Ayasofya'nın baş imamı Prof. Dr. Mehmet Boynukalın, Cumhur İttifakı'nın gündeme getirdiği "yeni anayasa" hakkında dikkat çeken değerlendirmelerde bulundu. Yeni anayasada laiklik ilkesinin çıkarılması çağrısı yaptı. Boynukalın, "1921 ve 24 anayasalarında devletin dini İslam’dı ve laiklik yoktu. Cumhuriyet fabrika ayarlarına dönsün" ifadelerini kullandı.
*
Öyle ya da böyle siyasete eklemlenen bu yapılar, hangi partiye oy vermeli, devlette kimler nerelere gelmeli gibi hususlarda da belirleyici rol üstlenmeye çalışıyorlar. Pek tabi bu arada İslam'ın koca koca ilkeleri yerle bir ediliyor; ne adalet kalıyor, ne liyakat ilkesi… Olan ülkeye oluyor.
Bu tehlikeyi çok iyi gören Atatürk “Efendiler… Biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler memleketi olamaz” derken kastettiği tam da bu olmalı. Yoksa kimsenin inancına ya da tasavvufi düşüncesine karışmak değil. Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Hukuk, bu sınırları aşmak içindir.
Hukuk, etik kaygıların evrenselleştirilmesi, yerel olanın aşılması demektir. Laiklik herhangi bir cemaatin, tarikatın, inancın devlette hâkimiyetine izin verilmemesi demek olduğu gibi aynı zamanda her türlü inancın da güvencesidir.
Ezcümle, dinin siyasal bir güç olarak kullanılmasından vazgeçilmelidir. Görüldü ki demokrasiye darbe de “din” silahıyla yapılmaya çalışıldı.Hasan Sabbah ve benzer tarikatlar da Müslüman olduklarını iddia ediyorlardı, unutulmasın. Din veya ideoloji odaklı değil, bilim temelli yönetime önem vermek zorundayız.
Ne yazık ki son yıllarda verilen büyük kavga, perdeli-perdesiz dinci hizipler arasındadır. Sonra, onlarla henüz tam yıkılmamış yerleşik nizamın değerlerinin savunucuları arasındadır. Dincilikler, milliyetçilikler ve sol anlayışlar arasındadır. Keskin ayrılıklarla ilerleyen çatışmalardır. Ve asıl kamplaşma, fikirden çok nasıl bir hayat yaşayacağımız üzerindedir.
*
Laiklik yani fikir ve vicdan hürriyeti, bütün devrimlerimizin temeli, ruhu, özü hatta kaynağıdır.
Laik olmayan bir devlet, demokrat olamaz, çünkü demokrasinin ilk şartı, fikir ve vicdan hürriyetidir.
Laik olmayan bir ulusun bağımsızlığının da bir anlamı yoktur. Çünkü bayrağı hür fakat fikir ve vicdanı tutsak bir ulus, acınacak bir topluluktan başka bir şey değildir.
Şu halde memleketimizin selameti ve yürüdüğümüz olumlu yolların korunması ve daha da ilriye götürülmesi adına, asla tavizde bulunamayacağımız bir prensip varsa, o da laikliktir.
Türk ulusunun hür ve bağımsız, medeni ve ileri bir memleket olabilmesi ancak bu presibe sıkı sıkıya bağlı kalmasıyla mümkündür.
Laiklik prensibinden şu ya da bu düşünce ile en küçük de olsa herhangi bir sapmada bulunmak, memleketi uçuruma sürüklemek olur.
‘’Tanrı ile kulun arasına girilmez’’;atasözümüz, laikliğin Türk ruhundaki özlülüğünü ve köklülüğünü ne güzel belitmektedir.