Daha çok diktatörlükle idare edilen ülkelerin yönetimi parti devleti olarak adlandırılır. Söz gelimi Baas Yönetimi, Politbüro yönetimi veya Nazi yönetimi. Parti Devleti sivil örgütlerin veya parti yönetiminin emrindedir, baskıcı ve bir o kadar da lider sultasının devlete hakim olduğu yönetimlerdir. Oysa demokratik ülkelerde halkın hakkını hukukunu koruyan bir hukuk sistemi vardır. Yönetimin kararlarını sorgulayan bir basın vardır. Yürütme icraatlarını vatandaşlar arasında din,dil,düşünce, ırk ve inanç gözetmeden yürütür. Yürütmenin vatandaşları arasında ayrım yaptığı, Hukukun siyasallaştırıldığı veya verdiği kararlara uyulmadığı, basının susturulduğu ülkelerde demokrasiden söz etmek komediden öte gidemez.
Bizim ülkede benzer uygulamalar her yerde görülmese de, henüz her vatandaş tarafından his edilmese de ayak sesleri biraz feraseti olan herkesin kulağını tırmalamaktadır.
Bunları örneklersek
“ Çumra Kaymakamlığı himayesinde, Çumra Belediye Başkanlığı ve Çumra İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünün organize ettiği, Eğitim Bir-Sen katkılarıyla düzenlenen “Öğretmenler günü” programına teşriflerinizi bekleriz.
Celalettin KIVRAK
İlçe Milli Eğitim Müdürü
Şimdi birileri kalkıp ne var bundan diyecektir. Eğitim ve öğretim alanında örgütlenen diğer sendikaların toplantılarına bile teşrif etmeyen İlçe Müdürleri hangi hakla hükümete yakınlığıyla bilinen sendika adını kullanıp tüm öğretmenleri davet edebilir? Eğer Eğitim Bir Sen bir program yapacaksa kendi adına öğretmenleri davet edemez miydi, İlçe Milli Eğitim Müdürünü maşa olarak kullanıyor. İşte bu parti devletinin ayak sesleri değil de nedir?
*************************************************
Seçim arefesinde okullara ve öğretmenlere talimatlar gönderip öğrencileri miting alanına taşıyanları da gördük. Bu ülkede siyaset yapan yalnızca hükümet edenler değildir. Her siyasetçi çağırdığında öğrenci mi gönderiyorsunuz. Bu devlet görevlilerini partinin emrine vermek değil midir?
*****************************************************
Hükümete yakın kimi vakıfların yararına okullarda yardım toplamak devlet memurunun tarafsızlık ilkesini çiğnetmek değil midir? Bu ülkede yalnızca sizin dernek ve vakıflarınız mı vardır? Başkası talep edince aynı kolaylığı sağlıyor musunuz? Bu ayrımcılık devletin partileştiğini göstermiyor mu?
*********************************************************
Hükümete yakın dernek ve vakıfların yöneticileri okul kurum yöneticilerini mesai saatleri içerisinde çağırıp talimatlar yağdırmaktadırlar. Bu tavır devletin çalışanlarını kendi vakıflarına peşkeş çekmek değil midir? Bu pervasızlıklar parti devleti olduğumuzu göstermiyor mu?
********************************************************
Başörtülü başörtüsüz ayrımı yaparak birini itibarlı gösteren ötekisi sanki itibarsızmış gibi konuşan vali neden bundan on yıl önce benzer söylemlerde bulunmuyordu da şimdi bulunuyor. Bu örnekte bizimkiler ve ötekilerin geldiği noktayı göstermiyor mu?
******************************************************
İstanbul da bir İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısının ağzından; Bir İlçemize görev gereği gitmektedir. İlçe Müdürünün kapısını çalarak içeri girdiğinde Müdür Bey’in misafir koltuğuna uzandığını Şube Müdürün de Müdür Beyin koltuğunda uzanmış görüyor. İl Müdür yardımcısını görünce toparlanmaya ihtiyaç duymayan İlçe Müdürüne;” misafir böylemi karşılanır, ayrıca protokol diye bir şey var” sitem vari bir iki kelime söyler. İlçe Müdürünün cevabı “biz yalnızca kendi davamızın adamlarına saygı gösterir önünde kalkarız, başkasının önünde kalkmayız,” diye cevaplar. İçi sızlayarak anlatan İl Müdür Yardımcısının düştüğü durumu düşüne biliyor musunuz? İlçe Müdürü bu cesareti kimden alıyor ve arkalarında kimler vardır. Bu bakış açısı parti devletinin geldiği noktayı göstermiyor mu?
************************************************************
Bir başka örneğimiz ise yine İl Müdür Yardımcılarımızdan birinin yandaş sendika temsilcisine Allah’ın adaletle hükmediniz emrini hatırlatınca, “biz kendi içimizde adaleti gözetiyoruz.” Bu söylemin vardığı nokta hepsinden daha vahimdir. Onlar kendileri dışında kalan herkesi düşman görmekte ve ellerinden gelirse rabbin verdiği suyu ve havayı bile almaktan kaçınmayacak kadar gözleri kararmıştır. Aslında sendikanın bu düşüncesi DEAŞ veya İŞİD ten farksız değildir. İşte bu tavır parti devleti olma yolunda hızla ilerlediğimizi göstermiyor mu?
******************************************************************
Sonuçta bize yakışmasa da; devlet normal işlemiyorsa, devletin bürokratı amirinden çok başkasından talimata açıksa, bu yönetim anlayışı bir parti devletidir başka da bir adı yoktur.