihat ilan edilmiş durumda biz yumuşak geçişle farklı bir rejim arayışı vardır.
Üçüncü neden ise ister bizi sevin ister sevmeyin biz bu ülkede bir daha hiç bir partiye hükümet olma izni vermeyiz deyip ihtilal yaptıklarını beyan etmek olarak düşünülebilir. Sorun bu üç nedenden birinden kaynaklanmamış olsa idi bu kadar kuralsız bir seçim yarışı yapılmazdı. İşte yukarıda yazılanları basından ve sosyal medyadan takip ettikten sonra insan ister istemez kendisine sorar. Bu ülkede bir ihtilal yapıldı da haberimiz mi yoktur?