CUMHURBAŞKANI MEDENİYET TASAVVURU İLE NE DEMEK İSTEDİ?
Ülke olarak çok önemli mesafeler kat ettik. Ancak bu süreçte iki alanda, eğitimde ve kültürde hedeflediğimiz noktaya gelemediğimizi üzülerek söylemek istiyorum. Eğitimin, öğretimin içeriği konusunda çocuklarımızı “MEDENİYET TASAVVURUMUZA” uygun şekilde yetiştirme konusunda aynı şeyi söyleyemiyorum. İmam hatip okullarımıza giden öğrenci sayımızın 1 milyon 200 bine çıkması çok önemli. 600 binden 28 Şubat sonrası 60 bine indi. İktidarımız süresinde bu sayıyı artırdık. Müfredatı süratle geliştirmemiz, zenginleştirmemiz lazım.
Medeniyet tasavvurunda ne anlamamız gerektiğini, hangi istikamet bakmamız gerektiği en başından beri uzlaşamadığımız temel konudur.
Hangisi medeniyet tasavvurudur?
Bizler medeniyet tasavvurumuzun köklerinin çok derin olduğunu tarih öncesine bile uzandığını iddia ediyoruz.
Onlar; bunu reddedip İslam dan önce yokmuşuz gibi geçmişi kesip atmaktadırlar.
Bizler Ey Türk altta yağız yer üstte mavi gök çökmedikçe seninin ilini ve töreni kim bozabilir diyerek devlet-i ebed ve müebbet diyoruz.
Onlar kendilerinden önce devlet yokmuş gibi davranıyorlar.
Bizler üstünlük ancak takva ile olur diyoruz.
Onlar makamla olur diyorlar.
Bizler ben ancak güzel bir ahlakı tamamlamak için gönderildim diyen bir peygamberin ümmetiyiz diyoruz.
Onlar şekille ümmet olunur diyorlar.
Bizler öncelikle akrabaya yardım etmeyi Allah emretmiştir diyoruz.
Onlar kendi milletimizi akraba görmeyi ırkçılık olarak görüyorlar.
Bizler İmam Muhammed Mansur “Maturudi”buyurduğu gibi asıl olan imanın ne olduğu, hangi amellerin bizi kurtuluşa götürdüğüyle yani iyide güzelde yarışmakla ilgilenirken;
Onlar kişinin hangi filler işleyerek günahkar olduğu ve dinden çıktığı ile yani hatayla kusurla uğraşmaktadırlar.
Bizler Hoca Ahmet Yesevi nin dediği gibi “Türklük kaderimse, İslamiyet tercihimdir”İslamı gönüllü olarak seçtiğimizi iddia ederken;
Onlar ise baskı ve korkutmayla insanların mümin olabileceğini düşünmekteler.
Bizler Yusuf Has Hacib’in dediği gibi “Adalet yer ile gök arasındaki direktir. Onu yok ederseniz gök kubbe tepenize çöker” diyecek kadar devlet yönetiminde adaleti savunurken;
Onlar ise adaleti Türk Devlet yapısından söküp atmakla meşguller.
Bizler Yunus’un “Bir gönül kırdın ise bu kıldığın namaz değil”söylemini rehber edecek kadar insan sevgisi taşırken;
Onlar gönülleri kırmak için kolları sıvamışlar.
Bizler H.Bektaş’ın “Eline, beline, diline hakim ol”sözünü rehber edinmişken
Onlar diline ve eline hakim olmamayı cihat görmekteler.
Bizler Bey Töreden üstün değildir diyorken
Onlar Bey’i töreden üstün görmekteler.
Bizler medeniyetimiz devlet yönetmede liyakat ve ehliyeti önemsiyor diyorken;
Onlar liyakat ve ehliyeti yok sayıyorlar.
Bizler devlet anlayışımızda Hakan yani bugünkü anlamıyla Cumhurbaşkanı tarafsız olmak zorundadır, adaletle hükmetmek zorundadır, bu törenin gereğidir diyoruz.
Onlar töresiz oldukları için töre tanımıyorlar; Hakan niçin tarafsız olsun ki seçilmiş kardeşim diyorlar. Adaleti de geçsinler biz geçmişte nasıl bir adalet uyguladıklarını gördük diyorlar.
Bizler asıl olan eğitimin iyi insan yetiştirmesidir, din insanları korkutma, sindirme aracı değildir diyoruz. Aksine sevdirme, kolaylaştırma ve birleştirme aracıdır diyoruz.
Onlar dini öcü gösterme ayrıştırma, korkutma ve nefret ettirmenin peşindeler.
Sonuç olarak; onlar çok İmam Hatip açmakla medeniyetimizi istenilen düzeye getirebileceklerine inanıyorlar. Medeniyet tasavvurunda anladıkları bunlarsa bırakın kardeşim dokunmayın medeniyetimize. Bu ülkede her şeyi bozduğunuz gibi medeniyetimiz de kendinize göre yorumlayıp bozmayın yazıktır,günahtır!..