Bu soruyu soracağınız kişiye göre farklı cevaplar alırsınız.
Pisa ya sorsanız Türkiye nin başarı sırası 72 ülke arasında ellinci sıradır. OECD nin 35 ülkesi arasında ise başarı sırası sonuncudur diyecek!..Pisa sonucunu Bakan Bey’e sorsanız yalnızca Fen Liselerini alsınlar o zaman birinci oluruz diyecek!..
Mesela Gülse Birsel’e sorsanız MEB de adrenalin tam gaz sürüyor. E ee gençliğe de bu lazım.Böyle bir bakanlık başarılı olmaz mı diyecek!.
Abdurrahman Dilipak’a sorsanız okula ne hacet, Milli Eğitim’ e ne hacet. Hepsinin köküne kibrit suyu!..Ben kızımı okula göndermedim siz de göndermeyin diyecek!..
Fesli alime sorsanız Yunan gelip bizi idare etsin Milli Eğitim de onlara teslim edilim diyecek!..
Bakan Bey’e sorsanız ben bakan oldum ama niçin bakan oldum, nasıl bakan oldum, amirim bilir diyecektir!..
Müsteşar’a sorarsanız; gündüz demeden gece demeden çalıştık. On üç yönetici atama yönetmeliği değiştirdik, sadece orta öğretime geçişte dört sınav sistemi değiştirdik. Müfredatı ve içeriğini değiştirdik. Yüz binlerce kitap sayfasını yırttık. Hep yaptık sonra bozduk hiç boş durmadık daha ne yapmamızı istiyorsunuz, bizden daha başarılı olanı var mı diyecek!..
Hükümete sorsanız; ücretsiz ders kitapları verdik, Cumhurbaşkanımızı ve başbakanımızı tanıtmak için milyonlarca broşürü öğrencilere dağıttık. Altı bakan değiştirdik daha ne yapmamızı istiyorsunuz, bundan daha büyük başarı olur mu diyecek!..
Eğer okullara kumbara koyan vakfa sorsanız kesinlikle çok başarılı bir bakanlığımız vardır diyecektir, çünkü onun için elin çocuklarında tırtıkladığı kumbaradaki paralar önemlidir. Başarının başka bir ölçüsü yoktur.
Eğer malum sendikaya sorarsanız kuşkusuz o da Milli Eğitim Bakanlığını çok başarılı bulacaktır. Verdiği listeler firesiz geçiyor, kendi sendikalarına sorulmadan bir tek görevlendirme yapılmıyor, Zaten o başarının yansımalarını sayısal olarak fazlasıyla görüyor.
Eğer kimi vakıflara sorarsanız onlar için Milli Eğitim tam bir velinimet. Hem bakanlığa partner ya da paydaş oldular hem de diledikleri makamları aldılar. Ayrıca dün yurtlarında kalan öğrenci sayısı onlarken bugün on binleri buluyor. Dün okul sayıları üçü beşi geçmezken bugün Türkiye’nin her yerinde ot biter gibi okulları bitiyor ve fiyatları da bir hayli kallavi.
Eğer sözleşmeli öğretmene sorarsanız gıkı bile çıkmaz, zaten işi zor kaptı. Bakan da yapıştırdı sözü “Ya eşiniz ya da işiniz” diye.
Eğer şube müdürlerine sorarsanız dokunmayın Şaban’ıma diyecekler. Danıştay Şube Müdürlükleri iptal ettirdiği halde bakanlık aslanlar gibi arkamızda durdu niçin başarısız olsun ki diyecekler.
Öğretmen olmak için mülakata giren adaylara sorarsanız susma haklarını kullanırlar çünkü konuştukları her kelime aleyhlerinde delil olarak kullanılacaktır.
Eğer yöneticilere sorsanız onlar hafif tebessüm ederek içi seni yakar dışı beni yakar diyecekler ancak diyemiyorlar, çünkü o makamlara nasıl geldiklerini biliyorlar ve söyleseler başlarına gelecekleri de iyi biliyorlar. Topu bize atıyorlar siz söyleyin ya da siz çalın biz oynarız diyorlar.
Sonuç olarak; Milli Eğitim i nasıl bilirsiniz sorusuna burayı rant kapısı olarak gören bir avuç insan memnundur. Ancak veli- öğrenci ve öğretmen in çoğuna bir dokunan bin ah işitmektedir!.. Bizlere de olmayan sistemin yerine hangi sistemi getirelim konusunu tartışmak düşüyor!.