Her 24 Kasım günü öğretmenlere övgüler dizmek adettendir, ne yazık ki sonrasında unutmakta adettendir. Ne yazık ki yılda bir gün öğretmenini öven ve 365 gün hatırlamayan ender bir toplum haline dönüşmeye başladık.
Gerek maddi anlamda gerekse manevi anlamda öğretmen geçmişle kıyaslanmayacak derecede itbarının sarsılmaya başlandığı ve yoksullaştığı bir dönem yaşıyoruz.. İşin garibi yoksullaştığını ifade eden öğretmene bir kendini bilmez “Maaşını beğenmeyen öğretmen ülkeyi terk etsin” diyeli tam iki yıl oldu. Bir başkasının bu nesli öğretmen ve imamlar mahvetti diyeli de aynı zamanlara denk gelmişti. Öğretmenin kaderi mi ne bazen Eminönü Meydanında yem bekleyen güvercin bazen toplumun karşısında anlı şanlı kişilerce azarlanan kesimdir.
Büyükler yazar çizerler öğretmeni horlar aşağılar, veliler azarlar bazen de şiddet uygular. Daha dişliyse bir dilekçe ile soruşturmalar, cezalar, yer değişikliği bir anlamda hayatını karartır.
Öğretmenlik kutsal meslektir herkese bunu bilir bunu söyler. Ne yazık ki bu kutsal mesleği icra edenlere saldırmakta herhalde birilerine vaciptir. Öğretmene dil uzatanlar ülkenin en ücra köşelerine tezek sobasıyla ısınan, üç ayda bir kez şehre inemeyen öğretmenin, ışık olmak için hayatlarını yok sayarak gidip dönmeyen alçakça şehit edilen yüzlerce öğretmenin hikâyesinden bahsetmez. Bu topraklara terini, kanını akıtan vatan sevdalılarının destanını yazmaz. Ancak sabah akşam aldığı üç kuruş maaşın hesabını tutar, her gün manşetlere taşır!..
Öğretmenler günü ne zamandır biliyor musunuz? Milli Eğitimde istikrarın sağlandığı, eğitim politikalarının bakan politikası olmaktan çıkıp devlet politikası olduğu gündür.
Öğretmen adayının KPSS den yüksek puan aldığı için öğretmen olarak atanacağı hayalini kuran ve mülakatlarda elenmiyerek hakkı teslim edildiği gündür.
Sözleşmeliden kadroya geçen öğretmenlerin aile bütünlüğü sağlandığı gündür. Ayrı düşen yavruların babalarına annelerine sarıldığı gündür.
Öğretmenler günü öğretmenin kiramı nasıl öderim endişesi taşımadığı, ayda bir kez olsun çoluk çocuğuyla yemek yemeğe çıktığı ya da bir tiyatroya sinemaya gidebildiği, okuyan evladının okul taksitini nasıl öderim diye kara kara düşünmediği gündür.
Okuluna gelirken idareden, veliden, öğrenciden tehdit görmediği tam aksine saygı gördüğü severek okuluna geldiği gündür.
Öğretmenler günü öğretmenlerin ilk atamalarda, şube müdürlüğü sınavlarında, müfettişlik sınavlarında, yurt dışında öğretmenlik yapma sınavlarına adam bulma telaşını yaşamadığı, hak ettiği zaman hak edeceği yere geleceğinden kuşku duymadığı gündür.
Öğretmenler gününü ağdalı sözlerle kutlayanların öğretmenin alım gücündeki gerilemeden haberli oldukları ve çözüm önerileri sunup gereğini yaptıkları gündür!..
Şimdi kutlayalım öğretmenler gününü gönlümüzce!.. Bütün kalbimizi yüreğimizi hatta kollarımızı açalım sınırsızca. Ya da uzanıp ellerinden öpelim öğretmenlerimizin. Hak etmiyorlar mı bu kadar sıkıntıdan sonra bir günlük saltanatı.. Elbette fazlasıyla hak ediyorlar övgüyü, saygıyı ve sevgiyi.
Her şeye rağmen yine öğretmiyorlar mı yavrularımıza erdemin faziletin insan olmanın olmazsa olmadığını, vatan aşkını, bayrak aşkını. Yine öğretmiyorlar mı ilmin, aklın, irfanın gerekliliğini. Yine öğretmiyorlar mı cumhuriyetin faziletini, Mustafa Kemal Atatürk’ü, şehitliği, gaziliği!.. Elbette öğretiyorlar öğretecekler! Her zorluğa rağmen öğretecekler. Ancak yılda bir gün değil öğretmenler artık her gün maddi ve manevi anlamda hak ettikleri değeri görmek istiyorlar!...
Sonuç olarak ilim ve irfan ordunuz ne kadar güçlü olursa çağdaş medeniyet seviyesine ulaşmanız o derece hızlı yükselirsiniz. O halde öğretmenimize yalnızca 24 Kasım değil sonrasında da hak ettiği değeri vermek bir keyfiyet değil mecburiyettir. Günün Kutlu Olsun öğretmenim.