Devlet canlı bir varlık olmadığına göre böyle bir akıldan bahsetmek ilk bakışta doğru olmayabilir. Ancak dünya da bir saygınlığı ve gücü olan her devletin geleceğe dair bir yol haritası vardır. Ne yapıp ne yapmayacakları ile ilgili uzun vadeli stratejisi ve planları vardır. Hedefledikleri mevzileri ve yıktırmayacakları kaleleri vardır. Oluşturulan bu yol haritasına devlet aklı demek pekte yanlış olmaz. Kuşkusuz bu plan ve stratejileri diğer adıyla yol haritaları insan aklının ürünüdür. Akıl ne kadar isabetli kararlar verebilirse ön görüsü ne kadar yüksek olursa, tehlike ve fırsatları ne kadar yüksek oranda tahmin edebilirse o kadar başarılı olur. Aksi durum ise başarısız olur.
Devlet yönetmek şirket yönetmeğe benzemez, Belediye yönetmeye benzemez. Bizi aldattılar demeniz sizin devleti yönetemeyeceğinizin en büyük kanıtıdır. Son yıllarda moda olan bu kelimeyi devleti idare edenlerden duyunca geleceğimiz adına kaygılanmamak elden değildir. Çünkü her başarısızlıktan sonra nereden bilirdik gibi gaflet kokan ifadeleri kullanmak devlet adamlarına yakışmaz. Üzülerek bu durumlara çok sayıda örnek verebiliriz.
Cumhurbaşkanını ve Başbakanı dinlemişler: Devleti idare eden kişi her zaman dinlene bileceğini bilmek zorundadır. İçeriden dinlemeseler bile dışarıdan birtakım ajanların görevi budur. Onlar işlerini yapacak sen dinlendirmeyecek tedbirleri almakla mükellefsin. Seni dinlerlerse sızlanman birilerini şikayet etmen seni haklı kılmaz.
Cemaat bizi aldattı: Devleti idare eden kişilerin aldanma hakları ve payları yoktur. Çünkü esasında aldananlar onlar değil milletin ta kendisidir. Yoksa pazardan yirmi liralık fistanı elli liraya alıp aldansan veya daireyi villayı yüksek fiyattan sana satıp aldatmışlar bunlar kimsenin umurunda değildir. Sen Milletin yetkisini alıp onların adına aldanmışsın bunun mutlaka bedelini millet ödeyecektir sen değil.
Amerika bizi aldattı: Amerika ile Suriye konusunda aldandığınızı söylüyorsunuz. Bu bir anlamda sizin elinizle milletin satışa getirildiğinin resmi değil midir? Niçin aldanıyorsunuz kardeşim. Sınırımıza ne kadar vahşi terör örgütü varsa topladınız. Yetmedi milletin merhamet duygularını istismar ederek üç milyona yakın Suriyeliyi bu topraklara soktunuz. Siz hata yapıyorsunuz aldanıyorsunuz ancak millet bedel ödüyor.
PKK silah bırakmadı bizi aldatı: Yine aldandınız yine millet bedel ödedi. Ancak Güneydoğu da milleti PKK ya mahkum bıraktınız onlara fatura ödettiniz. Onların da galiba canına tak etti faturanın birazın ı da siz basiretsiz yöneticilere ödettiler.
PYDY başkanı Salim Müslim bizi aldattı: Daha düne kadar bu adamı Ankara da ağarlayan siz değil miydiniz? Şimdi Bayır Bucak Türkmenleri dahil oradaki Arapları da göçe zorladıklarını söylüyorsunuz. Eğer zerre kadar devlet aklı ya da ciddi bir stratejileri olsaydı o bölgeye silah değil bizzat sivilleştirilmiş binlerce asker gönderip bir Allah’ın kulunu sokmazdınız. Şimdi Suriye de bir de Türkmen kantonu olmuş olacaktı. O bölgede ne kadar mağdur Türkmen varsa hepsinin güvenliğini de sağlamış olurdunuz.
Sayın Cumhurbaşkanı diyor ki; Bedeli ne olursa olsun bir Kürt Devleti kurulmasına asla müsaade etmeyeceğiz. Birileri Kuzey Irak ın müstakil devlet olmadığını iddia edebilir, aslında bal gibi bir devlettir. Biz bu sözü Kuzey Irak Devlet olmadan önce de duymuştuk. Keşke o zaman bu günlere gelineceği tahmin edilseydi.
Yukarıda sıraladığımız birkaç örnek dışında onlarca büyük hata daha yazabiliriz. Devlet yönetmeyi sadece mütahitlik olarak gören köprü ve yoldan ibaret gören bir anlayışın geleceğe dair planlar yapmaya ve uygulamaya dair bir becerisi olamaz.
Sonuçta devlet yönetenler aldanırsa faturayı millet öder. Milletin de bu faturayı idare edenlerden tahsil etmeye hakları vardır.