Bir bu eksikti. Hakaret eden yarın adam da döver.
“Bir kez gönül kırdın ise, bu kıldığın namaz değil” diyor muydu Yunus Emre. Peki Yunus ‘u dilinden düşürmeyenler ne yapıyor? Bırakın gönül kırmayı kafa göz kırmadıkları kalıyor. Ayrıca Üstat Necip Fazıl “Mujdecim Efendim Peygamberim. Sensiz ölçü hayat olsa teperim” demiyor muydu? Peki o ölçü neydi? “Şüphesiz sen güzel bir Ahlak üzeresin.” Allah’ın ayeti değil miydi? Yine Peygamber Efendimiz “Ben ancak güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim.” Demiyor muydu? Peki güzel ahlak neyi öneriyordu? Bir insanın hatasını yüzüne vurmamak, üzmemek, toplum içerisinde rencide etmemek için, kalbini kırmamak için bazıları şunu şunu yapıyor veya şöyle konuşuyor keşke yapmasalar diyerek ikazını yaptığı yüce bir ahlaktan insanların onuru ve haysiyetiyle oynayacak şekilde rencide edici konuşan yöneticilere nasıl geldik? Ne yazık ki manevi değerleri kullanarak bu noktalara geldik. İşin üzücü tarafı da budur.
Birileri “Ananı da al git” diyorken bir başkası adeta bu sözden kendisine ders çıkartıyordu. Ne diyordu meşhur bir valimiz “Şu kavatı alın” diyordu. Peki devleti yönetenler ne yaptı bu valiye. Ödül verdiler ve sonuna kadar arkasında durdular. Şimdi Yalova Valisi öğretmene ne demiş: “Bu saç sakal ne, sen ne biçim öğretmensin, insanlar dışarıda görse dilencidir diye para verirler.” Nerede uyarmış öğretmeni? Sınıfında ve saygı beklediği öğrencilerinin yanında! Öğretmen rencide edilmiş, belli ki çok üzülmüş ve üzüntüye dayanamayarak arkadaşları kendisi için eylem yaparken kalp krizi geçirerek hayatını kaybetmiş. Varsa mevzuta aykırı bir durum Vali’nin yapması gereken öğretmeni azarlamak mı yoksa gereğini yapıp soruşturma açtırmak mı? Peki bu vahim olay karşısında vali ne yapmış? İstifa etmeyi düşünmüyormuş sadece “üzgünüm” demiş. Aman üzülme sayın vali sonra maazallah Japon Mühendisin yaptığı gibi; üzüntüden öğretmeni azarladığın sınıfa gider, kendi tatlı canına kıyarsın diye korkuyorum. Sonuçta onur dediğin insana böyle şeyler yaptıra bilir.
Şimdi soruyoruz ey yetkili ve etkili zevat: Siz değil misiniz bir öğretmenin öğrencisine sesini yükseltmesinin ardından hemen öğretmene soruşturma açan. Siz değil misiniz derse geç gelen öğrenciyi sınıfa almadığı için çocuğun ruhsal bunalıma soktu diye kademe ilerlemesi veren? Peki sizin öğretmeni azarlamaya ne hakkınız vardır. Öğretmenin de bir ruh taşıdığını ruhsal sorunlar yaşayabileceğini neden düşünemiyorsunuz. Yoksa algı sorunuz mu vardır?
Haydi bunu da geçtik. Siz değil miydiniz kılık kıyafet yönetmeliği konusunda velileri zorlayıp okullarda serbest kıyafet olsun diyen? Öğrenciye zorlayarak serbest ettirdiğinizi öğretmene ne diye dayamaktasınız? Kaldı ki varsa sakal uzatma ile ilgili bir yasak bu yasağa önce yandaşlarınız uymalıdır. İddia ediyorum ki şayet sakallı öğretmenler ile ilgili bir araştırma yapılırsa sakal uzatan öğretmenlerin yüzde sekseni yandaş sendika mensubu öğretmenlerdir. Acaba Vali onları hiç görmüyor mu? Ya da görüyor da ikaz etmeye yüreğimi yetmiyor? Eğer bir soruşturma açacaksanız onlardan başlayacaksınız. Şayet yandaş sendikanız serbest kıyafet konusunda ortalama standartlara gelirse belki diğer sendikalar da bu konuyu yeniden gündeme alırlar.
Sonuç ;İşinize geldi mi eli öpülesi, gelmedi fırça sesi! Bence siz en iyisi Valilerin ellerine birer de cop verin. Memurları döverek hizaya getirsinler.