Kocaçinar, Osman Kilinçoğlu ve Ekibiyle 12 .9 2024 te GAP Turumuz başladı..
Her tur öncesi bir heyecan sarar yüreğime, Yine başlamasına kadar hep bir heyecan vardı.
Bir aksilik olmasın diye erkenden hazırlık yapar,
Toplanma yerine giderdim.Bu sefer pide yerken ekmeğin arasına giren arı dilimi sokmasın mi ?
Dilim şişer, bir panik ..Ya alerji olursan düşüncesi ,eczaneye koşturma,alerji hapı alma,içmem derken saat ilerledi..
Hemen gittim ,Ama araba gelmiş,arkadaşlar beni soruyor.
Bir hosgeldin konuşması, yoklama almamız ,Osman bey tamam mı?Hocam deyince tamamdır,
Resim çekelim telaşesi, arabanın besmeleyle tekerinin dönmesi.
Bilinen dualara başlarken bir taraftan geçirmeye gelen evlatlar el sallama bay,bay yapma..
İlk durağımız Konya ,oradan misafirleri alma,oradan Karamana geliş, oradan misafirleri aldık yola koyulduk.
Uyur uyanık uzun bir yoldan sonra Midyat..
Şırıl Şırıl suların aktığı bir ırmağın yanında arabamız durdu.
O da ne bir müzik sesi,kabak Kemaneye benzeyen saz eşliğinde iki delikanlı bizi karşıladı.
Ocaklar tütüyor, garsonlar biri gelip,biri gidiyor.
Ellerde tepsiler..
Envayi çeşit kahvaltilik ,sofraya oturuyoruz, Neyi yiyeceğimiz şaşırmış vaziyetteyim.
Henüz dimağımız uyanmış değil ama güzellik karşısında şaşkınız..
Hava sıcak, hertaraf yemyeşil, ve şırıl şırıl akan derenin üzerinde kahvaltı yapmanın zevki.
Ve müzik eşliğinde..
Urfa türküleri kulağa ne hoş geliyor..
Oradan vedalaştık ver elini telkarinin vatanı olan Midyat..
Sıra sıra dükkanlar, bilindik ev yok,konaklar bizlerin yabancisi olduğu yaşam yerleri..
Sıla Dizisinin çekildiği konağa gittik ,odalarlari ,yukarılara gezdik tek kelimeyle şahane..
Sıcak bir yerde içeriler serin...
Oradan Mardine geldik..
Oradan bir zamanların ilim yuvası olan Kasimiye medresesine geldik.
Öğrenci odalarının kapısı dar ve alçak.
Öğrenci hocasının önünde saygıyla eğilsin diye yapılmış.
Hocaya ve ilme verilen değer.
Yine Medresenin ortasında havuzun olması, Batı medeniyeti ve yapılarında görülmeyen bir güzellik.
Türk Milletinin suya verdiği önem,değer.
Oradan bir kilise ziyaretimiz oldu.
Burada Müslüman, Hiristiyan, Musevi ,Türk, Arap,Ermeni iç içe yaşıyor.
Dükkanlar yan yana ticaret iç içe yaşanıyor..
Bu şekilde bir kültür oluşmuş.
Bu kadar yıkıma karşı ,İnsanlar taviz vermemiş,kalmamış sapa sağlam ayakta kalmış.
Oradan 10 bacaklı ecdat köprüsünü ziyaret ettik.
Ver Elini Diyarbakır
Güzel bir otele yerleştik, güzel bir akşam yemeği.
Sabahleyin, kahvaltı sonrası dar bir sokağa yapılan ziyaret .
Ve beni çok fazla etkileyen bir sokak.
Fikriyatimin babası, çok sevdiğim şairler burada yaşamış,büyümüş, eğitimini almış, yetişmiş ve Türk Milletine hizmet etmiş
Bunlar Büyük Türkçü Ziya Gökalp,aynı zamanda Atatürk ve O dönemin kahramanlarının daha sonra Türk Milliyetçilerinin fikrini oluşturan büyük Türk Milliyetçisi...
"Vatan Ne Turkiyedir Ne Türkistan,
Vatan sonsuz bir ülkedir , Turan"
Yine Türk Edebiyatinin büyük şairlerinden
Cahit Sıtkı Tarancı,
Yaş otuz beş yolun yarısı eder,
Dante gibi ortasındayız ömrün,
Yine ,Ahmet Arif..
Hayaller ,dualar ,bilinen şiirler..
Dar sokaklardan geçilerek Dört bacaklı minare,
Ve sahabilerin mezarları..
Diyabakiri almak isteyen kuşatan İslam komutanların mezarları toplanmış, buraya defnedilmis..
Yine yanında Diyarbakır surları var ve bu surların hemen yaninda Atatürke Diyarbakıra geldiğinde oturması için kendine verilen küçük bir konak var.
Aynı bahçede Valilikte var..
Bu yapıyı görünce çok heyecanlandım..
Diyarbakır Kadim bir şehirdir,
Kültür seviyesi yüksektir,
Atatürkün evine giderken farklı düşünceler içerisinde tek başıma yürüdüm, kapıyı açtım, karşımda Büyük insan Yüce Başbuğun Mumyadan görüntüsüyle karsimdaydi.
Uzun uzun baktım,o da bana baktı.
Bakarak anlaştık, gözlerindeki ifadeleri anladım,Baş salladım.
Merak etme ,Paşam emanetin emanetimizdir.
Sonuna kadar mücadele edeceğiz..Dedim.
Manevi huzurundan saygıyla ayrıldım Gönlümü titreten sözlerini okuyarak,resimleri seyrederek.
Ver elini Urfa Peygamberler Şehri Ve Göbeklitepe..
