Düşündüm de biz Eski Turkiyede yeni yılı nasıl kutlardik.
Öncelikle belirteyim ki biz Noel bilmezdik..Yıl bitiyor bir yaş daha büyüyoruz. Diye düşünürdük.
Zira o yaşlar ;küçugüz ,içimiz kıpır kıpır hoplayıp zipladigimiz yıllar..Yeni düşünceler, eglencelerle mutlu olduğumuz yıllar..
Güller, menekşeler nergis,feslegenleri doya doya kokladigimiz,Papatyadan taç yaptığımız,önümüzdeki güneş ışiklarini yol olarak kabul ettiğimiz yıllar..
Yılbaşı gelmeden 15 gün önce yılbaşı kartları vardı simli,icili bicili onlardan alırdık..
Hani kart seçmek kolay olmazdi, kitapçı kitapçı gezerdik. Sokakta küçük alışveriş tablalari vardi,onların karşıdan karşıya ipleri vardı,
Kartlar orada arzı endam ederdi,yüzümüze gülerek.
Burdurlu olanlar bilir,Rahmetli kitap satan Nuri Çalışkan vardı,Çalışkan Kitap Evi"
En güzel kartlar onda olurdu,(Sonradan ülkücü olunca tüm romanlari,kitapları ondan alırdım )
arkadaşlarla oraya gider ,bir kart yüzünden kavga bile ederdik,sen alacaksın, ben alacağım diye..
Ama kavgada hep ben kazanır,arkadaşlar al senin olsun derlerdi..
Demekki inatçı olduğum o günlerden belliymiş.
Ne vardı o kartlarda hayal ediyorum.
Genellikle Kardan adam,Kartopu oynayan çocuklar.
Hayali bir dere su akar,yanında bir ev bacasından duman tüter. Bazen yanında kümes tavuklar olur,
Arkada dağlar vardır..
Bu manzara hala hayalimdedir. O dağlara çıkmak, bulutları yakalamak,ziraa çocuklukta ,bulutlar Dağlarda asılı zannederdim..
Yılbaşı kartlarının alımı bitti mi ?
Kime göndereceğiz o ,telaşe başlar..
Annem şuna da yaz buna da yaz der,
Ben yeter kendi arkadaşlarıma yazacağım derdim.
Hısım, akraba,köydeki dedeme bile kart yazardım.
Dusunuyorumda ben ve kardeşlerim çok serbest bir ailede büyümüşüz..
Dedem de çok aydın birisiydi...Gönderdiğimiz yılbaşı kartlarını dolapların kenarlarına,aynalara asarlardi...
Kart işi bitince evler temizlenir,Yılbaşı hazırlığı yapılırdı..
Börek, Hindi veya tavuk ,tarhana çorbası ama
tatlı olarak kadayıf mutlaka yapıldığını , hatırlıyorum.
Ya misafir gelir ,Ya da akraba,tanıdıklara komşulara giderdik biz.
Babam çok gitmezdi gezmelere,Annem üç kızını alır,götürürdü.
Ayakkabicilik yapan bir komşumuz vardı, yetişkin gelinlik kızı vardı onu çok severdim.
Köklü yerli bir esnafti, hatırladığım kadar da zenginlerdi.
Büyükçe iki katlı kocaman bir evleri vardı.
Koca kapıdan girilirdi,
Sarı el şeklinde kapı tokmağı vardı, tak,tak vurarak.
Ben aralıksız vurmayı severdim,Annem kızar yeter ayıp olur,derdi.
Tokmağı çıkardığı ses tat tak tak çok hoşuma giderdi..
Ev sahibi geliyoruz ,kusura bakmayın falan derdi,
Benim simarikligima kızmazdı, demek ki..!
Burdur'un yerlileri heryerin yerlileri gibi asil dirler.
Sakin,sabirli,şakacı mizaclı ama zekaya dayalı mizah..
Hatta birazda hazır cevap,Okka gibi oturttun "
Diye bir tabir de vardır.
Beyleri biraz gevezelik ama yaş icabi biraz yaşlıları daha oturaklı az konusurlardi..
Eve girer ,alt katta büyükçe bir oda vardı,kuzine sobası kurulu oraya girerdik.
Sobanın üzerinde kocaman bir güyüm ,yanında çaydanlık,Yanında ıhlamur kaynayan ayrı bir çaydanlık, genellikle emaye olurdu..
Oturur,sohbet ederken kahve gelirdi..
Benim küçüklüğümde gece oturmalarinda kahve mutlaka olur,ikram edilirdi..
