Allah’a sövdüğün için kâfir olmanın yanında artık senin ülkücülüğün de, insanlığın da yok hükmündedir!
Çık ''Ben haşa Allah'a sövmedim, böyle bir şey yok, yalan ve iftiradır'' de bizler de yazdıklarımızı anında kaldıralım!
Kâdî İyâd rahîmehullâh şöyle demiştir:
“Müslüman olup da Allâh’a söven bir kimsenin kâfir olduğu ve kanının helalleştiği hususunda hiçbir ihtilaf yoktur’’ Kanının helâlleşmesi, katledilmesinde bir mahsur yoktur demektir!
Ülkücüyüm dersin öyle mi?
O ülkücüler ki, hayatlarının henüz daha baharında, bıyıkları bile terlemeden bir bir toprağa düştüler senin sövdüğün O' Allah’ın şanını yükseltmek için!
5.000 ülkücünün uğruna şehadet şerbeti içtikleri Allah’a sövmek!
SEN ASLA ÜLKÜCÜ DEĞİLSİN!
Çünkü ülkücülük;
İlâhi aşkın gönüllerde tecellisiyle sırat-ı müstâkim üzere olup, yılanın gömleğinden sıyrılışı misâli dünya sevgisinden sıyrılarak, Türklük şuurundan hareketle, Allah, din, vatan ve millet uğrunda mücâdele için çıkılan yolda, şehadete tâlip olanların sevdasıdır.
Ülkücü davanın sırrı;
Son nefeslerinde senin sövdüğün O' Allah'ın ismini anarak toprağa düşen şehitlerimizin şehadetlerinde saklı olup, mezar taşlarında kitâbeleşen bir devrin yaşanmış hikâyesidir.
BAK DİNLE CEMÂL ENGİNYURT!
Tasavvuftaki dört makam:
1- Fena- fil- ihvan ( İhvan kardeşinde yok olmak)
2- Fena- fiş- şehy (Şeyhte yok olmak)
3- Fena fil Resûl (Peygamberimizde yok olmak)
4- Fena fillah (Allah'ta yok olmak)
Bu zamana kadar kimsenin aklına dahi gelip söylemediği ve sadece şahsımın yıllardan beriye sıkça dile getirdiği beşinci bir makam daha vardır ki bu makamda; FENA- FİL- VATAN'DIR (Vatanda yok olmak).
Bu makam, son kırk küsur yıldır sadece ülkücülerin erişebildiği bir müstesna makamdır.
İnsanı ‘’FENA- FİL- VATAN’’ mertebesine yükselten bu davanın adı Ülkücü Davadır.
Bu dava nedir ve nicedir diye sual edilecek olursa;
Bu dava;
Gönül ve Hâl ehli olup, Türklük ve İslam ateşiyle yanıp Kavrulan, Hakk`a sevdalı rütbe beklemeyen, dünyaya meyledip ikbal kovalamayan, evliyalar coğrafyası Anadolu’nun her taşına sevdalı, her karış toprağına vurgunların dilinde türkü, gönlünde muhabbet, yüzünde tebessüm, ciğerinin derinliklerinde tarifi imkânsız olan ulvi bir sızıdır!
Ülkücü, kendi şahsi geleceğini, Türk milletinin bekası noktasında yok sayarak; maddi ve mânevi tüm imkânlarını onun yüksek menfaatlerine amade kılan, ahlâk ve fazilet âbidesi, soylu ve asil insan demektir.
Ülkücü insan, böylesi vasıflara sahip olduğuna göre;
Ülkücü davayı siyâsi temsil noktasında bulunanların da bu yüksek vasıflara sahip olmaları gerekir. Ülkücü insanda bulunması şart olan bu özelliklerinden mahrum ve nasipsiz olanlara, temsil noktasında asla yer verilmemelidir.
Sen asla ülkücü değilsin, bir daha da ne Türkeş’i, ne ülkücülüğü, ne milliyetçiliği ve ne de Türk kelimesini ağzına alma!
Haşa Allah’a sövmek veya Allah’ın sıfatlarından sadece birini bile küçümsemek, ya da alaya almak kişiyi İslâm Dîni’nden çıkarır.
Allah’a söven kişi artık kâfirdir!
Kâfir olduğu hakkında dinimizde en küçük bir itilâfa yer yoktur!
Allâh Teâlâ, şöyle buyurmaktadır:
“De ki: Allâh ile O’nun âyetleri ve Rasûlü ile mi alay ediyorsunuz? (Boşuna) Özür dilemeyin. Çünkü siz îmân ettikten sonra tekrar kâfir oldunuz.”
(etTevbe 9/65-66)
Allah’a söven kimse eğer ki Müslüman ise icmâ ile katledilmesi vâcibtir.
O kişi sırf bu sövme sebebiyle kâfir ve mürted olmuş ve kâfirlerden daha kötü bir hale gelmiştir.
Allah’a şaka olarak yapılan küfür dâhi kişiyi küfre götürür ki bu konuda en küçük bir ihtilaf yoktur.
SONUÇ OLARAK;
Allâh’a sövmek ihtilafsız olarak küfürdür. Kim böyle bir şeyin fâili olmuş ise kâfir olur. Mükellef bir kimsenin -ikrâh dışında- bunda herhangi bir özrü yahut mazereti söz konusu olamaz. Böylelerini Müslüman görmek de aynı hükümdedir.
