Türkiye çok partili hayat geçtiği günden bugüne hiçbir seçimi rejim meselesi yapmamıştı. Ancak şimdi seçimi kazanmak ile rejim arasında bağlantı kuran çok sayıda seçmen vardır. Bu yüzden seçmen ikiye ayrılmış durumdadır. Ya Hükümet yanlısı, ya da karşıtı gibi!.. Örneğin 2002 yılında AKP nin iktidarından MHP liler fazla rahatsız değillerdi. Diğer sağ seçmen hatta liberallerin hiç biri rahatsızlık duymuyordu. Zaman geçtikçe AKP ye bu bakış değişmeye başladı. İlk sert tepkiyi verip tamamen tavırlı hale gelen MHP liler oldu. Belki de bu bir ileri görüşlülüktü. Bunu da 2010 yılındaki refarandum sürecinde net bir şekilde ortaya koydular. Fakat referanduma destekçi olan ve Sayın Erdoğan’ın yanında yer alan Saadet, Büyük Birlik, liberaller hafif meşrep solcular ve Cemaat vardı. Yalçın Topçu gittikten sonra bu partimizde AKP ye açık ve net tavır aldı. Daha sonra Numan Kurtulmuş un bir proje olduğu bu zatın AKP ye geçişiyle anlaşılınca Saadet partililer de net tavır sergilemeye başladılar. Bunu Cumhurbaşkanlığı seçiminde aleni dile getirmemekle birlikte tavırlı oldukları belliydi. Bunlardan sonra da liberaller ve solcular sorgulama içine girdiler ve büyük oranda yollarını ayırdılar. En son olarak cemaatle yaşanan kavganın ardından sağ cenahta AKP ile ittifak kuran veya Allah kurtarsın diyen kalmamaya başladı.
Cumhurbaşkanlığı seçiminde hala AKP liler dışında sağ tabandan da destek gören Sayın Erdoğan artık kendisini dinsel bir lider hatta olağan üstü sıfatlar yükleyen kitle dışında kimseden destek görmeyeceği gerçeğiyle karşı karşıyadır. Alnı secdeye değen her fert AKP nin İslama hizmet eden ya da muhafazakar Müslüman biri olduğunu takdir etmiyor, bilakis inanç değerlerimizi istismar ettiği konusunda önemli ittifaklar göze çarpmaktadır. AKP nin önemli ortaklarından veya AKP ye en yakın duran HDP ise laik bakışından dolayı şimdilik AKP ye tavır almış görünüyor. Ancak Kürt seçmenin neredeyse yüzde seksen beşi bu iki partinin seçmenidir ve AKP veya HDP den birinin kazanmasını arzulamaktadır. Küçükte olsa AKP nin ittifak yapabileceği tek parti vardır o da HDP dir.
Bu sağ gelenekten hatta muhafazakar birçok aile bile AKP nin kazanmasındansa muhalefetten bir partinin iktidar olmasını arzulamaktadır. Peki neden bu kadar büyük bir kitle AKP ye yüz çevirmiş durumdadır. Birinci ve en önemli neden artık AKP ye güven duyulmamasıdır. Adaletten sapılması, devlet yönetiminde liyakat ve ehliyetin yok sayılması, hukukun bay pas edilmesi ve alabildiğince keyfiliğin hüküm sürmesi ayrı bir nedendir. Önemli bir başka neden AKP güç kazandıkça mevzi elde ettikçe ceberutlaşmasıdır. Baskılar kendisine yapılmasa bile çevresindeki insanlara yapılınca ne oluyoruz diyen gelenekçi bir o kadar da devletçi olan muhafazakar ve milliyetçi sağın bu tavrın ülke hayır getirmeyeceği gerçeğini görmesidir. Bir başka önemli nokta ise devlet töresine aykırı davranılması, teamüllerin yok sayılması ve geleneksel dış politikamızın dışına çıkılarak büyük başarısızlıklar elde edilmesi olarak gösterile bilir.
Sonuç olarak bugün geldiğimiz noktada geçmişinden beri milliyetçi muhafazakar olan birçok kişi bugün HDP barajı aşsın ki AKP daha az milletvekili çıkartsın diye biliyorsa burada sorgulanan bu seçmen olmamalı seçmeni bu düşünceye iten nedenler üzerinde AKP uzun uzun oturup düşünmelidir. Hakeza birlikte camiden çıkan seçmenin sohbet esnasında birbirini münafıklıkla hatta daha ileri giderek din düşmanlığıyla suçlaması üzerinde de oturulup konuşulmalıdır. Bu ayrışmanın fay hattını derinleştiren kimdir, suçlu ayağa kalksın.