‘’Her kim ki Müslüman olduğunu söylediği halde Türk’e düşmanlık ve onun varlığını inkâr ediyorsa, bilinmelidir ki bu yaratık;
Ne gerçek bir Müslümandır ve ne de insan.
Bu gibilerin boyunlarında, fanilalarının altında gizledikleri mutlaka bir Haç kolyeleri vardır’’
MİRAÇ VE TÜRKLER
İşte oku bak!
Miraç'ta Türkler,
Kıskanın çatlayın pireler, bitler!
Hz. Muhammed (sav) kanatlı atı Burak'ın sırtında göklere yükseldiği "Mirâç Gecesinde" gök katlarında kendinden önceki peygamberleri görür. Bunlar arasında birini tanıyamaz ve Cebrail'e bunun kim olduğunu sorar.
Cebrail. "Bu peygamber değildir. Bu sizin ölümünüzden üç asır sonra dünyaya inecek olan bir ruhtur. Türkistan'da sizin dininizi yayacak olan bu ruh ABDÜLKERİM SATUK BUĞRA HAN adını alacaktır'' cevabını verir…
Hz. Muhammed (sav) yeryüzüne döndükten sonra her gün İslâmiyet'i Türk ülkesine yayacak olan bu insan için dua etti. Hz. Muhammed'in arkadaşları da bu ruhu görmek istediler.
Hz. Muhammed (sav) dua etti;
Başlarında Türk başlıkları bulunan silâhlı kırk atlı göründü. Satuk Buğra Han ve arkadaşları selâm verip uzaklaştılar. Bu olaydan üç asır sonra Satuk Buğra Han, Kaşgar Sultanının oğlu olarak dünyaya geldi.
Satuk Buğra Hanın doğduğu gün yer sarsılmış, mevsim kış olduğu halde bahçeler, çayırlar çiçeklerle örtülmüştü. Falcılar bu çocuğun büyüyünce Müslüman olacağını söyleyerek öldürülmesini isterler. Satuk Buğra Hanı, annesi, ‘’Müslüman olduğu zaman öldürürsünüz." diyerek ölümden kurtarır.
Satuk Buğra Han, 12 yaşında arkadaşlarıyla birlikte ava çıkmaya başlar. Avda oldukları günlerden birinde kaçan bir tavşanın arkasından hızla koşarken arkadaşlarından uzaklaşır.
Kaçan tavşan durur ve bir ihtiyar insan görünümü kazanır. Satuk Buğra Han'ın sonradan Hızır olduğunu anladığı bu yaşlı kişi ona, Müslüman olmasını öğütler ve İslâmiyeti anlatır.
Satuk Buğra Han, Kaşgar hükümdarı olan amcasından İslâmiyeti kabul etmesini ister. Kaşgar Hanı Müslüman olmayacağını söyler. Satuk Buğra Han'ın işaretiyle yer yarılır ve hükümdar toprağa gömülür.
Satuk Buğra Han hükümdar olur ve bütün Türk ülkeleri onun idaresinde İslâmiyet’i kabul ederler. Satuk Buğra Han, ömrünü Müslümanlığı yaymak için mücadele ile geçirmiştir.
Menkıbelere göre Satuk Buğra Han'ın düşmana uzatıldığında kırk adım uzayan bir kılıcı varmış ve savaşırken etrafına ateşler saçıyormuş.
96 yaşında Tanrı'dan davet almış bu sebeple Kaşgar'a dönmüş ve hastalanarak burada ölmüştür.
BÖYLESİ BÜYÜK BİR MİLLETE KİN BESLEYENLER!
Şayet Türk milleti Anadolu’yu yurt tutmamış ve bu topraklar üzerinde bin yıldır hükümran olmamış olsaydı acaba o gizlediğiniz soylarınız bu günlere ulaşabilecek miydi?
Asla ulaşamazdınız!
Çünkü Türkler gelmeden önceki Anadolu; çeşitli kavgalar, istilâlar sonucu, kemik kokan bir ‘’Kavimler mezarlığından’’ ibaretti
Ve şimdi siz bu ‘’Kavimler Mezarlığında’’ her an köpeklerin eşeleyerek çıkartacağı necis bir kemik parçasından ibaret olacaktınız!
MÜSLÜMANLIĞINIZA GELİNCE;
Bunca nimeti sizlere sunan,
Sizleri daima kayıran, doyuran,
Sizleri koruyup ve de kollayan,
Sizleri cephelere dahi sürmeyen,
Sizlerden, bugün de esirgemediği gibi hiçbir devlet makamını esirgemeyen,
Ve bir Ermeni tebaanın şikâyeti sonucu koca padişahının elinin kesilmesine karar verebilecek kadar adil olan Türk milletinin ismine, kimliğine, devletinin üniter yapısına karşı bu inkârınız, kininiz, husumetiniz, Türk’ün devletini parçalamak için acımasızca katliamlara girişen bölücü eşkıya ile çözüm masalarına oturmanız, sizin Müslüman olmayı bırak, insan bile olmadığınızın en büyük delilidir…
ADİLİKLERİNİZ KARŞISINDA TÜRK’Ü YENİDEN TÂRİF ETMEK GEREKİRSE!
''Gölgesinde yaşayıp, nimetlerinden ve merhametinden istifade ederek semiren ahde vefasız nankör köpeklerin hedefi olan mazlum ve mağdur bir milletin adıdır Türk''
Namaz,İslâm’ın şartı,
Dinin direği, mümin in mirâcıdır.
Mirâç, yükselmek demektir.
Namazını eda ile yüksel ey Türkoğlu,
Senin için yükselmenin hududu yoktur!
Miracınız mübarek,
Türkçüler gününüz kutlu,
Haneleriniz bereketli ve huzurlu olsun inşallah