Kültürümüzde kararsızlığın ne kadar kötü olduğunu anlatmak için birçok söz ve deyim vardır. Örneğin “En kötü karar kararsızlıktan iyidir. Bin düşün bir karar ver, karar verdin mi uygula. Ali imran Suresi 159 Ayette; Ey Resulüm; Sen) O vakit, Allah'tan bir rahmet ile onlara yumuşak davrandın, ... Müşavereden sonra da bir şeyi yapmağa karar verdin mi, artık Allah'a güven ve gereğini yap!..Örnekler çoğaltılabilir.
Son yıllarda Milli Eğitimde ki kararsızlık ve ucu açık uygulamalar birçok çatışmayı da birlikte getirmektedir. Bu çatışmaların azaltılması için gerçekten ortak akılla alınan kararların hiçbir farklı yoruma ihtiyaç bırakmadan açık seçik uygulanabilir şekilde ortaya konulması bir ihtiyaç olmuştur. Bu kararsızlıkla dolu, ne olduğu belli olmayan herkesin kendisine göre yontacağı kararsızlıklar nelerdir sorusuna gelince; Bu ne olduğu ne olacağı belli olmayan öğretmenler arasında sürekli huzursuzluğa neden olan uzman öğretmenlik ve Başöğretmenlik meselesi bunlardan kalın kabuk bağlayan yaralardan biridir. Yıllardır bir türlü olacak mı olmayacak mı, olacaksa nasıl olacak gibi sorular cevaplanamadı ve ne olacağına bir türlü karar verilemedi. Bu kararsızlık haliyle hem bir beklenti yaratıyor hem de idarenin kayıtsızlığından rahatsızlık doğuruyor.
İkincisi kılık kıyafet yönetmeliğidir ki bu da idare ve öğretmenleri kimi zaman karşı karşıya getirmektedir. Sakal ne kadar olacak, çarşaf olacak mı olmayacak mı, etek boyu, yırtık kot ve başka uç zorlamalar söz konusu olabileceği gibi idarelerin farklı uygulamaları da tartışmaları arttırmaktadır. Her ne kadar sendika kararları olsa da burada da bir ölçü yoktur. Farklı idarelerin farklı uygulamaları bazen orada bu uygulama şöyle bizde neden böyle diye itirazlara neden olmaktadır.
Üçüncü tartışmalı uygulama KHK ile sözleşmelilikten kadroya geçenler ile sınavla kadroya geçenler arasında yaşandı. KHK ile kadroya geçenlere tüm haklar hemen verilirken çalışıp bileğinin hakkıyla kadroya geçenler haklarını alabilmek için mahkeme kapılarını aşındırdılar.
Dördüncü kararsızlık çözülemeyen hizmet puanı uygulamasıdır. Özellikle 2010 yılı öncesi ve sonrası öncelikli hizmet bölgelerine atanan hizmet puanı uygulaması birçok tartışmayı da beraber getirdi. Son günlerde bir düzenleme yapılsa da bu sorunu tamamen çözmeye yetmedi.
Beşinci kararsızlık şube müdürü rotasyonlarında yaşandı. Kardeşim ya rotasyonu uygulayın ya da kaldırın. İnsanlar buna göre gelecekleriyle ilgili karar versinler. Hem uygularım hem uygulamam, var ama uygulamam gibi çelişki dolu icraatlar.
Altıncı tartışmalı konu ucu açık uygulama mülakatlardır. Bilindiği üzere yeni yönetmelikte mülakat %30 gibi bir katkı imkânı verildi ki bu oldukça yüksek bir orandır. Kardeşim hem mülakat ile yazılı puanı aynı olacak diyorsunuz hem de mülakatın etki oranını arttırıyorsunuz bu ne menem çelişki. Madem bir hükmü olmadığını söylüyorsunuz o halde niye yönetmeliğe koydunuz? Yok eğer bir hükmü var diyorsanız yok demeniz ne anlama geliyor.
Yedinci tartışmalı konu daha önce de defalarca benzerlerini yaşadığımız eğitim ve öğretim ile ilgili alınan kararlardır. Bunlara pek çok örnek verilebilir. Ancak güncel olması nedeniyle liselerin yüz yüze eğitime başlamasını örnek olarak vermek istedik. On beş Şubat’a iki gün kala açıklanan liselerin 1 martta yüz yüze devam etmesi ve tabi ki hemen araya velinin isteğiyle ifadesinin konulması karasızlığın bir başka göstergesidir. Madem liseleri zorunlu eğitim kapsamına aldık o halde burada niçin velinin rızasını arıyorsunuz? Böyle açık uçlu karar alırsanız bunun sağlıklı bir şekilde yürümesi mümkün müdür? Ya eğitimi başlatacaksınız ya da başlatabileceğiniz tarihe kadar susacaksınız. Şimdi böyle bir kararsızlıkla hem velinin, hem öğretmenin, hem öğrencinin ve hem de idarecinin kafasını allak bullak ettiniz. Öğrenci okula gelecek mi gelmeyecek mi herkesimi kimsenin bilmediği bir muamma ile baş başa bıraktınız.
Sonuç olarak; yukarıda yalnızca birkaç örneğini verdiğimiz çözüm bekleyen ve MEB yetkililerinin bir türlü kararlı davranmadığı konulara daha onlarcasını ilave edebiliriz. Verdiğiniz kararlar açık seçik net ve uygulanabilir olmalıdır. MEB şunu bilmelidir ki karasızlık kaostur, kargaşadır, memnuniyetsizliktir ve tabi ki karamsarlıktır!..