2015-2019 Stratejik plan taslağı hazırlayan Milli Eğitim Bakanlığı kurumsal tehditler başlığında altı maddeye yer vermiş ve bu maddelerden bir tanesi de Siyasi ve sendikal grupların atama ve görevlendirmelerde etkili olma isteği olarak belirtilmiştir.
Birincisi bu tespit tamamen akla ziyan bir saptamadır. Ne demek Siyasi ve Sendikal gruplar veya nedir,kimdir bunlar. Neden isimlerini söyleme yürekliliğinde bulunamayıp bütüne şamilmiş gibi yuvarlak bir cümle kullanıyorsunuz. Yani Türkiye’de bütün siyasi ve sendikal gurupların bu konuya yani atamalara müdahil olduklarını mı söylemek istiyorsunuz? Yoksa bizim sınır tanımayacak şekilde yaptığımız yandaş sendikalı bir kadrolaşmaya itiraz edenler mi vardır demek istiyorsunuz?
Aslında Bakanlığı risk dediği bana göre yaptıkları hukuksuz ve yanlı atamalardan dolayı diğer sendikaların açtığı davaları sürekli kazanarak Bakanlığı bol miktarda akçe ödemeye mahkum etmesidir. Bunu bir risk olarak görülmektedir. Her meseleye duygusal baktıkları için de farklı düşünmeleri beklenemez. Çünkü diğer risk olarak görülen beş maddenin üçü de maddi imkansızlıklarla ilgilidir. Hal böyleyken bu Bakanlığın Eğitimde kaliteyi yükseltmek için işin ehli insanlara ihtiyaç vardır diye düşünmesi beklenemez. Bu yanlı tutumun öğretmen camiasında bir huzursuzluk yarattığını düşünmek iş yeri barışının tehlike altında olduğunu algılaya bileceklerini de sanmıyorum. Okul Müdürlerinin iletişimden kopuk, öğretmen ve velilerle diyalogdan aciz olması da Bakanı pek ilgilendirmiyor. Hatta İlçe Müdüründen çok sendika temsilcisinden talimat almaları Bakanlığı hiç rahatsız etmez. Demokratik eğitim diye çıktıkları yolda sopalı eğitime gidilmesi veya öğretmenin itibarının ayaklar altına alınması, birçok öğretmenin kendisini öteki görmesi de pek umursanır sanmıyorum. Korku imparatorluğunun tüm devlet memurlarını sarıp sarmaladığını tehdit ve şantajın ayuka çıktığının ne kadar farkındalar bu da ayrı bir sıkıntıdır.
Siyasiler ve sendikal guruplar atamaya müdahil olmakta ve bu da eğitimde bir risk teşkil etmektedir sözünde,biz veya normal düşünen herhangi bir kişi a a bakın Bakanlık yanlışların farkındadır. Bu söz konusu malum sen her konuya müdahil olup devletin İl Müdürüne, İlçe Müdürüne hatta Müsteşar veya Bakan Bey’e talimatlar yağdırmakta atama konusunda kendi arzu ve isteğini dayatmaktadır diye anlarız. Biraz aklı selim olan olup bitenlerin farkında olan herkesin düşünmesi gereken nokta budur. Çünkü istatistikler ve idareci atama sonuçları ortadadır. Bağıra bağıra bağıra bir tek sendikanın mensuplarına yer olduğunu söylemektedir. Elbette gören gözler olmalı meseleye şaşı bakılmamalı böyle olunursa farkında oluna biliyor. Aksi durumda perdelenmiş gözler ve mühürlü kalpler hiçbir şeyi göremez ve de duyamazlar.
Sonuç olarak bakanlığın bu cümlesinde onların meseleyi böyle anlamadıklarını düşünüyorum. Eğer normal bir vatandaş gibi meseleye bakıp sonra sendikalar ve siyasilerin müdahil olması eğitimin geleceği adına bir risktir diye düşünürseniz sizlere kargalar bile güler. O zaman adama demezler mi sen necisin kardeşim orada. Müdahale ettirme. Bu Bakanlık bana emanet benim doğrularım bunlardır ve siz de emrimde çalışan memurlarsınız benden daha fazla yetki kullanamazsınız deyiver ve bir anda meseleyi çöz. 2015-2019 yılları arası toplam beş yıl boyunca böyle bir riskle neden uğraşıyorsun ki?