Türkiye konumu nedeni ile dört bir yanı fırtınalı denizlerle dolu bir gemiye benziyor...
Geminin dümenindeki kaptan; hem komşuları ile hem de bölgenin enerji ve su kaynaklarına göz dikmiş emperyalistlerle kararlı, dengeli, güvenilir ilişkiler geliştirmek zorundadır...
Oysa muktedirler başından bu yana sürekli yalpalayarak;
Bir gün AB'ci olup en tartışmalı yasalara imza atarak,
Bir gün Avrasyacı olup sırtını Batı'ya dönerek,
Bir gün Rusya ile el sıkışıp Şanghay Birliği'nden söz edip;
Bir başka gün "NATO'dan vazgeçmem" diyerek...
Türkiye'yi, baş döndürücü bir belirsizliğin, komşularımız ve bölge ülkeleri açısından sisli, puslu, tahmin edilemez bir iklimin içine sürüklemiş durumdadır…
Bu çelişkili ve bugün dediğinden yarın vazgeçen politika, besleme basın tarafından "denge" politikası gibi satılmaya çalışılıyor.
Oysa denge "zücaciye dükkânına girmiş fil" gibi her tarafı kırıp dökerek sağlanamaz...
Geldiğimiz noktada hem Rusya hem de ABD'nin güvenini kaybetmiş, komşuları açısından bir sonraki adımı soru işaretleri ile dolu, baş dönmesi yaşayan bir ülke konumundayız.
Çözüm; dümendeki kaptanın bir an önce ülkeyi sakin sulara taşıyacak Kutup Yıldızı'nı bulmasıdır...
O Kutup Yıldızı, son yıllarda artarak, Türk Milletinin hafızasından ve hatırasından silinmeye çalışılan ükenin kurucusu Başkomutan M.Kemal ATATÜRK’ DÜR.
***
Eşsiz bir savaşım ile yaşadığımız coğrafyayı bize vatan yapan, bize bir ulus kimliği ‘’Türk’’ kimliğini kazandıran ve tarihin en büyük devrimleri olan ‘’Cumhuriyet devrimleri’’ ile aklın ve bilimin ışığında çağdaş bir ulus yaratmayı hedefleyen büyük önder Atatürk’ün bugünü de aydınlatan özdeyişlerinden bir demet sunarak uyuyan gayrı milli beyinleri uyandıralım istedim:
*Türk milletinin karakter ve törelerine en uygun olan yönetim cumhuriyet yönetimidir.
*Ülkenin ve devrimlerin içerden ve dışarıdan gelebilecek tehlikelere karşı korunması için tüm ulusça ve cumhuriyetçi güçlerin bir yerde toplanması gerekir.
* Arkadaşlar, Cumhuriyet döneminin verimli çalışması sonucu, tüm bu üzüntü ve sıkıntıların, mutluluk ve esenliğe dönüşeceği bir gerçektir. Gelecekten bunu güvenle bekleyebilirsiniz.
*Cumhuriyet; düşünce, bilim, beden bakımından güçlü ve yüksek karakterli koruyucular ister.
*Adliyemizin emin olduğumuz yüksek yeteneği sayesindedir ki; cumhuriyet olağan gelişmeyi izleyebilecek ve her türlü şekil ve kılıktaki tecavüzlere karşı vatandaşın haklarını ve memleketin düzenini koruyabilecektir.
*Bugünkü devletimizin biçimi, yüzyıllardan beri gelen eski şekilleri bir yana iten en gelişmiş biçim olmuştur.
*Yönetimi halkın eline vereceğiz. Toplumda hak sahibi olmak, herkesin iş sahibi olması kuralına dayanacaktır. Ulus, hak sahibi olmak için çalışacaktır.
*Çağdaş bir cumhuriyet kurmak demek ulusun insanca yaşamayı bilmesi, insanca yaşamanın neye bağlı olduğunu öğrenmesi demektir.
*Ulusal kültürün her çığırda açılarak yükselmesini, Türkiye Cumhuriyeti’nin temel direği olarak sağlayacağız.
*Cumhuriyet; düşünce, bilim, beden bakımından güçlü ve yüksek karakterli koruyucular ister.
***
Atatürk ve Türk düşmanlığını, Kutsal İslam Dini’ni de siyasi emellerine alet ederek, şu ya da bu ucube sebepleri işleyerek suni gündemlerden beslenenler! Bu ülkeyi kuran Atatürk’ün, arkadaşlarının ve aziz şehitlerimizin ayaklarına pabuç olabilirsiniz. Bu halinizle siz ancak o mübarek değerlerin günahlarına ortak olursunuz.
Onlar bu ülkeyi hayatları pahasına kurdular ve bize emanet ettiler. Bizlere düşen vatandaşı olmaktan gurur duyacağımız ülkemizi temsil etmekten mutlu olmak, ülkemiz insanlarının bilimde, sanatta ve teknikte uygar ülkelerle yarışır olmasından, katma değer üretmesinden onur duymaktır.
Uçlarda değil, tefrikada değil milli değerlerimizin ortak paydasında buluşmak; birleyerek oluşmak millet olgusunun parametresidir.
Çok önemle kavranmalı ki, bugün Türkiye Cumhuriyeti Devletini yeni Osmanlıcılık gibi bahanelerle tasfiye etmek isteyenlerin her biri, dün koca Osmanlıyı çökerten gayrı milli çetelerin gayrı milli ve gayrı insani torunlarıdır.
Kurduğu Cumhuriyetin ulusal ve uluslar arası güvenlik kilidi olan‘’Yurtta Sulh, Cihanda Sulh’’ parolasıyla Cumhuriyeti emanet ettiği gençliği uyaran başta Atatürk olmak üzere, silah arkadaşlarına, aziz şehitlerimize ve gazilerimize olan ve vadesi hiçbir zaman dolmayacak ulusal borcun ödenmesi Türk Milletinin hizmetinde olmakla, vatan için katma değer üretmekle bir nebze tesellimiz olacaktır.