Hani bir Bakanımız vardı. Biz okul idareciliği hak edilmiş bir makamdır çünkü sınavla gelinmiştir diyorduk ya, itiraz ediyordu. Olur mu efendim idarecilik ek görevdir esas görevleri öğretmenliktir. Görevden alınan müdürler itiraz edince de bu öğretmenliğe hakarettir. Sizin asıl mesleğinize gönderdik neden itiraz ediyorsunuz ki diyordu, Sayın Bakan! Güzel de siz bu öğretmen müdürleri görevden alırken şaibesiz mi aldınız? Ya da öğretmenleri müdür, müdür yardımcısı yaparken şaibesiz işlem mi yaptınız? Şu anda eleştirdiklerinizden farkınız nedir? Senin adamların kadroda olacağına benimki olsun kavgasından başka neyin mücadelesini veriyorsunuz? Ciddi bir devlet anlayışı mı istiyorsunuz? Önce devletin kurallar bütünü olduğunu ve bu kuralların herkese eşit uygulanmasını hazmedecek içinize sindireceksiniz. Yönetici atama yönetmeliğiyle kedinin fareyle oynadığı gibi oynamanızın altında hangi saiklerin yattığını bilmeyenle alay edildiği günler yaşarken şaibesizlikten nasıl bahsedebiliyorsunuz?
Altı Şişhane üstü Kasımpaşa denilirdi böylesi çelişkiler yumağında olanlara. Ya da bu ne lahana turşusu bu ne perhiz derlerdi sözü ile özü bir olmayana. Garipler ülkesinde haksızlıklar karşısında susan dilsiz şeytanlardan geçilmezken her türlü çarpıtmaya eyvallah diyen bunca eyyamcının ortalıkta cirit attığını gördükçe ümitsizlik gelip ta insanın bağrına basıyor.
Şaibesizlik; onlarca kuruma eleman alırken KPS puanlarını bay pas eden başka hükümetmiş gibi şaibesizlikten bahsediliyor. İlan yoluyla şu kadar kişi mühendis alınacak deyip kart vizitle atama yapan başka hükümetlermiş gibi konuşuluyor. İtfaiye eri alırken partilileri önce 4/B li sonra kadroya alınmaları başkaları yapmış gibi kasılmalar insanı üzüyor. Hakeza imam alırken, zabıta alırken arkadan dolanmalar, yetmiş altıncı madde ile yüzlerce atamalar sanki şaibesizmiş gibi dürüstlükten dem vuruluyor. İlçe Müdürü atamalarında bir kriter varmış gibi biz şaibesiz iş yapıyoruz afraları tafraları kesiliyor. Şube Müdürleri mahkemenin hukuksuz bulmasına rağmen sanki babalarını döşeğiymiş gibi üstüne yatılıyor. Şaibe yokmuş Allah aşkına insan bu kelimeyi kullanırken biraz olsun icraatlarına bakar. Şunu dese anlardık. Bizim şaibesiz işimiz yok arkadaş. Şaibeli işi kendimize meslek edindik vallahi bravo derdik. Bakın erdem budur. Yanlış bile yapsa yanlış yapıyoruz diyecek maazallah mangal gibi yüreğe sahiptir bizim bakanımız. Demek ki hiçte öyle değilmiş.
Şaibeleri alana inin görün sayın Bakan Bey! Sizin atadığınız hangi İl veya İlçe Müdürü insiyatif kullanabiliyor. Paralel yapıların devleti ipotek altına aldığından bahsediyorsunuz da sizin paralel yapınızın devleti ipotek altına aldığını neden görmüyorsunuz. Allah aşkına bir kılık değiştirin ve dolaşın. Türkiye nin hangi ilinde işler şaibesiz yürüyor. Hangi ilçenizde emanet ehline teslim ediliyor, liyakat ve ehliyet önemseniyor. Adaletle hükmeden bir tek yöneticiniz var mı varsa hedefte mi değil mi? Harcanması için elli tane iftira ve yalanla karşı karşıya mı değil mi? Şaibesiz öğretmen ataması yapılmış. Eminim bu kura işi sizleri bir hayli üzmektedir. Bundan rahatsız oldunuz onun için hemen mülakat getirerek bu işi dibine kadar şaibe bulaştırma çabası içine girdiniz. İlk atanan öğretmenlerinizin hangi tehdit altında öğretmenlik yaptığının farkında mısınız? Alın size şaibenin daniskası. Eğer bir tek öğretmen bile ben farklı sendikadan olursam stajyerliğim kalkmaz düşüncesinde ise bundan daha büyük şaibe olur mu?
Ben şaibelerinizi saymakla bitiremem Sayın Bakan; en iyisi bu sözü ne siz söylemiş olun ne biz duymuş olalım.