Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, “Türk istiklâlini ve Türkiye cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa görevini Türk Gençliğine, bu gençliğin yetiştirilmesi görevini de "irfan ordusu" dediği ve "dünyanın en muhterem varlıkları" kabul ettiği öğretmenlerimize teslim etmiştir. Onun için de, savaştan çıkmış, yeniden yapılanma süreci ve mali sıkıntı içinde olan ülkemizde öğretmenin mali yönden kimseye muhtaç olmasını istememiş, bunun için de en yüksek düzeyde maaş alan memurlar arasında yer almasını sağlamıştır. Öğretmenlik, dünyanın gelişmiş bütün ülkelerinde en kariyerli mesleklerden biridir.
Öğretmen, sadece öğrenim hayatında ve yaşadığı sürede öğrendiklerini, öğrencilerine aynen aktaran bir nakilci değildir. Öğretmen, ailelerin en kıymetli varlığı olan çocuklarını sevgiyle kucaklayan, bilgiyle kuşatan, yeteneklerini geliştiren ve hayata hazırlayan ulvi bir mesleğin sahibidir. Öğretmen, bilgi, görgü, beceri ve tecrübesini öğrencisiyle paylaşır. O, yirmi dört saatini öğrencisinin gelişmesine ve başarısına adayan insandır. Çünkü okuttuğu, öğrettiği ve eğittiği çocuğun, ülkenin geleceğinin sahibi olacağını bilir. Öğretmen, bu görev sorumluluğu ve bilinci ile fedakârca çalışır. Kısacası öğretmen, ülkenin geleceğinin manevi mimarıdır.
Öğretmenin yaptığı çalışmalar, alt yapı yatırımları gibidir, hemen sonuç vermez. Ama yüzde yedi okuryazarı olan Cumhuriyet Türkiyesi, büyük önder Atatürk'ün Millet Mektepleri Başöğretmenliğini kabul ettiği 24 Kasım 1928 tarihinde başlatılan eğitim seferberliği ile bir yıl sonra 1,5 milyon insanını okuryazar haline getirmiştir. Bütün olumsuzluklara rağmen bugün bir yerlere gelmişsek, ülkemiz Balkanlar, Doğu Avrupa, Ortadoğu, Afrika, Kafkasya ve Ortaasya'daki dost ve komşu ülkelerden daha ileri durumdaysa, bunu Cumhuriyet eğitimine, Atatürk'e ve Türk öğretmenine borçluyuz.
PISA Direktörü Andreas Schleicher, Türkiye’nin PISA’daki başarısını değerlendirirken, “Öğretmenleriniz ne kadar iyiyse eğitim sisteminiz de o kadar iyidir. Bunun için hükümet, öğretmenliği hem finansal, hem entelektüel açıdan çekici kılmalıdır” diyor. Geleceğin insan gücünün yetiştirilmesinde en önemli unsurlardan biri olan öğretmenlerin üstün mesleki niteliklere ve donanıma sahip olarak yetiştirilmesi, ülkemizin bekası açısından son derecede hayati bir önem taşımaktadır. Bununla birlikte, toplumda saygın bir yere sahip olabilmeleri için, öğretmenlerimizin mali statüleri yükseltilmeli, toplumsal itibarı arttırılmalıdır.
Türk milli eğitiminin öğretmen yetiştirme konusunda oluşturduğu Öğretmen Okulları, Köy Enstitüleri, Eğitim Enstitüleri ve Yüksek Öğretmen Okulları gibi özgün eğitim kurumları, çeşitli zamanlarda siyasi sebeplerle kapatılmıştır. Bu okullardan yetişen başarılı ve idealist öğretmenler, eğitim hayatımızda oldukça etkili hizmetler yapmışlardır. Bugün nitelikli ve donanımlı öğretmenler yetiştirmek istiyorsak, bu eğitim kurumlarını çağın ihtiyaçlarına göre yeniden yapılandırılarak, hayata geçirilmeleri gerekir.
Şartları hızla değişen küreselleşen bir dünyada yaşıyoruz. “Bilgi ve Enformasyon toplumu”nu geride bırakan çağdaş dünya, robotların sanayide insanların yerini almaya başladığı, yapay zekanın geliştirildiği, üç boyutlu yazıcılarla üretimin fabrikalardan evlere indirildiği, devasa miktardaki bilgi yığınının veri analizleriyle ayıklanıp kullanıldığı bir dönemi yaşıyor. İnsan ilişkilerinin ve iletişimin hızla geliştiği, ihtiyaçların değiştiği ve çeşitlendiği, bazı mesleklerin yerini yeni mesleklere bıraktığı bu dönemde, öğretmen eğitimi daha büyük önem kazanmıştır.
Öğretmenlerimizin, dünyanın bu hızlı değişim ve dönüşümüne ayak uydurabilmesi için, kendilerini çok iyi yetiştirmeleri gerekir. Ayrıca Milli Eğitim Bakanlığının tüm öğretmenlere “öğrenci merkezli eğitim, yapılandırmacı eğitim, eleştirel ve yaratıcı düşünme, araştırma teknikleri, çoklu zeka, girişimcilik, proje hazırlama, sınıf yönetimi, zaman yönetimi, yeni öğretim teknikleri, bilişim teknolojisinin etkin kullanımı, online eğitim, beden dili, diksiyon, ergonami, gençlik psikolojisi ve sorunları” gibi konularla ilgili hizmet içi eğitim verilmelidir. Ayrıca devletin de öğretmenlerimizin alanlarındaki bilimsel gelişmeleri ve yenilikleri izlemeleri için gerekli desteği vermesi ve imkanı hazırlaması gerekir. Bu konuda üniversitelerle işbirliği yapmaları sağlanmalıdır. Ayrıca mesleğinde başarılı olan öğretmenler, mutlaka maddi ve manevi olarak ödüllendirilmelidir.
Bu duygu ve düşüncelerle tüm çalışan ve emekli öğretmenlerimizin 24 Kasım Öğretmenler Gününü kutluyorum. Şehit ve ebediyete göçmüş olan öğretmenlerimize Allahtan rahmet diliyorum. Emekli öğretmenlerimize sağlıklı uzun ömürler, görevdeki öğretmenlerimize de başarılı hizmet yılları diliyorum.