Sayın Bakan Nabi Avcı katıldığı bir özel televizyon programında Hakimlerin TEOG gibi sınavlarda kararlarını geciktirdiğini söylüyor, ivedilikle karar vermelerini bekliyoruz, diyor. Sayın Bakanın gerçekten her konuda İdari Hakimlerin erken karar vermesini istiyor mu? Diye sormak gerekmez mi? Başta görevden alınan idarecilerle ilgili kararlar olmak üzere Bakanlık sürekli hukuku oyalama veya arkasında dolanma yolunu seçmiştir.
Sayın Nabi Avcı bugüne kadar üç mahkeme kazanan idareciler konusunda genelge üstüne genelge yayınlamaktadır. Bir gün değerlendirmeleri İlçe Milli Eğitim Müdürlüklerinde yaptırırken bir başka gün İl Milli Eğitim Müdürlüğünde mülakat komisyonları kurup mülakat yaptırmaktadır. Mülakata alınan idarecilere keyfi puanlar verilmektedir. Ayrıca atama yapmamakta direnerek adeta verilen puanların turşusunu kurmaktadırlar.
20 Ocak Çarşamba günü TBMM Milli Eğitim komisyonu üyesi CHP li vekil Sayın Bakan’a soruyor. 2014 yılında Danıştay’ın mülakatla atama yapamazsın kararına rağmen 1709 Şube Müdürü atamasını yaptınız. Danıştay Aralık ayında bir kez daha kesin iptal etti. Neden hukukun kararlarını uygulamıyorsunuz, diye soruyor. Bakan Bey’in cevabı biz Danıştay idari Davalar kuruluna başvurduk sonuç bekliyoruz.
Bir başka anlaşılmaz karar ise Dershanelerin kapatılmasıyla ilgili olmuştur. Anayasa Mahkemesinin kesin hükmüne rağmen bakanlık kararı uygulamamış ve yine yönetmeliklerle arkadan dolanmıştır.
Okul dönüşümlerinde yapılan teşviklerle ilgili karar benzer şekilde tatmin edici bir şekilde uygulanmamıştır.
Danıştay kararları uyarınca Müdür Yardımcılarının Müdür inhasıyla atanmasının iptali ile ilgili de herhangi bir adımın atılmadığını üzülerek belirtmeliyim. Mart ayında yapılacak sınavlara bu idarecilerin girmemesi ise başlı başına bir sorun olarak karşımıza çıkacaktır.
Anayasamızın 2. Maddesinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir hukuk devletidir denilmektedir. Ayrıca 2577 Sayılı İdari Yargılama Usul Kanunu 28/1 Danıştay, Bölge İdare ve İdari işlemin iptali gecikmeksizin uygulanır denilmektedir. Ne yazık ki onlarca yürütmeyi durdurma kararları alındığı halde bakanlık bunları uygulamamıştır.
Bugüne kadar hukukun kararı uygulanır ve daha sonra itiraz yapılır kaidesi geçerliydi. Bu bir teamülden öte hukuka saygının gereğiydi. Sıradan vatandaş için bu karar geçerli iken neden Milli Eğitim Bakanlığında geçerli değildir, sormak gerekmez mi? Aralık ayında nihai karar verilmesine rağmen yine zamana oynayan bakanın hakimler kararları ivedilikle ele almıyor demesi tezat değil midir? Güzel bir deyimimiz vardır “ele verir talkımı kendi yutar salkımı” Yani akıl verene bakın diye sormak gerekmez mi?
Sonuç olarak Ağaya Beleş bugünkü yönetim anlayışının esasını teşkil etmektedir. Oysa hukuk herkese lazım ve herkese eşit uygulanmalıdır. Hakimler ivedilikle karar verseler bile Sayın Bakan siz ve bürokratlarınız bunu uygulamıyorsunuz verilen karar ne işe yarar ki?