Kahpece şehit edilen Sinan Ateş'in aziz hatırasına yazdığım bu yazımı okuyunuz ve paylaşınız lütfen.
Ülkücü gençlik;
Kahpeler pazarına düşürülen Türk milletinin son kurtuluş şansı, son ümidi ve son sığınacağı liman, son yanaşacağı iskele ve son kurtuluş reçetesi iken içeriden birbirine düşürülüp yok edilerek Türk milletinden Haçlı Seferlerinin, 1071 Malâzgirt, 1453 İstanbul'un fethi, Çanakkale, 9 Eylül 1922'nin intikamı alınmaktadır.
O ülkü ocakları ki;
Bir zamanlar içinden Cennete yol giden ve gençliğimizin Türk- İslâm potasında kıvam bularak insanlığın kemal derecesine eriştiği mübarek ve kutlu mekânlar iken, şimdilerde ise her akşam televizyon proğramlarında ağızlara sakız edilerek büyük bir itibar suikastine uğratılmakadır.
Aldatılan, oyalanan, genetiği ile oynanılan,
Şimdilerde bir gizli el tarafından birbirine düşürülen,
Milli ve mânevi duyguları törpülenip ülküsü ve heyecanı yok edilen,
Asıl mecrasından saptırılarak atıl bırakılan ve Balgat trafosunda toplanan tüm enerjisi, gizlice döşenen yer altı kablosuyla AKSARAY’A aktarılan ülkücü Türk Gençliğine son bir kez olsun seslenişimdir!
Ülkücü;
İlim, irfan, adap, edep, iman, tevazu, millî gurur, millî şuur, millî haysiyet, ahlâk, milli basiret, müsamaha, zekâ, cesaret, metanet, tahammül, ümit, heyecan, vatan ve millet sevgisi, istiklâl ve hürriyet aşkı gibi hasletlerin sahibi olarak her zaman minnet ve şükranla yad edilmesi gereken mükemmel bir insan numunesidir.
Ülkücü;
Hayal kurar lâkin sanal âlemlerin kartondan atlarına binerek, hayali üniformalarının süsüne kapılıp, elinde kılıç sandığı klavyenin tuşlarına dokunarak kabadayılık taslayıp nefsi adına ukalâlık yapamaz.
Ülkücü;
Olay ve kişileri kendi nefsinin mihengine vurup değerlendirme yapmak yerine, olayları ve kişileri, ülkücü davanın mihengine vurarak bir değerlendirme yapmak zorundadır, aksi, basitlik, sığlık ve nefse uşaklıktır...
Ülkücülük, tarihi, kültürel ve mânevi derinliği olan yüce bir idealin adıdır…
Ülkücülük, fıtrı bir hadise, insani bir tercih ve imâni bir harekettir…
Ülkücülük, milli, insani ve İslâmi olmak üzere üç boyutludur…
Ülkücülük, duygu, kültür ve bilgiden ibaret üç temel kaide üzerinde yükselen fikri bir yüceliktir…
Rahmetli başbuğumuzun rahle-i tedrisinden geçmeyenlerin yüzeysel ve yetersiz kalarak kaos ve muvazaa yaratmalarının temelinde başbuğun fikirlerinden nasiplenememek yatar.
Ülkücü terbiyemizden asla ödün vermeyelim.
Ülkücü, mutlaka bir gün toprak olacağını bilir lâkin çirkefleşerek hiçbir zaman çamur olmaz.
Ülkücü, adamın adamı olmak yerine, davanın adamı olmayı yeğler .
Ülkücü terbiyemizden asla ödün vermeyelim.
Şehadetler üzerinde yükselen ülkücü davayı yaşamak, yaşatmak ve bir ibâdet şuuruyla anlatmak yegâne hedefiniz olsun.
ÜLKÜCÜ GENÇ, BENİ SON KEZ DİNLE!
Koca bir yarım asrın sonunda, Ülkü Ocağı isimli iman bahçelerinde bizlere öğretilenlerin ve yaşadıklarımızın ışığında ülkücülüğü bir kere daha tarif ederek, bu iman bahçesi Ülkü Ocaklarının giriş kapılarına bir tabelâ olarak asmak gerekirse ki bugün mutlak gerekiyor.
Ülkücülük;
İlahi aşkın gönüllerde tecellisiyle SIRAT-I MUSTAKİM çizgisinde olup, büyük bir ihlâsla yılanın gömleğinden sıyrılışı misâli dünya sevgisinden sıyrılarak ,TÜRKLÜK ŞUURUNDAN hareketle, devletin ve milletin bekası uğruna verilecek kutsal mücadele esnasında karşılaşılacak çile ve musibetlere karşı gösterilecek sabrın ve bu uğurda içilmesi mukadder olan ŞEHADET ŞERBETİNE duyulacak sonsuz bir muhabbetin ifadesidir....
Bu ifade, vatan, millet, din ve devlet uğrunda vermiş olduğumuz BEŞ BİN ÜLKÜ ŞEHİDİNİN ruh hallerinde, dar ağaçlarında can veren Pehlivanların, Duracıkların, Baktemurların şahadetlerinde saklıdır!
Bu ifade, Ruhi Kılıçkıran, Özmenem, İmamoğlu, Önkuzuların, Fırat Çakıroğlu ve en son olarak SİNAN ATEŞ'İN mezar taşlarında kitâbeleşen bir devrin yürekler yakan öyküsüdür.
Rahmetli Başbuğumuz, muhterem insan ALPARSLAN TÜRKEŞ`İN deyimiyle, bu dava bir “GÖNÜL SEFERBERLİĞİ”dir.
İfade edilen gönülden maksat, kanı pompalamaya mahsus bir et parçası olmayıp, yerlere, göklere ve 18 bin Âleme sığmayan, O`en büyük olan Allah'ın c.c sığdığı ve sevgisiyle tecelli ettiği ilâhi tecelligâh olan, yaratılmışlar içinde yalnız insanlara mahsus kılınmış olan gönül âlemidir.
YİNE AYAĞA KALKACAĞIZ!
Yine eskisi gibi korkulu rüyası olacağız emperyalist puştların!
Yine bir olup iri olacağız ve alçakça Türk'e kefen biçen piçlerin ve yerli veletlerinin tepelerine çökeceğiz!
Yine Çırpınırdı Karadeniz, Estergon Türküleri, Malâzgirt Marşları yayılacak şehrin sokaklarına ülkü ocakları binalarından!
Çünkü Anadoluyu kıyamete kadar geçerli olmak üzere Allah TÜRK'E TAPULAMIŞTIR.
Allah'ın Türk'e kestiği bu tapuyu bozup Türk'ü Anadolu'da yok saymak HANGİ ALÇAĞIN HADDİNE!
Hoşça kal ülkücü genç.
Allah, sayılarınızı, güç ve ömürlerinizi artırsın inşallah.