Türkiye seçimini yaptı. Bu seçimler nefes aldırır mı? Bunu anlamak için zamana ihtiyaç olsa da ilk bakışta evet denilebilir. Seçim sonuçlarına iki açıdan bakılır. Birincisi ülke selameti açısından, ötekisi bireyin gönlünden geçen yani duygusal açıdan bakılır. En azından şimdilik tek adamlık reddedilmiş kavga ve hırçınlığın pirim yapmadığı görülmüştür. Katılımın düşük olduğu Cumhurbaşkanlığı seçiminde alınan yirmi bir milyon oya karşılık bu seçimde on sekiz milyon oy almak Ağustostan bugüne AKP açısından üç milyon oyun heba olduğu anlamı çıkarmaktadır. Bu kadar kısa süre içerisinde bu değişimin olması düşündürücüdür.
Genel olarak muhalefetin kaygıları yani nefessiz kalıyoruz demenin nedenleri şunlardı.
1- Türkiye hukuk devleti olma özelliğini kaybetmektedir.
2- Hızla tek adamlığa gidilmektedir.
3- Devlet zirvesinin saygınlığı dip yapmıştır.
4- Cumhurbaşkanı Törelere, teamüllere aykırı hareket ettiği için devlet başsız kalmıştır.
5- Kuralsız kaidesiz keyfi bir devlet yönetimi vardır.
6- Türkiye için bir Arap baharı alt yapısı hazırlanmaktadır. Bunun da en belirgin emaresi Cumhurbaşkanı’nın herkesle kavgalı olması gittikçe sertleşmesidir.
7-Bu sertleşme toplumsal muhalefetin artmasına kutuplaşmanın derinleşmesine neden olmaktadır.
8- Karşılıklı restleşmeler toplumsal kalkışma iç çatışmaya zemin hazırlamaktadır.
Bu maddeleri çoğaltabiliriz. Kaygı devlet anlayışı olduğu zaman en çok itiraz edilen konuların başında bunlar yer almaktadır. Toplumun da en azından bir bölümünün bu kaygıları paylaştığı görülmüştür. İşte seçim sonuçları bu anlamda bir rahatlık sağlamıştır. Nitekim Cumhurbaşkanın ilk açıklamaları da bu anlamda normalleşmeye gidileceği yönünde bir işarettir. Kuşkusuz alışkanlıkları değiştirmek kolay olmayacaktır. Bir süre sonra Türkiye de olası krizlerin tek müsebbibi uzlaşmaz tavrına devam ederse kimse şaşırmasın.
Parti bazında bakıldığında kuşkusuz en büyük başarıyı HDP yakalamıştır. Her ne kadar batıda da önemli oranda oy almışsa da Güneydoğu da aldıkları oylar göstermiştir ki etnik mağduriyetler üzerinde siyaset yapan bir parti olmaktan kurtulamamıştır. Hala Türkiye nin sorunları yerine bölgesel sorunlarla meşgul oldukları gerçeğiyle karşı karşıyayız. Terör örgütünün Güneydoğu ve Doğu Anadolu da halkı tehdit altına alma gerçeği bitmemiştir. Ancak kabul edelim ki Cumhurbaşkanının seçim çalışmasını bu cenah üzerinde yapması Orta Anadolu da Milliyetçi söylemler dillendirmesi HDP nin işine gelmiş MHP ye yaramamıştır. Çünkü yerel seçimlerde encümen oyu 17.7 olan MHP o dönemde İstanbul da yüzde 7 oy almıştı. Genel seçimlerde İstanbul da yüzde 11 lerde oy alan MHP Türkiye Genelinde 16.4 dolayında bir oy almıştır. Bu da Anadolu da yerel seçimlerde aldığı oyun bir hayli altında kaldığını gösteriyor. Şayet Cumhurbaşkanı ve Başbakan MHP nin tabanına oynamamış olsalardı MHP İstanbul a göre yüzde 20 den aşağı oy almaması gerekirdi.
Sonuç olarak dışarıdan bakıldığı zaman aslında kim neden yüksek oy aldı, kim neden oyunu artıramadı için çok şey söylenebilir. Açıklamalar da görüldüğü gibi herkes başarılıysa seçimin kaybedeni yoktur. Bu bakıştan şu görülmektedir ki partiler seçime iktidar olmak için girmiyorlar. Üç beş sandalye daha alayım Allah bereket versin. Ya da Devlet yönetmeyi AKP ye ikram ediyorlar. Ya kardeşim on üç yıldır siz bu devleti idare ediyorsunuz devlet yönetmeye alışıksınız. Kendinize biraz çeki düzen verin haydi buyurun yönetmeye devam edin gibi bir söylem görülüyor.
Sözün özü iktidar olma hedefi olmayan partiler şampiyonluğa oynamayan ligde kalma hedefi olan takımlar gibidir. Ligde kalınca kendilerini başarılı bulurlar. Bazılarımıza da alkışlamak düşer.