Ey ahlâken çürüyüp laşe olan toplum!
Şayet seni yok oluşa götüren bu çürümüşlükten kurtulmak istiyorsan, seni kurtaracak olan herhangi bir siyâsi lider değil, seni bu çürümüşlükten kurtaracak olan yegâne şey kendi azmin, inancın ve milli direncin olacaktır.
Saraydan, siyâsilerden ve Diyanetten başlamak üzere dalga dalga yayılan ahlâki kokuşma ve mânevi çürüme kitlesel ölümlere sebep olan nükleer radyasyondan da bin beter bir hal aldı.
Manadan ve maneviyattan hoşlanmayan, bunlardan söz edildiğinde ise sıkılan bir toplum olup çıktık.
Aydın,
Bilim adamı,
Diyanet teşkilâtı,
Gazeteci, yazar, çizer,
Şâir, edebiyatçı, ilâhiyatçı,
Sivil Toplum Kuruluşları,
Siyâsi Lider, Milletvekili, bürokratlar...
Hiçbirinin ahlâk, ar, namus, mâna diye en küçük bir meseleleri yok.
Geneli ukala, mânadan uzak, maddeye uşak, ahlâktan nasipsiz birer ruhsuz.
Ekşidik,
Kokuştuk,
İnanç fukarası, mâna ukalası olup hızla inişe geçtik.
Bu gidişle çok büyük belâ ve sıkıntılarla karşılaşıp un ufak olup savrulacağız.
Göbekler açıldı,
Her tarafta çıplak teşhirci kadınlar,
Namusunu kıskanmayan pezo kocalar.
Mânevi meseleler külfet oldu.
inanç rafa kalkarken, ahlâksızlık şaha kalktı.
Ahlâki çürümüşlükten söz edenimiz kalmadı.
Ahlâkı, inancı, mâna derinliği ve Allah'a teslimiyeti olmayanların ve de karısı- kızı çıplak dolaşırken namusunu kıskanmayanların milliyetcilik ve vatanperverlikleri yüzeyseldir.