Atatürk mirasının bütün nimetlerini nankörce, melunca, patlayasıya-çatlayasıya yiyen kanı bozuk,
beyni uyuşuk dinci hainler Türk- İslam kültürünü esas alan Atatürk’ün diğer devletlere karşı bağımsız şahsiyetli dış politikasını bilmiyorlar mı? Bilmiyorlarsa yazıklar olsun onlara. Bilip de gereğini yapmıyorlarsa lanet olsun onlara!
Haçlı Batı, Türk halkının Atatürk mirasından yararlanmasına seyirci kalır mı? Sen gel de bunu anlat emperyalizmle işbirliğini ‘en büyük keramet' sayan bilcümle dinci alçaklara. Kadınlarımızın yatak odalarına giren ırz düşmanı Yunan işgalcileri çoktan unuttular; Atatürk'ün içtiği rakıların kadeh çetelesini tutmaya devam ediyorlar. İman ve namus kıratları işte bu!..
*
Merhum Yaşar Nuri Hocanın yazdığı yukarıdaki yazısının isabetli bir örnek olacağını düşündüm.
Merhum hocamızın okuduğum bir kısım kitaplarından anlamaya çalıştığım, özellikle ‘dindarlık nedir’’kavramını açıklarken, anladığımız;
"Dindarlık, dindar olma, kişinin herhangi bir dinî yapıya bağlı olma ve dinin emirlerini gayretle yerine getirme durumu; kişinin mensubu olduğu dine ait inanç, ibadet ve sembollere ilişkin kabul, yoğunlaşma ve meşgul olma derecesi..."
"Din ve dindarlık, kendi irade ve tercihiyle dindar olmayı benimseyen kişiye hayatını nasıl devam ettirmesi gerektiğine dair bir çerçeve çiziyor."
"Din, baskıyla benimsenemez."
"Din ve dindarlığı önemseyen samimi dindarlar ciddi sorumluluklar taşır."
"Müslümanların ve dini temsil makamında bulunanların olumlu ya da olumsuz davranışlarının üreteceği sonuçlar vardır ve bu sonuçlar sadece kendilerini bağlamaz; sergilenecek olumlu davranışların İslâm’a yönelik peşin hükümleri bertaraf etmesi mümkündür; olumsuz tutum ve davranışlar İslâm hakkında asılsız, yanlış, sübjektif kanaatlerin oluşmasına sebep olması da mümkündür."
İlmî kaynaklardaki tarifler böyle...
Ayet-i kerime: "Dinde zorlama yoktur. Doğru eğriden açıkça ayrılmıştır..." (Bakara, 2/256).
Din konusunda araştırma yapanlar, bu ayetin, başka dinden olanlar veya İslâm dinini henüz kabul etmeyenler için gönderildiğini, dine girenlerin ise kaidelere uymaları gerektiğini bilirler.
*
Eğer farkındaysanız, ‘’Rejim değişti, din değnekçileri aldı yürüdü!’’
Akif' bu beytini yazarken temaşa ediyordu içinde yaşadığı toplumu:
"Tevekkülün manası hiç öyle değil / Yazık ki beyni örümcekli bir yığın cahil / Nihayet dine oynayarak en rezil oyunu / Getirdiler, ne yapıp yaptılar, bu hâle onu."
*
Din eğitiminde de eski usul ezber ve taklit yerine, İslam tarihinden ‘’kula kulluk etmeyen’’ örneklerle geliştirilen hür kişilik ve bağımsız düşünceli Müslüman tipi esas alınmalıdır.
Eğitim sistemimizde, İslam’ı kültürel arka planıyla bir hayat haline getiren ve uygarlıkla bütünleştiren anlayışları içerir felsefi, bilimsel, edebi, sanatsal çalışmalara ilişkin müfredat programlarına yer verilebilir.
*
Bireyi muhatap alan Din, bireyle cemiyet-toplum- arasında kurulması istenen ve adaleti önceleyen dengeleri oturtmaktır.
Şuurla, bilinçle düşünen insanlar için Din insan ilişkilerinde, bireyler arasında sevgi bağlarını güçlendirmektir; samimiyettir; dürüstlüktür; ilimdir; çağdaşlıktır; fayda üretmektir.
Bilinmeli ki, İnsan tek şuurlu varlık. Dünyaya gelir, kendisine verilen hayatı yaşar ve Allah’a geri döner. Bu zaman tek kullanımlıktır, tekrarı yoktur. Yaratan, insanı başıboş bırakmamıştır.
*
Hür ve yaratıcı düşünceyle, bu coğrafyada / kadim ülkemiz ANADOLU da ayakta kalmamızın ön şartlarından biri de, güçlendirilmiş üreten ekonomisiyle, demokratik kurumlarıyla ‘’gerçek demokratik rejimi’’le, askeri gücüyle birlikte huzura kavuşabileceğimizin ön şartı olacaktır.
Mafya odaklı söylemlere bakıldığında, FETÖ olayı gibi, iktidarla iç içe olduğu vurgulanan ‘’Tek Adama Dayalı Ucube Rejiminin’’ ivedilikle değiştirilmesi kapsamında Türk milletinin güçlü iradesiyle, özgür ve bağımsız iradeye dayanan ‘’Yasama-Yargı-Yürüme’’ erglerinin hâkim olduğu demokrasi yeniden ülke yönetimine hâkim olacağı aşikardır.
Üniter yapımızla hukukun üstünlüğüne dayanan Güçlendirilmiş Demokratik Parlamenter Sistemin, laik cumhuriyetimizin, Atatürk ilke ve inkılâplarının her durumda hâkim olacağından şüphemiz yoktur.