Bizler Kur’an’a muhalefet edip azdıkça;
Başımızdakiler daha fazla azacaklardır!
İdârecilerin bu azgınlıkları ne zamana kadar sürecek?
Ta ki Kur'an Âl-i İmran- 103 de bildirilenlere uyana kadar, her gün daha da artarak devam edecektir!
''Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı yapışın, bölünüp parçalanmayın. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani siz birbirine düşman idiniz de Allah gönüllerinizi birleştirdi ve O’nun nimeti sayesinde kardeş oldunuz. Siz bir ateş çukurunun tam kenarında iken oradan da sizi Allah kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle açıklıyor ki doğru yolu bulasınız.'' (Âl-i İmran- 103)
BİLİNMELİDİR Kİ;
Asâlet- adamlık ve itibar sadeliktedir!
Debdebe, savurganlık ve ihtişam imâni zafiyettendir!
KUR’AN’A GÖRE YAŞANMAYINCA!
Bugün, 20 aşçılı, 120 garsonunun servis yaptığı saraylarda, dul, yetim, kimsesiz ve yoksuların hakları ıkınıp tıkınana kadar yenilirken, iki cihan güneşi Hz. Muhammed sav, bir günde iki öğün yemek yiyemedi ve çoğu gün aç karnına yattı.
Bir seferinde, yemekleri olmayınca Hanımına ‘’Üzülme ya Âişe, yarını oruçlu geçiririz’’ diyerek O’nun üzüntüsünü gidermek istemişti.
Lüks ve şatafatın simgesi haline gelen Saray'ın iftar sofrasının maliyeti, Müslüman olan birinin vicdanının kabullenemeyeceği kadar korkunç.
Saray'da, lüks altın şeritli logolu tabaklarda, altın varaklı bardaklarda, tabak altı ve ekmek altı gümüş suplalarda verilen İslâm dışı şatafatlı iftarların sadece birinin maliyeti, 87 bin 653 kişinin fitresine.
Masaları süsleyen güller Hollanda'dan geliyor, masada yaklaşık 400 adet gül var, hepsi standart, yaprakları pürüzsüz, yaklaşık 12 milyon tl civarında. bir gülün maliyeti bir garibin iftar yemeği parası.
Sadece 70 metrekare civarında olan masa örtüsünün fiyatı 14 Milyar (eski parayla)
İmâmı Âzam Ebu Hanefi der ki;
''Sultan sofrasından bir lokma yemek yiyenin cenâze namazı kılınmaz, çünkü yediği o bir lokma halkın malıdır''
Bu şu demek oluyor;
Bu zamana kadar sarayda iftar edenlerin veya da ziyâfet masalarına oturanların cenâze namazları kılınmaz!
Hz. Muhammed'in sarayı yoktu.
Ashabıyla aynı seviyede çok mütevâzi bir hayatı vardı.
Hz. Muhammed sav, önce Peygamber, sonra bir Devlet Başkanı olmasına rağmen yetkilerini kişisel servet edinmek için kullanmamış, aksine dünya malından kaçarak kendi gücüne uygun bir sadelik içinde yaşamıştır.
Yattığı hasır yatak yüzüne batmasın diye elini yüzünün altına koyarak uyurdu.
ARKASINDA BIRAKTIĞI EŞYASI;
Zaruri olarak kullandığı elbisesi,
Birkaç su kabı, içinde yıkandıkları tekne,
İki adet kilim, bir çarşaf, makas, tarak, misvak gibi eşyaları,
Kılıç, ok, zırh, mızrak, miğferden oluşan silâhları, “Düldül” adındaki bir devesi,
MÜSLÜMANLARA BAĞIŞLADIKLARI;
Savaş ganimeti olarak payına düşen ve devlet reisi olarak bundan ihtiyaç sahiplerinin ihtiyaçlarını gidermekle yükümlü olduğu; “Fedek” arâzinin yarısı,
Ümmü’l-Kura’nın üçte biri, Hayber’den kendisine düşen beşte biri olan payı ve Ben-i Nadir’den bir kaleden ibaret olan arazî.
İSLÂM’A GÖRE DEVLET BAŞKANIN SERVETİ NE OLMALIDIR!
Geçinecek kadar bir maaşı,
Devlet işlerini görecek bir biniti,
çinde oturacak mütevâzi bir evi.
İŞTE GÖRDÜNÜZ!
Bugünkü mevcutlar da Devlet Başkanı, iki cihan güneşi Hz. Muhammed Mustafa da Devlet Başkanı!