Türkiye Kamuoyunda, Türklük Dünyasında hatta dünyada bu ülkede Milliyetçi olarak bilinen parti Milliyetçi Hareket Partisidir. Bizim Milliyetçiler ayrıştıcı mıdır birleştirici midir diye sormadaki kastımızda bu partimize gönül verenlerdir.
Milliyetçilerin bu coğrafyada yaşayan her etnik kökene mensup insandan tek talepleri vardır. “Evet kimliğiniz sizin fakat milli kimliğimiz hepimizin olsun. O Milli kimliğin adı da 1924 Anayasasında belirtildiği gibi Türk Milletidir.” Bu aynı zamanda hepimiz bu potada eriyip bir ve beraberiz demektir. Burada ayrıştırma talebi mi vardır birleştirme çabası mı? Ayrıca küçük görmek, ayrıştırmak, inkar etmek,ırkı üstün görmek bu anlayışın neredesinde vardır? Oysa ülkedeki diğer siyasi yelpazelerin hiçbiri Kürtlere kendi kullandığı Milli kimliği bile yakıştıramamaktadır. Fakat hiçbir zaman siyaseten işin edebiyatından da vazgeçmiyorlar. Demokrasi, özgürlük kardeşlik ifadelerini dillerinden düşürmüyorlar.
Yanlış algılar üzerine kurgulanmış ve marjinal gurupların ifadeleri camialara mal edilen bir toplumda yaşıyoruz. İster kendi eksiklikleri olsun isterse algı sonucu olsun; Güneydoğuda yeterince oy almadıkları halde, hatta Kürtler arasında kendilerine karşı bir antipatinin olduğunu bildikleri halde asla kardeşlik vurgusundan vazgeçmeyen Türk Milliyetçileridir. Milliyetçi kanadın gençleri milyonlar sokaklarda “Türk- Kürt kardeştir, bizi bölen kalleştir” diye slogan atabilmektedir. Hatta en acılı günlerde Şehit cenazesinde öfkenin tavan yaptığı ortamlarda bile!.. Ve gerçekten buna yürekten inanarak söylediklerine de böyle ortamlar yeterince şahitlik yapmaktadır.
Fakat içlerinden bir densiz kalkıp bu Kürtler diye hakaret vari birkaç cümle sarf etse o camianın tamamı töhmet altında bırakılmış olur. Bize göre bu toptancı yaklaşım hiçte doğru değildir.
Her şeyden önce Türk-Kürt kardeştir demek aynı zamanda Kürdün varlığını kabul etmek demek değil midir? O halde Milliyetçiler Kürt yoktur gibi bir söylemin sahibi değildirler. Hatta bu davanın lideri Alparslan Türkeş Bey’in “Türk ne kadar Kürtse ben de o kadar Kürdüm, Kürt ne kadar Türkse ben de o kadar Türk’üm” diyerek kaynaşmanın vardığı noktayı bu çarpıcı sözlerle ifade etmiştir. İkincisi “kardeşiz diyorlar, bizi ayıramazlar diyorlar” bu söylem kabul görmüyorsa suç bunu teklif edenlerin mi, bu teklife icabet etmeyenlerin midir, bu da ayrı bir tartışma konusudur. Ya kendinizi anlatamamak gibi bir durum vardır ya da karşınızdakiler sizden daha üstün propaganda taktikleriyle sizi bu bölgede düşman göstermekteler. Nitekim kardeşlik çağrısına evet diyen Kürt kardeşlerimizle nasıl kucaklaşıldığını da o camiadakiler çok iyi biliyor.
Madem kardeşiz o zaman niçin ana dilde eğitim hakkımıza karşı çıkıyorsunuz diyorlar?
