Milli Eğitimde 2018 yılı yönetici atama yönetmeliği de son şeklini alırsa 2009 yılından beri değişikliklerle birlikte on dört tane yönetmelik yapılmış olacaktır. Yani dokuz yılda on dört yönetmelik neredeyse yılda iki yönetmeliğe tekabül etmektedir. Peki neden bu kadar çok atama yönetmeliği değişikliği yapılmaktadır. Çünkü Milli Eğitimin karışanı görüşeni çoktur. Yeri geldiğinde kişiye göre de yönetmelik yapılmaktadır. Hiç kuşkusuz ki bu kadar karışan karıştıranların rehberi de, önderi de malum bilinen sendikadır.
Seksen bir ilin bütün müdürleri bila istisna bu sendikanın üyeleri arasından seçilmiştir.. Dokuz yüz on dokuz ilçemizin müdürleri yine bu sendikanın üyeleri arasında seçilmiştir. Net rakamını bilemesek de halihazırda kadrolu tabir ettiğimiz şube müdürü il ve ilçeler dahil sayısı yaklaşık 2700 civarıdır. Bunların en az 2500 tanesi yine malum sendikanın üyeleridir. Bakanlık üst düzey bürokratlarının neredeyse tamamı yine bu sendikanın üyeleri arasından seçilmişlerdir.
Bütün Milli Eğitimi adeta avuçlarının içine almış olan bu yapı söz konusu Milli Eğitimdeki olumsuzluklar oldu mu sanki bunu yapan başkalarıymış gibi pişkince bir tavır sergilemektedir. Son günlerde öğretmenin itibarsızlaştırılmasıyla ilgili oluşturulmaya çalışılan kamuoyu çalışmalarına kardeşim ben de öğretmene saygı istiyorum demeleri ayıp ayıp dedirtecek cinstendi.
Saygı göstermek istiyorsanız önce öğretmene angarya olarak verilen görevlere dur deyin. Öğretmene şiddete karşı eski üyeniz olan il ve ilçe müdürlerini harekete geçirin ve müdahil olarak dava açmalarını sağlayın. Mülakat denilen torpilsiz elemenin önüne geçin ve mülakata karşı sesinizi yükselttin. Bakanlığın sürekli patinaj yapmasına müsaade etmeyin. Bir gün b
itişik yazı diye diretip sonra da vazgeçtim bunu öğretmenin insiyatifine bırakırken neden sesiniz çıkmıyor?
Adına TEOG ya da seviye belirleme sınavı dediğimiz yüz binlerce öğrenciyi mağdur ederken öğretmen hayal kırıklığına uğrarken neden sesiniz çıkmıyor?
Rehber öğretmenlere nöbet diye direten yöneticilerinize neden ayar vermiyorsunuz?
Bir gün içerisinde yönetmelik değiştirip müfredatla oynanırken, çift nöbet tutma baskıları sürerken, ev ziyaretleri tüm hızıyla sürerken neden sesiniz çıkmıyor? İş güvencesi, rotasyon, performans değerlendirmesi gibi tehdit kokan uygulamalar tam olarak rafa kalkmış değil, neden bu konularda sonuna kadar öğretmenin yanında değilsiniz?
Şimdi ulemanız çıkmış eğitim gereksizdir istidadı çobanlık yapsın, üç beş yaşından itibaren bu işi seçsin bakalım buna ne diyeceksiniz. Oysa biz de üstüne basa basa diyoruz ki bu ülke ne çektiyse cahillerden çekti. Eğitim para kazanma aracı değil. Düşünen sorgulayan, haklarını bilen, paylaşmayı-empati yapmayı hayat tarzına dönüştürmeye çalışan nesiller yetiştirmek için ihtiyaçtır.
Sonuç olarak; bir işi omuzladıysanız günahıyla sevabıyla o işten mesulsunuz. Makamlar bizim olsun ancak biz hiçbir işte sorumlu olmayalım derseniz o zaman size yok öyle yağma gülü seven dikenine katlanır. Hiç olmasa dürüst olun ve deyin ki evet biz adam seçtik yönetici yaptık ama başaramadılar. Bundan sonra liyakati bizde istiyoruz deyin ve biz de erdemli davrandılar ve size hatalarını gördüler diyelim.