Tamzara özellikle Doğu Anadolu da topluca oynanan bir oyundur. Bu oyunu bizim Milli Eğitim e uyarlamak gayet doğru kaçar. Çünkü hazırlıkları 2014 ün Şubat ayında başlasa da senaryo 2014-2015 Eğitim ve Öğretim yılında oynandı ve Mayıs ayında bu film tamamlandı. Demiştik ya tamzara toplu halde oynanır diye. Her ne kadar toplum nezdinde halay başı olarak Nabi Avcı görünse de esas oğlanlar hep perde arkasında kalarak oyun sahnelendi.
Oyun Adı: Tamzara
Oynayanlar: Bakan Nabi Avcı, Müsteşar Yusuf Tekin, Sendikacı Ahmet Gündoğdu, İl Milli Eğitim Müdürleri, İl Milli Eğitim Müdür Yardımcıları, İlçe Müdürleri, İlçe Şube Müdürleri, Yandaş Sen Şube Başkanları, Yandaş Sen İlçe Temsilcileri
Süre: Bir yıl yani 365 gün 6 saat
Araç: Yönetmelik
Yöntem: “Tehdit, şantaj”Fişleme listeleri, Stajyerliği kaldırmamakla tehdit etmek, soruşturmalarda gözdağı vermek, eksersiz kesmekle tehdit etmek, ders programlarını serpiştirmek v.s
Amaç: Kendilerine biat etmeyen herkesi düşman bilip oyun dışına itmek ve sendikal yetkiyi almak.
MEB’İN tamzarası önce gerekçelerle başladı: Kırk yıldır aynı koltukta oturanlar var bunların gitmesi lazım, Kimi okul müdürleri geziye öğrenci gönderdi, bu müdürlerin işi siyaset yapmaktır, Başörtülü istemiyorlar ve okullarında mescit yoktur.
Sonra algı oluşturulmaya devam edildi: Efendim sınav kazanılarak müdür mü olunur, müdürlük liyakat işidir diye ortalığa telaller çıkartıldı.
Birinci Fasıl: Sonra cazgırlar vasıtasıyla liyakatine güvenen meydana çıksın diye mahalle mahalle dolaşıldı. Kimi saf art niyeti olmayan ve gerçekten de söyledikleri ile yaşadıkları aynı olan insanlar bir ihtimal biz de varız deyip oyun alanına dahil oldular. Oyun sathı mahalline geldiklerinde bir baktılar ki zebani kılıklı birçok cahil cühela hakem tayin edilmiş. Görünüşlerine bakmayalım diye kendilerini teselli ederek bu hakemlerin karşısına dikiliverdiler. Sonuç hüsran olmuştu. Çünkü zebaniler ellerine tutuşturulan listelere göre hareket etmiş, ancak kendi cenahlarında birebir kendileri gibi olan veya kendileri gibi olmaya gayret edeceklerine yemin edenleri tercih etmişlerdi. Müdürlükler cebe konulduktan sonra sıra Müdür yardımcılıklarına gelmişti. Onlar da araç yani yönetmelik kullanılmayarak istenilen yapılmıştı. Bu oyunun birinci safhasıydı ve tamamlanmıştı.
İkinci Fasıl: Müdürlere talimatlar yağdırıldı ve yandaş sene katkı istendi. Katkı sunmayanlar tehdit edildi.
Üçüncü Fasıl: Müdürler istenildiği gibi seçildikten sonra alel acele stajyerliğin kaldırılması ile ilgili bir yönetmelik çıkartıldı. Zebanilerin seçtiği zebani kılıklı idarecilere geniş yetkiler verildi. Bunu duyan yeni atanmış öğretmen ben yıllarca çalıştım çabaladım zor bela atandım riske giremem onun için zebaniler ne derse onu yapacağım deyip toplu halde yandaş senin çatısına dahil oldular.
Tabi ki bu oyun oynanırken boyun eğmeyen ve dışarıdan tezahürat yaparak
“Tamzara tamzara,
Topunuza veririm
İki kuruş on para” diyen yiğit insanlar da yok değildi.
Bu insanlar bu hileli oyunu hiç sevmemişlerdi. Bunun yerine bedeli ne olursa olsun erdemden, faziletten, onur ve haysiyetten ayrılmayarak hep hakkı ve hakikatı savunmaya ant içmişlerdi.
Sonuç ne mi olmuştu: Tamzara dan Manzaraya;kaybetmiş gibi görünenler aslında çok büyük bir kazanç elde etmişlerdi. O da onur, haysiyet ve şerefti.
Kazanmış gibi görünenler ise çok şey kaybetmişlerdi. İsterseniz ne kaybettiklerini ben yazmayayım siz tahmin edin.