İstanbul İl genelinde Milli Eğitimin ahvaline bakınca her zaman bir tezgah biter bir yenisi başlar. Hiçbir zaman tezgahın arkadan dolanmanın önü arkası kesilmez. Malumunuz yöneticilik için mülakatlar yapıldı. Elimize mülakat listeleri ulaştı. Bu komisyonlarda görevli Şube Müdürleri bila istisna tamamı Eğitim Birin militanı konumunda olan kişilerdi. Hatta içlerinde öylesi azgınları ve ahlaksızları vardı ki bir Türk Eğitim Sen li ile gezen Eğitim Bir öğretmeni tehdit edecek kadar alçak. Sen ne diye onlarla geziyorsun diyecek kadar kafayı yemiş budala. Sonuçlar hepinizin malumu. Araya serpiştirilmiş 70-75 arası puan verilmiş başka sendika mensupları harici tamamı yine yandaş sendika mensubu kişiler. Kendi yandaşları için yüzler havada uçuşurken biat etmeyenlere ise çok görülen yetmişler. Böyle bir yönetim kafasıyla karşı karşıyayız.
Okul-Kurum Müdürlükleri atamaları yapıldı, yaklaşık yüzde doksanı kendi adamları. Ama kardeşim bu adamlar histerik ve doyumsuz. Nereden ne çıkartırımın peşindeler. Bir de baktık ki atama sırasında onlarca okul açık ilan edilmemiş. Hayırdır kardeş bunlar neden ilan edilmedi? E çünkü dönüşümleri tamamlanmadı. Ya kardeşim sen buraya Ortaokul demişsin, öğrencilerini öğretmenlerini başka okula nakletmeye başlamışsın, bu işlemler dönüşün tamamlanmasına mani değil de Müdür atamasına niçin mani görülüyor? Kem..küm… hesap var kardeşim hesap! Bu konuda elimiz boş dönüyoruz.
Ancak adamların ne elleri, ne de başka yerleri hiç boş durmuyor. Bu açık ilan edilmeyen okulların çoğunda halen kadrolu olan Okul Müdürlerini kaydırıp yerlerine sendikanın önerdiği kişileri sınıftan alıp müdür vekili yapmaya başladılar. Mahkemeyi bir değil iki kez hatta üç kez kazanan Okul Müdürlerine görev verilmiyor, sınıftan adam tutup Okul Müdürü yapıyorlar. Maksat açık daha çok işgal, daha çok tahakküm, daha çok zorbalık, daha çok hukuksuzluk ve adaletsizlik!
Bu duruma akıl sağlığı yerinde olan hiç kimse normaldir diyemez. Ancak böyle olması gerektiğini savunanların histerik vaka oldukları şüphe götürmez bir gerçekliktir.
Bir yandan birlikten beraberlikten bahsedeceksin; öte yandan kendin başka kimseye hayat hakkı tanımayacaksın bu ne menem çelişkidir.
Bir yandan adalet kelimesini diline dolayacaksın öte yandan her türlü hukuksuzluğu yapacaksın, bu ne rezilce bir bakıştır.
Bir yandan kardeşlik vurgusu yapacaksın, öte yandan senden olmayan herkese düşmanca davranacaksın, bu nasıl bir iki yüzlülüktür.
Bir yandan hukuk devletinde yaşıyoruz diyeceksin, öbür yandan hukukun hiçbir kararını uygulamayacaksın, bu nasıl devlet yönetmektir.
Sonuç olarak; bu ülkede hastalar vardır. Düşman üreten, düşman gören, hatta düşman yapmaya uğraşan hastalar. Gücü eline geçirince kendinden başka hiç kimseyi ülkenin bir ferdi olarak görmeyen hastalar vardır. Kendisi gibi düşünmeyen herkesi öteki gören hastalar vardır. Kendi camiasından başkasına hiçbir makamı mevkiyi hak görmeyenler vardır. Adaleti, liyakatı, ehliyeti umursamayan benciller vardır. Eğer bu ülke düzelecekse, ayrışmalar ve düşmanlıklar bitecekse önce bu hastalık tedavi edilmelidir. Sonra da iş ehline verilmeli, işin ehli her şeyi yeniden düzeltmelidir.