Bu ifade;
Vatan, Millet, Din ve Devlet uğrunda vermiş olduğumuz beş bin ülkücü şehidin ruh hallerinde,
Darağaçlarında can veren Pehlivanların, Duracıkların, Baktemurların şahadetlerinde saklıdır
Ve Özmenem, İmamoğlu ve Önkuzuların mezar taşlarında kitâbeleşen bir devrin öyküsüdür.
ÜLKÜCÜLÜK;
İlâhi aşkın gönüllerde tecellisiyle, SIRAT-I MUSTAKİM çizgisinde olup, büyük bir ihlasla yılanın gömleğinden sıyrılışı misali dünya sevgisinden sıyrılarak ,TÜRKLÜK ŞUURUNDAN hareketle, devletin ve milletin bekası uğruna verilecek kutsal mücadele esnasında; karşılaşılacak çile ve musibetlere karşı gösterilecek sabrın ve bu uğurda içilmesi mukadder olan ŞEHADET ŞERBETİNE duyulan sonsuz bir muhabbetin ifadesidir.
VATAN BİZİM SEVDAMIZ,
İDAM SAHPALARI BURAĞIMIZ,
DARAĞAÇLARI SIRATMIZDIR
Devrin cellâtlarınca idam edilen ülkü devlerinin ayaklarının altlarındaki sehpalar, üzerlerinde ki ülkü devlerini cennete taşıyacak kanatlarını açmış birer BURAK'TAN farksızdılar.
İdamları için çatılan darağaçları ise; mahşer günü onların cennet yolundaki Sıratları olacaktır daha kolay geçebilmeleri için.
Onlar, Türk milletine Allah'ın birer mübarek armağanıydılar.
Kendilerini Türk milletine adamışlardı.
Ruhlarını İslâm'ın potasında eriterek, Türklük gurur ve şuuruyla peşinden koştukları kutlu davanın birer çerisi olup Allah'a yürüdüler.
Ülkücüleri, onların kutlu davalarını, millete adanmışlıklarını, sevdalarını görmezden gelerek, böylesi bir gençliğin aleyhinde konuşan her kim olursa olsun, nankördür, şerefsizdir, namussuz ve alçaktır