Ülkücü davayı kendi siyâsi ve dünyevi ikbâlleri uğruna kullanan bedbahtlar bilsinler ki, 5000 ülkücünün şehadet kanlarında boğulacakları günler pek yakındır.
Bu dünyaperstleri ve ikbâl taklacılarını içlerine sindirebilenlerin ülkücülük iddiaları ciddiye alınmamalıdır.
Ülkücülük şereftir!
Ülkücülük şahsiyettir!
Ülkücünün önceliği namustur!
Şeref, şahsiyet ve namusun tâvizi olmaz!
Ülkücü, ne kimseye yılışır ne de ikbâl için büzüşür!
Gurur ve izzeti nefis sahibi olmayanın ülkücülüğü sahtedir!
Daha dün ülkücülere yapılan hakaret ve dinsizliğe kadar varan çirkin ithamları unutarak bugün kişisel çıkar uğruna, sahte bir beka aldatmacasıyla SARAYIN bahçesinde takla atanlarla birlikte olmak ve onları savunmak, gerçek ülkücülerin kabul edemeyeceği kadar ağır bir züldür.
Ülkücü olduklarını iddia edenler, şayet bu iddialarında samimiyseler bir an evvel Balgat sevdasından vazgeçerek, kimlik ve kişiliklerinin daha fazla ayaklar altında çiğnenmesine müsaade etmemeliler!
Ülkücülük;
Milli, insani ve islâmi olmak üzere üç boyutludur!
Ülkücülük;
Duygu, kültür ve bilgi olmak üzere üç temel ayak üzerinde yükselir!
Rahmetli başbuğumuzun rahle-i tedrisinden geçmeyenlerin yüzeysel ve yetersiz kalarak kaos ve muvazaa yaratmalarının, saraya kapaklanarak itibar kaybına uğramanın temelinde, Başbuğun fikirlerinden nasiplenememek yatar.
Türk milletinin şah damarı olan MHP’nin içine sürüklendiği zilletin ve illetin ana sebebi;
Rahmetli Başbuğ Türkeş'in fikri terbiyesinden, milli- insani ve ahlâki çizgisinden nasipsizliktir.