AB dediğimiz yapılan tanımıyla bir Hıristiyan kulübüdür. Bunlar geçmişin emperyalist devletleriyle Osmanlı devletinin artıklarının oluşturduğu bir oluşumdur. İşleri güçsüz gördükleri devletleri bölüp parçalamak ve onlarının gene gibi kanını emmektir. Her ne kadar ganimet bölüşümün de zaman zaman aralarında hırlaşsalar da bir şekliyle bölüşüm ve paylaşımda anlaşmaktadırlar. Diğer bir özellikleri de din eksenli ortaklıklarıdır. Mali ve dini çıkarları söz konusu olunca azmışlarcasına karşılarına saldırıp onu parçalamak için güç birliğini her daim sağlamışlardır.
Tarihin tozlu sayfaları karıştırıldığında görüldüğü ve günümüzde yaşananlar düşünüldüğünde bu devletleri tanımak daha net olmaktadır. Geçmişte yöneticilerini Osmanlı devletinin yönetimi atarken, Osmanlının sarığını sizin anlayışınıza tercih ederiz derken ve sıkıştıkça Türklerden yardım isterken öyle bir zaman gelip de bitleri kanlanınca Türkleri tarihten silme adına harekete geçen vefasızda bir milletler topluluğudur. Geçmişte defalarca bir araya gelip haçlı seferleri adında Türklere saldıranlarda bunlardı. Bu seferlerde bir sonuç alamayacağını görenler çeşitli desiselere baş vurarak yarım kalan hesaplarını tamamlamaya çalışmışlardır.
Osmanlı devletinin son zamanlarında bize hasta adam diyerek Arap'ını, Rum'unu, Yunan'ını, Arnavut'unu, Bulgar'ını, Sırp'ını, Ermeni'sini ve Yahudi'sini kışkırtarak üzerimize salan milyonlarca Şehidimiz, dul ve yetimlerimizin oluşmasına neden olanlarda bunlardı. Türklerin üç kıtadan Anadolu yarım adsına kadar gerilemesine nedende bunlardı. Hatta bu Anadolu topraklarının büyük çoğunluğunu da kendi aralarında bölüşürken namuslarımıza tasallut olanlarda bu gözlerini kan bürümüş canilerdi. Unuttukları Türklerin tarihle birlikte var olup tarih sahnesinde hep var olacakları. Bugün olmuş o eski emperyalist ve yavrucuklardan oluşan sözde devletlerle halen ülkemiz ve halkımız üzerinde hesaplarına devam etmekteler.
Bunlara bir Hıristiyan kulübü demiştim. Bu kulüp günümüze kadar aralarına başka bir İslam ülkesi almamışlar halende almaya niyetleri yoktur. Nitekim bizim 1964 yılında ki topluluğa katılma baş vurumuza rağmen oyalama devam etmekte ama bizden sonra bir çok Hıristiyan devleti bünyelerine kabul etmişlerdir. Sadece bu da olmayıp, aynı Nato üyesi olmamıza rağmen zaman zaman ambargo uygulamasına gitmişlerdir. Yada Nato üyesi ülkeler arası anlaşzmazlıkta Hıristiyan olan ülkeyi bize tercih etmekte bir beis görmemişlerdir.
Türkiye aleyhine olan guruplar bunlar tarafından hep maddi ve manevi yönden desteklenmiş, desteklenmeye devam edilmektedir. Sözde Ermeni soykırımı parlamentolarında kabul edilerek, PKK terör örgütü elamanları korunup onların ülkelerinde faaliyetlerine izin verilerek ve FETÖ terör örgütü elamanları korunup kurumlarının çalışmasına izin verilerek bize karşı koz olarak kullanılmıştır. Hiç bir zaman verdikleri sözlerde durmamış taahhütlerini yerine getirmemişlerdir. Şuan itibarıyla doğu Akdeniz de, Libya da, Suriye de, göçmen konusunda, PKK ve FETÖ terör örgütü ile ilgili konularda konuştukları ile içraatleri farklı olup iki yüzlülüklerini sürdürmektedirler.
Tüm bunlara karşı biz ne yapmışız; yaşananlara karşı halkın gazını alma adına heyt demiş bilahare isteklerini yerine getirerek onların aleyhimizde çalışan teröristlerini salı vermişiz. Seçim zamanları propaganda yapmak üzere halkımızı rencide etme pahasına o ülkelere gizlice bakanlarımızı göndermiş sınırdan kovdurmuşuzdur. Anlaşmalara uymadıkları halde göçmenlerin önünü kesip onlara gitmelerine engel olduğumuz gibi gidenleri de geri kabul etmişiz. Egede on iki adamız işgal edildiği halde olanları sine çekmiş yenilerinin işgaline zemin hazırlamışız. Yaptığımız tüm bunlara da başarılı bir dış politika yönettiğimizi söyleyerek halkın gözünü boyamaya çalışmışız.