Çocuklar kararır falan deselerde kim aldırış, eder ki ?
Hörpuldete ,Hörpüldete içerdik..
Hani bir Yörük fıkrası vardır.
Yörük delikanlısı şehre inmiş,bir kahveye gitmiş.
O zamana kadar kahveye hiç gitmemiş.
Şöyle çevreye meraklı meraklı bakmış,
Garson yanına gelmiş ama yörügun ilk kahveye geldiğini tahmin etmiş,
Ağam ne içersin demiş,
Delikanlı şu ictiklerinden getir demiş,
Çırak kahveyi getirmiş, delikanlı sormuş,
Ne kadar bu ,
Garson hörpüldetmesi beş kuruş, demiş.Biyik altından gülerek
Yörük bir düşünmüş, bir,iki,üç horpuldetse çok para tutacak.
Kahve fincanın almış, bir hörpüldetmis kahvenin tamamini içmiş,
Tabi ağzı yanmış,Canı acımış,
Çıkarmış 5 kuruşu masaya bir vurmuş,Al paranı.
Senin kahvene de sana da diyip çıkmış.
Bizde o hesap kahveyi sesli sesli içerdik,
Annem ne kadar isaret etse. Kim dinler , görmezden gelirdik.. Kahvenin tadi öyle çıkar..
Büyüdüm anne oldum,bu konuda da Gökçen'le tartışırız) demekki huy değişmiyor..
Ondan sonra en guzel,sevdigim sahne ortaya çıkardı.
Tahta bir kutudan tombala çıkardı.
Hepimize dagitilir, Mavi bir kadife kesede sayılar vardı..
Bir kişi yüksek sesle okur,kimde varsa üzerine kağıt kapatır, birinci sırayı bitiren çinko olurdu.
Laflar,catmalar, bagirmalar,alay etmeler kırıla giderdi.
Tabii bizimle beraber başka ailelerde olurdu.
Genellikle yaş gurubumuz veya bizden biraz büyükler olurdu.
O zaman daha heyecanlı, kıran kırana geçerdi,tombala mücadelesi.
Hele sayının tamamini kapattın mı? TOMBALA OLUR,
Deyme keyfine bağırma,çağırma,horlama,kinayeli konuşma.
Bazen büyükler müdahale ederdi,
Ayıptır, yapmayın sakin olun diye..
Birkaç el oynardık kim kazanırsa gurup oynamışsak, kazanan gurup kaybedene emir verirdi.
"Emir demiri keser,"düsturuyla emir mutlaka yapılırdı.
Şarkı türkü söyleme,nevale tepsisini taşıma,hayvan taklidi yapma,salonda tek ayakla belirli sayıda yürüme falan..
Sonra Meyve,çerezleri olduğu tepsiler ,kapıda görünürdü..Koca Koca meydan sinileri ortaya konuldu ..
Genç kızlar ,bizler de destek vererek yiyecekleri taşırdik..
Aman Allahm taşıya taşıya bitiremezdik.
Neler yoktu.
Meyvenin envayi çeşidi,
Elma,Portakal,Mandalin,Ayva,Nar.Kastane
Mısır patlaması,Dirgit,Ceviz, Çekirdek, leblebi Kabuklu fıstık, v,s
Neler neler..Çogu Burdur'da yetişen meyve ve çerezler..
Tombalada yenilenlere meyve,çerez yerken de rahat verilmezdi.
Gördün mü?
Bizle oynanmaz,bizle basedemeyecegini anlamadınız mı?
Şeklinde laflar atılır,Anneler ikaz eder,Falan..
O aralarda Radyodan şarkılar da çalinirdi.
Ben ortaokuldayken televizyonlar yeni çıkmıştı.
Bu sefer televizyonlu evlere gidilirdi.Evler sınama salonu gibi olurdu.
Çıkan sanatçılar ne dikkatli dinlenir,çıt çıkmazdı.
Vesselam eski Türkiye güzelmiş,Yil başısı bile güzelmiş, bolluk bereketliymis..
Huzur,güzellik,dostluk,komşuluk varmış.
Hiç kimse yaşlılar,Yılbaşı kutlamak günah demezdi.
Yeni bir yıl sevinci yaşanırdı...
İnsanlar birbirine sarılır,Hayırlı bir yıl olsun denirdi.
Yani düşünüyorum da Huzur vardı..
Şu anda neyimiz Yok,Malesef huzurumuz yok.
BIZDEN HUZURU ALDILAR..
Ne diyeyim,
HUZURLU ,SAGLIKLI BIR YIL DILIYORUM..