Hz. Ömer’i, büyük bir telaş içinde binitiyle son surat giderken gören Hz. Ali, "Ya Emire'l-müminin, bu telâş niye, nereye gidiyorsun?’’ diye sorunca, Hz. Ömer ‘’Devlete ait develerden biri kaçmış, onu aramaya gidiyorum’’ cevabını verir.
Ömer’in bu cevabı üzerine Hz. Ali, Ömer’e, ‘’İnan ki, senden sonra bu milleti idare edecek olan idarecilere çok ağır bir yük bırakıyorsun! Herkes senin yaptığını yapamaz!" der.
Hz. Ömer, ''Hz.Muhammed aleyhissalatü vesselamı hak Peygamber olarak gönderen Allah'a yemin ederim ki Fırat kenarında bir oğlak kaybolsa (yahut bir kurt bir koyunu kapsa) korkarım ki kıyamet gününde onun bile hesabı benden sorulur'' der ve hızla uzaklaşır ve devletin devesini bulmaya gider.
ŞİMDİ BURADAN SN. ERDOĞAN’A SORUYORUM;
Bizim devlet yönetme anlayışımız, ‘’Fırat kenarında bir oğlak kaybolsa, yahut bir kurt bir koyunu kapsa, korkarım ki kıyamet gününde onun bile hesabı Ömer'den sorulur diyen Hz. Ömer’in anlayışıdır'' sözlerini söyleyip oy isteyen siz değil miydiniz?
HZ. Ömer’i kendinize örnek alacağınızı söyleyerek milleti cezbedip oy alarak iktidar oldunuz ve 14 yıldan beriye de iktidardasınız. Fırat kenarındaki oğlaktan, koyundan vazgeçtik, Ensar Vakfında tecavüze uğrayan 40 zavallı çocuğun hesabından kendinizi ne kadar sorumlu tutuyorsunuz?
Bu iğrenç hadise sadece 40 masum çocukla sınırlı değil. Son 14 yıllık iktidarınız zamanında, öylesine ahlâki kepazelikler, cinsel istismarlar, tecâvüzler yapıldı ki, sırf AKP’li ve AKP’ye yakın sendikaların üyeleri oldukları için yapanlar daima kayırıldı. Aksine rezâletleri açığa çıkartıp üzerine gidenler ise cezalandırıldı
Adamlarınız, TBMM'de, bu ahlâksızlıkların araştırılması için bir komisyonun kurulmasını bile kabul etmekte zorlandılar.
Bir tarafta, Fırat kenarında ki koyun,
Öbür tarafta ise Karaman'da tecâvüze uğrayan 40 körpe yavru!
UNUTMAYINIZ Kİ;
Arap Baharı ile işkence edilip öldürülen Libyalı Müslümanlardan...
Eş Başkanı olmakla öğündüğün, 24 İslâm ülkesinin sınırlarını değiştirecek olan BOP kapsamında ırzları namusları kirletilen, acımasızca işkencelerle öldürülen milyonlarca masum Müslümanın kanlarından, ırz ve namuslarından....
Açılım Süreci suresinde şehirlere, yollara döşenen tonlarca patlayıcıyla şehit edilen asker- Polis evlâtlarımızın öldürülmelerinden....
Suriye’den kaçıp Ege Denizi’nde boğulan zavallı mültecilerin boğularak ölümlerinden....
Ve daha sayısız vahşet, zulüm, adaletsizliklerden, yarın mahşer günü mizan başında hesaba çekileceksiniz, sakın unutmayınız!
Cuma namazını Şam Emevi Câmii’nde kılacağım iddiasıyla çıktığınız hayâli yolun sonunda; Kocatepe Câmii ve yurdun dört bir yanında milletimize bol bol evlâtlarının cenaze namazlarını kıldırdınız.
Şayet bu toplum,
Şuurlu, ilim- irfan- fraset sahibi, ihlâslı Müslümanlar olmuş olsaydı, inanın ilk dört yıllık iktidarınızdan sonra Allah’tan korkarak sizlere tek bir oy dahi vermezlerdi.
Şayet bu toplum,
Allah’ın mülkünde Allah’ın nimetleriyle beslenip doyduktan sonra, nimetlerin şükrünü eda etmek yerine, nimetleri verene karşı muhalefet etmiş olmasaydı, bugün ne siz ve ne de AKP siyâset sahnesinde olabilirdi.
Bu demektir ki;
AKP, Allah'a, Resulüne, Kur'an'ın bildirdiklerine karşı muhalefet eden, İslâmı hayatının dışına atan bu topluma verilmiş olan ilâhi bir cezadır, musibettir!
25 Mart 2016