Bir ülke demokrasiyle idare ediliyorsa, o ülkeyi idare eden kadar idare edeni halk adına denetleyecek halkın seçtikleri muhalefetler de olacaktır. Bizlerde şayet demokrasiyle idare edildiğimizi iddia ediyorsak, o zaman demokrasinin kurallarına uymak zorundayız. Gerçi bizim idari şeklimize ileri demokrasi diyenler tüm yetkileri devlet başkanına toplamış olsa da, göstermelikte olsa gazi meclisimiz açık bulunmaktadır. Bizim meclisimiz sadece iktidarın istediği yasaları yapmakla ve birde kavgalı dedikodu üretmekle meşgul olsa da, tüm yaptıklarını halk adına yaptığını iddia eden vekiller yüklüce maaşlarını alıp dokunulmazlık zırhı altında ülkenin tüm imkanlarından aileleriyle birlikte faydalanarak yaşamaktadırlar.
Demokrasiyle idare edilen ülkelerde demokrasinin vazgeçilmezlerinin başında siyasi partiler gelmektedir. Bu partilerinin bazıları mecliste temsil edildiği gibi meclis dışında kalanları da bulunur. Siyasi partilerin ana amacı ise iktidara gelip temsil ettiği halka her yönüyle iyi bir yaşam sağlamaktır. Şayet iktidara gelemezse, mecliste iktidarı denetleyerek halkın yararına olan yönlerde destek verip halkın zararına gördüğü konularda da iktidarı uyararak yapılmak istenene yanlışlara engel olmaktır. Mecliste temsil edilemeyen partilerin ise halk adına yaptıkları hayırlı çalışmalarla ileride muhalefet veya iktidar olarak mecliste temsil edilir olmaktır. Bizim ileri demokrasimizde ise meclisi işlevsiz hale getirip, demokrasinin gerekleri yerine getirilmeyerek, meclisteki vekillerimize meclis kürsünün ve sıralarının birer boks ringine çevirmelerine zemin hazırlanmasıdır.
Benim ülkemde muhalefet partileri iki guruptan oluşmaktadır. Bir kısmı iktidardan çok iktidarcı kesilerek yapılanları kendisi yapıyormuş kabul ederek iktidarı daha çok destekleyerek payanda olmanın karşılığını almaya çalışmaktır. Dünyanın hiç bir yerinde görülmeyen bir anlayış çerçevesinde bu gurup muhalefet iktidardan daha çok iktidarı savunup diğer muhalefet partilerine hakaret etmekle vaktini geçirirler. İktidarın söylemediklerini söyleyerek halkı kutuplaştırır ve kendi çıkarlarını böyle bir siyasi anlayış da olduğunu sanırlar. Demokratik temayüller yerine dikta davranışlarla iktidardan aldıkları güçle kendi yandaşı olmayanları cezalandırma yoluna giderler. Kendini yargıya yol gösterici sanarak, yargıçları baskı altında tutmaya yeltenir. Politika üretmediği gibi dışta ve içte politika üretenleri hainlikle itham ederek gündem oluşturmaya çabalarlar. Yan kuruluşlarıyla birlikte iktidardan aldıkları destek doğrultusunda kendilerine rakip olacakları zorla susturma ve korkutma yoluna giderler. Bulundukları makamı babalarından kalma miras görerek kendilerine muhalefet olacaklara fırsat vermeyip oraları istedikleri gibi kullanmayı vazife sayarlar. Onlar istemedikçe kimse onlara karşı demokratik haklarını kullanamaz ve kullanmaya kalksa da fırsat verilmez.
Bu tip muhalefetin meclisteki tek görevi yanlış veya doğru olsun iktidarın yaptıklarını destekleyip, garız küfürlerle diğer gurupta olan muhalefete saldırmaktır. Kaba bir tarifle nemalandıklara iktidara badigartlık yapmaktır. Kendi yandaşları olan her türlü kurum, kuruluş ve kişileri de yaptıklarını onaylamalarını onaylamayanlara da gereken cezaların verilmesinde hiç bir mahsur görmezler. Diğer bir tabirle lügatlerinde yanlışa yer verilmeyen bir anlayış. Bu tiplerin iktidar olmalarında ülkenin ve halkımızın başına neler gelebileceğini düşünmek bile ürkütücüdür.
Diğer bir tip muhalefet gurubu da var ki, yukarıda bahsedilen gurubun tam tersi onların lügatlerinde de doğru yapılan hiç bir şey yoktur. İktidar ne yaparsa yapsın yapılanların hepsi yanlıştır. Tek anlayışları iktidarı al aşağı edip yerine kendilerinin geçmesidir. Geçmeleri halinde ise aynı şeyleri kendilerinin yapmasıdır. Yani muhalefetteyken yanlış olarak gördüklerini iktidara geldiklerinde doğru kabul etmektir. Bunun içinde iktidara karşı olan hangi eylem olursa olsun içinde olurlar. Muhalefetçe yapılanların ülkeye he halkına zarar verip vermediğine bakmaksızın hareket ederler. Yeri gelir bölücüyle beraber olur, yeri gelir milliyetçi kesilirler. İktidara ve yandaşı muhalefete hakarette onlarda sınır tanımazlar. Böyle bir anlayış içerisinde çalıştığını iddia eden Türkiye Büyük Millet meclisi Gazi meclis anlayışına hiçte yakışmayan davranışlar sergilemektedir.
Tüm bu olanlar halkın gözünde meclistekileri yüksek oranda halkın vergilerinden maaş alan, aldıkları bu maaşları hak etmeyenler olarak görmelerine neden olmaktadır. İnsanların demokrasiden soğumasına, kendi problemlerini kendilerinin çözme yoluna gitmesine yargıya ve güvenlik erklerine karşı güvensizlik duymalarına ve demokrasiye olan güvenlerini sarsmaktadır. Ama tüm bu olanlar partileri ve killeri ilgilendirmeyip önce can sonra canan demelerine devam etmelerine yaramaktadır. Yapılması gerekene bakıldığında ise; öncelikle oluşmuş olumsuzlukların acilen giderilmesi ve parti içi demokrasi getirilerek, halkın hesap sorurluluğu sağlanmalıdır. Muhalefetin nasıl yapılacağı konusunda parti liderlerinden başlamak üzere tüm vekillere ilmi seminerler verilerek bilinçlendirilmelidir. Yoksa yarınlarda o liderler ceylan derisi koltuklar yerine toza bulanmış yerlerde oturmaya mahkumdurlar.