Arap kardeşlerimiz bir kez daha bize karşı gerçek yüzlerini göstermiş bulunmaktalar. Arap Birliği ortak bildiri yayınlamış Türkiye nin PKK Kamplarına yaptığı atışları kınamıştır. Sanki Irak ın toprak bütünlüğü varmış gibi bir de utanmadan arlanmadan toprak bütünlüğüne saldırı vardır demiştir. Suriye de manzara farklı değildir. Neredeyse onlarca parçaya bölünmüş İŞİD Kamplarına yapılacak hareketi bile kendi toprak bütünlüğüne saldırı olarak görmektedir. İşte bundandır ki insan hiddetleniyor bütün terör örgütlerine Araplar kucak açar müsamahalı davranır ancak Türkler kendi ülkelerini bu örgütlerin şerrinden korumaya kalktılar mı hop ne oluyor diye oralarını buralarını oynatmaya başlıyorlar. Bunlar Zeytinburnu’nda Cuma hutbesinde minberde Iraklı kardeşlerimiz, Suriyeli kardeşlerimiz deyip Türkistanlı elemanlar diyen aşağılık imama sormak lazım. Bu milletin dini ve milli duygularını sömürerek içimize milyonlarca Suriyeli vatandaşı alan yetkililere sormalı. Diyecekler ki bu vatandaşın suçu nedir, devlet yetkililerinin aldıkları kararlardır. Bize göre o kadar da ucuz değildir. Vatandaş ne ise devlette odur. Yoksa “Siz layık olduğunuz üzere yönetilirsiniz” hadisini inkar mı ediyorsunuz?
Beyler iki milyon beş yüz bin Suriyeliyi ülkeye getirmekle övünmekteler. Gazapları bazen merhametlerinin önüne geçenler bir kez de tersini yapsalar merhametleri gazaplarını alt etse de Çengelköydeki Villaları Suriyeli kardeşlerine tahsis etseler. Ya da Kısıklı daki Saray yavrusunu nasılsa kullanmıyorlar. Birkaç sokakta kalmış Suriyeli göçmeni ikame ettirseler. Ya da Sarıyer de ki dost Remzi Güre ait Aslanlı villayı boşaltıp çok sevdikleri Suriyeli kardeşlerine tahsis etseler. Etem Sancak’ın Yeniköy deki Yalısı da müsait olabilir. Bahçenin bir köşesinde kıvrılıp yatarlar. Mehmet Cengizin, Kalyoncu Grubun ormanı kırparak hazırladıkları konut alanlarından birkaçını tahsis etseler. O da olmuyorsa TÜRGEV bir hayır kurumu değil midir? TÜRGEV e ait yurtları Suriyeli kardeşlerine tahsis etseler. Yok ama Milletin sırtında bol keseden hovardalık yaparak bedeli millete ödetmek kolay.
Düşünsenize bu devleti yöneten her hükümet olan bu ülkeye iki milyon beş yüz bin Arap veya Kürt ithal etse ne olacak bu ülkenin hali. Şehit gelince Yozgat, Kayseri, Sıvas, Edirne, Erzurum ağlasın. Vergi deyince esnaf Murat, Hakan,Ali ödesin. Ancak adamlar Zatı Şahanelerin keyfi böyle istedi diye gelsin memleketi ahır gibi kullansın, dağdan gelip bağdakini kovsun, yetmez bir de birlikte yüzlerce teröristi getirip topraklarımıza soksun, kan akıtsın. Sonra da millette huzur bırakmasın. Ahlaksız, vicdansız bir Camii imamı da kürsüde Iraklı kardeşlerimiz, Suriyeli kardeşlerimiz, Doğu Türkistanlı elemanlar desin. Bu Milletin öz akrabalarına, kardeşlerini eleman desin. Yardım edince Filistin deyip gözyaşı döksün saatlerce vazu nasihat etsin ancak içinde bir tek Doğu Türkistanlı kardeşlerimiz ifadesi geçmesin! Sonra da Arap kardeşlerimiz koro halinde bize diklensin!...
Suriye’nin etrafında birçok Arap ülkesi vardır. Karındaş ve akraba değiller mi? Akrabaya yardım dinimizce emir değil midir? Neden önce onların kapıları çalınmıyor da bize yığılmaktadırlar. Hem kendi insanlarına sahip çıkmayacak hem de ben kendimi korumaya çalıştım mı bana diklenecek yok öyle yağma! Yok böyle üç kuruşa beş köfte yok kardeşim.
Biz toplum olarak şunu hayat felsefesi edindik. “Ben en hakir bir insanı kardeş sayan bir ruhum, Ben de esir yaratmayan bir Allah a iman var, Paçavralar altındaki yoksul beni yaralar.” Buna eyvallah deriz de hem ekmeğimizi yedirip hem de göz göre göre ihanet görmeyi de kerizlik olarak görürüz. Bugün Irak topraklarından ve Suriye topraklarından sürekli tehdit görmekteyiz. Milletin sırtından bol keseden atıp hovardalık yapanlardan hesap sormayanları da adamdan saymayız. Suriyeliye, Iraklıya şuluya buluya nefretimiz yoktur. Nefretimiz bu toprakların her türlü nimetinden istifade edip bu milleti arkadan hançerlemeyedir.