2 haftaki önceki yazımda yerel seçimler öncesinde "Ramazan'da kirli siyasetten vazgeçilir mi?" başlıklı yazım yayınlanmıştı. Yazımda özetle; bazı parti ve adayların seçimi kazanma uğruna yapmış oldukları kirli siyasetin Ramazan ayının gelmesiyle temiz siyasete dönüşmesi temennisinde bulunmuştuk.
Ramazan ikliminde sürdürülen seçim çalışmalarında hoşgörü ve temiz siyaset beklerken, maalesef Antalya'da aday broşürü dağıtmı sırasında meydana gelen kavgada silahla vurulan iki kardeşten birinin öldüğünü, birinin de yaralandığını öğreniyoruz.
Yazımızın aksine adayların ve partilerin eylem ve söylemlerinin daha da sertleştiğine tanık oluyoruz. Kendileri yetmezmiş gibi taraftar yaptıkları bazı medya, sosyal medya trolleri ve fenomenleriyle rakiplerini daha da karalama yoluna gittiklerini üzüntüyle izliyoruz.
Adayların konuştuklarını dinledikçe feragat ve fedakarlık konusunda nefsini yenmiş, ahlaklı, ilkeli, sorunları çözmek için de elinde sihirli değnek bulunan dürüst bir başkan adayı izlemini veriyorlar.
Ama bir bakıyoruz ki bu adaylar birçok yerleşkede yaptığı mitinglerde gereksiz harcamalarla savurganlıkta tavan yapıyor, kazanmak için de her yolu mübah sayıyor.
Seçimden önce parasızlıktan dert yanan siyasetçiler, seçim dönemlerinde sanki define bulmuş gibi ansızın çuvalla para harcamaya başlıyorlar.
Çoğumuz temiz siyaset ve şeffaf toplumdan yanayız. Seçimlerde harcanan paranın nasıl temin edildiğini, kimlerden geldiğini bilemiyoruz.
Acaba Belediye Başkanlığı kazanılınca birilerine sözler mi verildi? Verildiyse sözler neyin karşılığında verildi?
Tüm belediye başkan adaylarının kaynaklarını ve yapmış oldukları seçim harcamalarını şeffaf olarak açıklamaları en büyük temennimizdir.
İyi bir düşünce. Keşke şeffaf oluna bilinse