Milletin, Devletin gelecek ve geçmiş tüm sorunları, eyitiminden sorulmalıdır! Türk Cumhuriyyetlerinin eyitimlerinde, hususile dil konuşunda çok citti sorunları var.
Ben Türküm, Türkcüyüm, Milliyetciyim, Atatürkcüyüm söylemekle bitmez. Diline, eyitimine sayqı, Milletini sevmesinden belli olur.
Mustafa Kemal Atatürk.
“Daha çocukken dersler, kitaplar arasında yuvarlanırken, hissederdim ki, bu dilin bir şeye ihtiyacı var. O ihtiyacın ne olduğunu, nasıl elde edileceğini bilmezdim. Fakat mutlaka bir şey lazım olduğunu duyardım.”
“Eğer ben size bu meseleyi ancak son senelerde düşündüm dersem, inanmayınız. Ben tâ çocukluğumdan beri bu davayı düşünmüş bir adamım.”
15 Eylül 1928 günü Sinop’ta halka yeni harflerle ilgili ders verirken yapıtığı konuşmada şöyle demişti:
“…Türk dili güzeldir, zengindir. Onun bu güzelliğini, zenginliğini ortaya koymamız lazımdır. Fakat, dilde tasfiyeciliğe, yapaylığa da kaçmak istemem. Ne Türk Derneği’nin tasfiyeciliğini ne de Sebilürreşat’ın Osmanlıcılığını asla kabul edemem. (Süer Eker-Çağdaş Türk Dili, 3.baskı, s.595)”
Sadri Maksudi’nin “Türk Dili İçin” adlı eserinin başına ‘2 Eylül 1930’ tarihinde şunları yazdı:
“Millî his ve dil arasındaki bağ çok kuvvetlidir. Dilin millî ve zengin olması millî hissin inkişafında başlıca müessirdir. Türk dili dillerin en zenginlerindendir; yeter ki bu dil şuurla işlensin. Ülkesinin yüksek istiklalini korumasını bilen Türk milleti, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır.”
Eylül 1930 tarihinde:
“Türk dili zengin, geniş bir dildir, her mefhumu ifadeye kabiliyeti vardır. Yalnız onun bütün varlıklarını aramak, bulmak, toplamak, onlar üzerinde işlemek lazımdır. Türk Milleti’ni ve Türk Dili’ni medeniyet tarihinin ve kültür dillerinin dışında görmenin ne yaman bir yanlış olduğunu bütün dünyaya göstereceğiz.”
Aynı dönemde bir başka sözünde:
“Öyle istiyorum ki, Türk dili bilim yöntemleriyle kurallarını ortaya koysun ve her dalda yazı yazanlar bütün terimleriyle çoğunluğun anlayabileceği güzel, ahenkli dilimizi kullansınlar.”
17 Şubat 1931 tarihindeki Adana seyahatinde:
““Türk demek dil demektir. Milliyetin çok bariz vasıflarından birisi dildir. Türk milletindenim diyen insanlar her şeyden evvel ve mutlaka Türkçe konuşmalıdır. Türkçe konuşmayan bir insan Türk harsına, camiasına mensubiyetini iddia ederse buna inanmak doğru olmaz.”
Tarihden daha çok nümuneler aktarmak ola bilir. Dikkat edersek, Önderimiz dilimiz hakta kalbimize hopucak hissleri hatırlatmış, yini nesle örnek olmuşdur.
19 Aralık 2013 Perşembe 19:44