CUMHURBAŞKANLIĞINI BİLSİN BEN DE VATANDAŞLIĞIMI!....
Toplumda yaygın olarak kullanılan ifadelerden biridir saygıyı hak etmek. Yani sınırları içerisinde kalabilmek veya sorumluluğunun gereğini yapmak! Önce öğretmen öğretmenliğini bilsin diye söylenirler veya muhtar muhtar muhtarlığını bilsin. Ya da abi veya abla ise ablalığını bilsin hakkını versinler demek isteniyor. Daha ileri gidilip Milletvekiliyle tartışan adama; ya adam milletvekilidir dediklerinde hemen cevap yapıştırılır. Milletvekiliyse Milletvekilliğini bilsin diye. Daha daha ileri gidenler vardır. Başbakansa Başbakanlığını bilsin ya da Cumhurbaşkanı ise Cumhurbaşkanlığını bilsin diye çıkışırlar. Bu ara özellikle Cumhurbaşkanının meydan meydan dolaşıp teamül ve geleneklere yok sayacak bir şekilde siyaset yapması bu tür çıkışları oldukça arttırmış görünüyor.
Sonuçta bir Milletin gelenekleri ve töreleri yasalardan daha önemlidirler. Çünkü yasalar sıkça değişebilir ancak töreler öyle hükümetlere şahıslara göre değişmez. Milletin kendi karakterinden kaynaklanan töreler, gelenek ve görenekleri bozmak aslında milletin genetik kodlarıyla oynamak demektir. İşte tam da burada güncel olan Cumhurbaşkanlığının tarafsızlığı ilkesi eğer yok ediliyorsa bin yıllık bir töre yok ediliyor demektir.
Yusuf Has Hacip Kutadgu Bilig de “Törenin tabiatı güneş gibidir. Küçülmez daima ve bir bütündür parlaklığı aynıdır. Herkese aynı muameleyi yapar. İyi kötü herkese eşit muamele eder ve töre güneşi ancak adaletle mukimdir.” Gündoğdu yani Hakkanı tanımlarken onun halkı arasında asla ayrım yapamayacağını hatta kötülük yapana bile iyilikle muamele etmesi gerektiğini anlatır. Bin yılı aşkın bir süredir ki bu gelenek böyle sürmüştür. En azından adaletsiz davrananlar bile hayır ben halkımın arasında bir ayrım gözetiyorum çünkü ben tarafım dememişlerdir. Şimdi alenen muhalefet olan tüm kesimleri topa tutan, adalet denilen kavramı ayaklar altına alan, aslında halkın en az yüzde elli beş atmışını rencide eden bir HAKAN.
- Peki bu Hakan töre ve gelenekleri ayakları altına almış olmuyor mu?
- Töre ve geleneklerle kavgalı olan kişiden hakan olur mu?
-Töre ve geleneklere savaş açan birinin muhafazakarlıktan bahsetmesi büyük bir çelişki değil midir?
- Bir Milletin ve Devletin en temel çimentosu olan töre, gelenek ve görenekleriyle savaşan bir Hakan o milletin bekasını düşündüğü varsayıla bilir mi?
- Milletin Töreleriyle kavgalı olan bir Hakan Milletin temsilcisi olabilir mi?
- Eğer böyleyse bir Millet kendisini hakkıyla temsil etmeyen bilakis değerleriyle kavgalı olan birine saygı duymak zorunda mıdır?
Nihayetinde yasalarımız Cumhurbaşkanını korumak için bir takım müeyyideler ön görmektedir. Bunun nedeni de açık ve nettir. Çünkü Cumhurbaşkanı herkesin Cumhurbaşkanıdır ve toplumun tüm kesimlerini temsil etmektedir. Eğer bu kağıt üzerinde böyle kalmışsa Cumhurbaşkanı bir parti için meydan meydan dolaşıp oy talep ediyorsa, muhalefette olan herkesi düşman, hain, paralelci ilan ediyorsa yasalarda cezalar var olsa bile hükümlerini kaybetmişlerdir. Çünkü Cumhurbaşkanı herkesin Cumhurbaşkanı olmaktan çıkmıştır ve bir töremiz daha ayaklar altına alınmıştır.
Sonuçta vatandaştan biri bu yasalardan dolayı cezalandırıldığında efendim Cumhurbaşkanı da Cumhurbaşkanlığını bilsin ben de vatandaşlığımı, derse cevabınız ne olur?
Doğrusu merak ediyorum!...