Uzun bir yolculuktan sonra Rehberimizin yol tarifi ile Urfa ve Gobeklitepeye çıktık..
Gobeklitepe ile ilgili epey bilgi sahibiyim ama ilk defa görecektim.
Heyecan son safhada ,minibüslerle tepeye taşındık.
Kafile halinde tahta bir zeminden yürüyerek kazı yanına gittik.
Rehber gelmeden otobüste biraz anlatmıştı, bir anda kazı yerine bakınca çok etkilendim.
İtiraf etmem gerekirse Kabeden sonra ikinci mıknatıs gibi çeken yer oldu.
Düşünün şimdiye kadar bilinen Dünya ile ilgili İncili verdiği bilgileri altüst eden bir yaşam alanı.
12 bin yıl önce yaşamış ilk insanların Tapınak yeri.
Burada yaşamış ve buradan dünyaya bilmediğimiz sebeplerden dolayı dagilmislar..
Kazıda dikkate çeken büyük sütunların üzerine konulmuş T şeklindeki taşlar..
Üzerinde çeşitli şekillerin olması yine hayvan figürlerinin resmedilmesi.
İnsanı çok şaşırtıyor.
Düşünün ilk yaşayan insanların mekanında,ibadet ettikleri yerde bulunmak ..Ne muhteşem bir duygu.
Rehberimizin anlatımları, Bu desenlerini Abarjunlarda ,Sümerlerde görülmesi..
Aklımda deli sorular,
Buradan giden insanlardan hangi milletler meydana geldi..Neler yaşandı..
Ve bu kazıların batililari, özellikle Vatikani rahatsız ettiği..
Ziraa incilde Dünyanın 8 bin yıl önce kurulduğu yazılırken,Göbekli Tepedeki bulunan tapinagin12 bin yıllık olması ve İncili ifadesinin yalnız olması,bununda İncili sonradan yazıldığı anlaşılmıştır.
Daha pekcok bilgi sahibi olduktan sonra oradan Ayrıldık.
Meşhur herkesin bildiği İbrahim Peygamberin Nemrut Tarafından ateşe atılması ve ateşin yakmaması ve odunlarin balık olması..
Balıklı Göl ziyareti,Ulu Camii ve Hz İbrahim makamı.
Dualar okundu,Namazlar kılındı.. Yürüyerek kalacağımız konağa gittik.
Konak otel haline getirilmiş. Bizim için supriz oldu.
Merak ettiğimiz konukların biride otel olarak kalacaktık.
Ortada büyük bir iç avlu ve bu avluya açılan odaların kapıları..
Üzerimize değiştirip,Aksam gideceğimiz sıra gecesine hazırlandık.
Toplu olarak makama girmeden,Patronunuz Osman beyin bize sürprizi, Yere konan bir meşale ve alkışlar..
Salona toplu olarak giriyoruz ,alkışlarla...
Yine Urfa Türküleri davul ,müzik aletleri eşliğinde.
Yerimize oturuyoruz, yöresel yemekler geliyor,Ortada cigkofte yugruluyor ,halay çekiliyor..
Söylenen Türkülere hep beraber iştirak ediyoruz.
Zevkle yenilen yemek sonrası,gelen çaylar yorgunluğumuzu alıyor..
Program sonunda mekandan çıkıp, odalarımız çekiliyoruz..
Rahat bir uykudan sonra Otobüsümüze binip, Antep'e geliyoruz..
Antep in meşhur mozaik müzesine gidiyoruz..
Büyük ihtişamlı bir yapı..Biletlerimizi alıp içeriye giriyoruz..
Burada Anadolunun muhteşem kültürünün başka bir yönüyle tanışıyoruz.
Mozaik..Çevrede yapılan kazılarda bulunup ,buraya taşınmış. İnsanı yine hayrete düşüren bir mozaik ziyafeti.
Hele çingene Kızının motifolarak kullanılması, nereden bakarsanız bakin size bakıyormuş, hissi uyandırıyor.
Yüzyıllar ötesinde yapılan güzellikler,eserler tekrardan insanların gözüne, gönlüne, beynine etkilemeye devam ediyor..
Anadolu ne muhteşem topraklarsin.
Batın ayrı,Doğum ayrı,İç Anadolunun,Akdenizin ayrı güzellik..
Sana hayran olmamak elde değil.
Pekçok. medeniyet üzerinde kurulmuş yok olmuş..
Üzerinde nice analar sevmiş sevilmiş,üzülmüş, gözyaşı dökmüş.
Milletler kan dökmüş can vermiş..Adeta oluk oluk kan akmış..
Son olarak, Türk Milleti toprakları, Türk Müslüman damgasını vurmuş..
O zamandan bu zamana kadar Pekçok mücadele ederek ,Adeta savaşarak bu toprakları elinde tutmaya çalışıyor..
Ama gezip gördüğümüz manzara,hissettiklerimiz,
Güney Doğu anarşiden arınmış, rahatlamış refaha kavuşmuş .Tüm vatandaşlar devletine,Milletine güvenir, durumdadır..
Bunu Ermeni,Süryani kiliselerin bile şahit olduk..
Türü düzenleyen Osman Kilinçoğluna,Şoförlerinin Muzaffer, Murat beylere teşekkür ederiz..
İnşallah bundan sonraki Turlarda görüşmek dilegiyle..
Kaleminize ve gönlünüze sağlık kıymetli hocam.. Bugüne kadar çok yer gezdim ama medeniyetler beşiği Mardin'e gitmemiştim. Kısmetse en kısa zamanda eşimle birlikte o bölgeyi gezmeyi planlıyorum..Bu arada"Seyyah-ı Fakih Şerife Sultan"olarak beni çok gerilerde bıraktınız..İyi gezmeler ve sağlıklı günler diliyorum..