Artık Türkiye köylü bir ülke değildir, aksine göçler sonucunda şehirleşen bir ülke konumundadır. Bu demektir ki Doğulusu- Batılısı, Kuzeylisi-Güneylisi aynı şehirde yaşamaktadır. Ayrı ana dil ayrı okul demektir, ayrı okul ayrı spor, ayrı folklör, ayrı arkadaşlık ayrı sokak ve ayrı mahalle demektir. Bu kadar kamplaşmanın sonunda da ya iç kargaşa ya da ya da yeni güçlerin kaçınılmaz olduğu bir durumla karşı karşıya kalacağız. Bu hakkın verilmesine karşı çıkılmasının nedeni yine Kürt kardeşlerle nice yıllar birlikte yaşama isteğinden kaynaklanıyor. Milliyetçiler çocukların küçük yaştan itibaren aynı sıraları paylaşmalarını istiyorlar ve diyorlar ki;
Ben ikimizin çocuğu aynı sırayı paylaşsın istiyorum bunun için mücadele ediyorum, ama ötekiler hayır olmaz ayrı okullarda okusunlar yan yana oturmasınlar diyor, seni kim daha çok seviyor, kim birleştiren kim ayrıştırandır?
Ben çocuklarımız birlikte oyun oynasınlar istiyorum, birlikte spor yapsınlar istiyorum, birlikte gelecek inşa etsinler istiyorum, ama ötekisi olmaz birbirinden uzak ayrı okul ve mahallelerde büyüsün sokak aralarında çete savaşları versinler istiyor. Allah aşkına kim daha birleştiricidir, kim ayrıştırıcıdır? İşte Milliyetçiler bunun için ayrı dilde eğitime karşı durmaktadır. Bu Kürtlere düşmanlık mıdır, dostluk mudur? Kaldı ki evinde ailesiyle bin yıldır dilini konuştuğu gibi bundan sonra da konuşmasında hiç kimse sakınca görmemektedir.
Madem Kürtlere düşman değiller Özerk bölge talebine neden karşı çıkıyorlar?
Milliyetçiler diyorlar ki; Bugün o coğrafyada özerk bölgelerin oluşmasıyla birlikte duygusal olarak bölünme süreci hız kazanacaktır. Batıda yaşayan insan doğal olarak madem özerk bölge oluşturdunuz o halde burada işiniz ne diye, önce mırıldanacak sonra da bölgenize gidin diye tazik ve tacizde bulunacaktır. Bu da özerk bölgede yaşayan insanların da benzer bir gözle batıya bakmasına neden olacaktır. Bu bölgenin Ortadoğu’ya daha yakın olduğunu kavrayamayan zavalılar aslında özerk bölge talebiyle yine en büyük zararı Kürtlere vermiş olduklarının farkındalar mı emin değilim. Hatta farkında olduklarını düşünenlerdenim. Ayrı bir devletimiz olsun saltanat sürdürelim niyetinde olanların var olduğunu da biliyoruz. Bu olmasa bile halk şunu sorgulayacaktır. Be kardeşim sen yörenden kalkıp gelip İstanbul, İzmir ve Anadolu nun birçok yerinde ticaret yapıyorsun, Belediye başkanlığı yapıyorsun kimse sana itiraz etmiyor. Ama Doğu ve Güney Doğu da ayağın yer tutar tutmaz diyorsun ki buralar benim bölgem ben yöneteceğim. Bir anlamda burası benim Türkiye hepimizin diyorsun, bu kabul edilebilir bir şey mi? O zaman git yörende ticaretini yap, belediyecilik ya da merkezi görevlerden Kaymakamlık, Valilik yap denilecektir. Sonuçta nereden bakarsanız bakın bugün sözde hak hukuk savunucuları işin laf kısmındadırlar. Kelimeler kulağa hoş gelebilir, ancak icraata döküldüğü zaman bir faturası vardır. Evet bu coğrafyada yaşayan herkes bir bedel ödedi, ama yine bedelin büyüğünü Kürt kardeşlerim sana ödetilmek isteniyor uyanık ol!...
Sonuç olarak; birileri sen ben yok biz varız ve biz biriz diyor. Diğerleri nereden sen ben aynıyız, aslında sen ayrısın diyor. Kim daha birleştiricidir bunu feraseti olan kardeşlerimin dikkatine sunuyorum. Hatta bunlardan kimileri, senin dini de ayrı demeye başladı. Bir başka benzerliğiniz Anadolu kokmanızdır. Birebir oturup konuşulduğu zaman bir Kürt gencinin bir Milliyetçiyle ne kadar da çok ortak yanının olduğu görülecektir. O nedenle terör ve teröriste kanıp ayrılık yerine Milliyetçilerin biz birlikte Türk Milletiyiz ve birlikte Türkiye’yiz çağrısına kulak verip Milli kimlikte buluşma zamanıdır.