~~Allah’a sövdüğün için kâfir olmanın yanında artık senin ülkücülüğün de, insanlığın da yok hükmündedir!
Çık ''Ben haşa Allah'a sövmedim, böyle bir şey yok, yalan ve iftiradır'' de bizler de yazdıklarımızı anında kaldıralım!
Kâdî İyâd rahîmehullâh şöyle demiştir:
“Müslüman olup da Allâh’a söven bir kimsenin kâfir olduğu ve kanının helalleştiği hususunda hiçbir ihtilaf yoktur’’ Kanının helâlleşmesi, katledilmesinde bir mahsur yoktur demektir!
Ülkücüyüm dersin öyle mi?
O ülkücüler ki, hayatlarının henüz daha baharında, bıyıkları bile terlemeden bir bir toprağa düştüler senin sövdüğün O' Allah’ın şanını yükseltmek için!
5.000 ülkücünün uğruna şehadet şerbeti içtikleri Allah’a sövmek!
SEN ASLA ÜLKÜCÜ DEĞİLSİN!
Çünkü ülkücülük;
İlâhi aşkın gönüllerde tecellisiyle sırat-ı müstâkim üzere olup, yılanın gömleğinden sıyrılışı misâli dünya sevgisinden sıyrılarak, Türklük şuurundan hareketle, Allah, din, vatan ve millet uğrunda mücâdele için çıkılan yolda, şehadete tâlip olanların sevdasıdır.
Ülkücü davanın sırrı;
Son nefeslerinde senin sövdüğün O' Allah'ın ismini anarak toprağa düşen şehitlerimizin şehadetlerinde saklı olup, mezar taşlarında kitâbeleşen bir devrin yaşanmış hikâyesidir.
BAK DİNLE CEMÂL ENGİNYURT!
Tasavvuftaki dört makam:
1- Fena- fil- ihvan ( İhvan kardeşinde yok olmak)
2- Fena- fiş- şehy (Şeyhte yok olmak)
3- Fena fil Resûl (Peygamberimizde yok olmak)
4- Fena fillah (Allah'ta yok olmak)
Bu zamana kadar kimsenin aklına dahi gelip söylemediği ve sadece şahsımın yıllardan beriye sıkça dile getirdiği beşinci bir makam daha vardır ki bu makamda; FENA- FİL- VATAN'DIR (Vatanda yok olmak).
Bu makam, son kırk küsur yıldır sadece ülkücülerin erişebildiği bir müstesna makamdır.
İnsanı ‘’FENA- FİL- VATAN’’ mertebesine yükselten bu davanın adı Ülkücü Davadır.
Bu dava nedir ve nicedir diye sual edilecek olursa;
Bu dava;
Gönül ve Hâl ehli olup, Türklük ve İslam ateşiyle yanıp Kavrulan, Hakk`a sevdalı rütbe beklemeyen, dünyaya meyledip ikbal kovalamayan, evliyalar coğrafyası Anadolu’nun her taşına sevdalı, her karış toprağına vurgunların dilinde türkü, gönlünde muhabbet, yüzünde tebessüm, ciğerinin derinliklerinde tarifi imkânsız olan ulvi bir sızıdır!
Ülkücü, kendi şahsi geleceğini, Türk milletinin bekası noktasında yok sayarak; maddi ve mânevi tüm imkânlarını onun yüksek menfaatlerine amade kılan, ahlâk ve fazilet âbidesi, soylu ve asil insan demektir.
Ülkücü insan, böylesi vasıflara sahip olduğuna göre;
Ülkücü davayı siyâsi temsil noktasında bulunanların da bu yüksek vasıflara sahip olmaları gerekir. Ülkücü insanda bulunması şart olan bu özelliklerinden mahrum ve nasipsiz olanlara, temsil noktasında asla yer verilmemelidir.
Sen asla ülkücü değilsin, bir daha da ne Türkeş’i, ne ülkücülüğü, ne milliyetçiliği ve ne de Türk kelimesini ağzına alma!
Haşa Allah’a sövmek veya Allah’ın sıfatlarından sadece birini bile küçümsemek, ya da alaya almak kişiyi İslâm Dîni’nden çıkarır.
Allah’a söven kişi artık kâfirdir!
Kâfir olduğu hakkında dinimizde en küçük bir itilâfa yer yoktur!
Allâh Teâlâ, şöyle buyurmaktadır:
“De ki: Allâh ile O’nun âyetleri ve Rasûlü ile mi alay ediyorsunuz? (Boşuna) Özür dilemeyin. Çünkü siz îmân ettikten sonra tekrar kâfir oldunuz.”
(etTevbe 9/65-66)
Allah’a söven kimse eğer ki Müslüman ise icmâ ile katledilmesi vâcibtir.
O kişi sırf bu sövme sebebiyle kâfir ve mürted olmuş ve kâfirlerden daha kötü bir hale gelmiştir.
Allah’a şaka olarak yapılan küfür dâhi kişiyi küfre götürür ki bu konuda en küçük bir ihtilaf yoktur.
SONUÇ OLARAK;
Allâh’a sövmek ihtilafsız olarak küfürdür. Kim böyle bir şeyin fâili olmuş ise kâfir olur. Mükellef bir kimsenin -ikrâh dışında- bunda herhangi bir özrü yahut mazereti söz konusu olamaz. Böylelerini Müslüman görmek de aynı hükümdedir.