Günümüz kutlu olsun.Günümüz kutlu olsun.
8 mart dünyada ve ülkemizde Emekçi Kadınlar Günü "Olarak kutlanmaktadır..
Peki niçin bu tarih ile bu kutlama birleştirilmistir.
8 Mart 1857 tarihinde ABD'nin New York kentinde 40.000 kadın dokuma işçisi 'eşit işe eşit ücret', çalışma saatlerinde azalma ve doğum izni istemiyle greve başladı. Bu grev esnasında çıkan yangında fabrikaya kilitlenen 129 kadın işçi yaşamını yitirdi. Bu katliamın üstünden 160 yıl geçti.
Ve Kominist bir hanımın teklifi üzerine Avrupada daha sonra ülkemizde kutlanmaya başlanmıştır.
Kutlamalara bakarak sanki ülkemizin mazisinde de kadınların sömürüldügu, zulum edildiği,hor görüldüğü gibi bir algı oluşuyor, zihniyette.
Tıpkı Araplarının Cahiliye döneminde kız çocuklarını diri diri toprağa gömüldüğü, ahlaksiliklarin ayyuka çıktığı gibi.
Halbuki Türk Milleti tarihinde ne kadını ezmiş, horlamis, zulmetmistir,ne de ikinci sınıf vatandaşı olarak görmüştür..
Ne de Araplar gibi kız çocuklarını toprağa diri diri gömmüştür.
Türk Kadınları olarak tarihimizi iyi bilmez, okumazsam biz de atalarımızı suçlar, zulüm gördüğümüze inanırız.
Türkler Dünya tarihine çıktığı günden itibaren kadını erkekle eşit görmüşlerdir.
Çalışma hayatında,savaş alanlarında,Ülkeyi yönetme alanında eşittir.
Erkeklerle aynı savaş eğitimi alırlar,Evlilik meselesinde kız evlenecegi erkeği karşısında kılıç kullanmada,ata binmeden, savaş oyununda becerisine bakarak seçerdi.
Evlenecegi Yiğidin,Kiliçta, güreşte, beceride kızdan üstün olması gerekir ki evlenilmeyi haketsin.
Yine Devlet Yönetiminde, Hakanın yanında Hatun,Ece,Hanımı otururdu.Elçiler veya misafirler o şekilde kabul edilirdi..
Tüm devlet toplantı ve karar alınacağı zaman Katun mutlaka bulunurdu.
Hakan,Bey, Kağan savaşa gittiginde, Katun devleti yönetir, toplantıları kendi idare eder,kararları bilgelerin görüşüyle, kendisi alırdi..
Bunun için Turkler'de eğitim seviyesi çok yüksekti.
Bu görüş, devletin her alanına, en ince kılcal damarlara kadar işlemişti.
Diğer devletlere gidecek olan bir buyruk veya yazılı metinin altında,
Kağan, Katun emrediyor ,şeklinde ibare olur ,imza atilirdi..
Bu dönemde Avrupada kadın ikinci sınıf vatandaş muamelesi görürdü.
Oyleki kadına Cadı, uğursuz olarak bakilirdi.
Kocasının kölesi hiçbir hakkı hukuku olmayan bir varlıktı..
Özellikle sanayinin gelişmesi, fabrikaların yapılması ile kadınlar fabrikalarda çalışmaya başladı.
Fakat yine erkeklerle aynı iş gücünde çalışıyor olsa bile aynı ücreti almazlardi..Çocuklar sahipsizdi.
Bu bunalım, sıkıntı Avrupada içki müptelası kadınları ortaya çıkardı.
Rusyada Kominizim fikri ve Çarlik Rusya'sinin yıkılması ile Kominizmin ile yönetim başlayınca,kadının daha rahat bir hayata kavusacagi propagandasi yapıldı.
Fakat Orada da kadın eşitlik adı altında en ağır işlerde çalıştı ne aile hayatı,ne çocuğuna sahip çıkabildi..
Her şey ortak fikrinin hüküm sürdüğü Rusya'da kadın sömürülen, zulmedilen bir varlık haline geldi.
Hem beden olarak hem ruh olarak yıpranan, harap olan kadın oradada mutluluğu içkide uyuşturucudan aramistir.
Yıllar içerisinde Osmanlı'da da içeriye, evlere kapatılan Türk kadını sadece çocuğu evi ve ailesi ile ilgilendi.
Birinci Dünya savaşından sonra ülkemiz işgal edilmişti,Emperyalist güçler tarafından.
Ülkemiz çok büyük tehlikedeydi, Kadınların hürriyeti,namusu,çocuklarının geleceği karanlıktı.
Erzurumdan Nene Hatun çocuğunu beşikte bırakarak,
Türk çocuğu anasız yaşar ama vatansız yasayamaz" diyerek silahını almış, tabyalara koşarak savaşa girmiştir.
Kastamolu'da, Şerife Bacı Çocuğunun örtüsünü mermiye örterek mermi daha kıymetlidir. Diye savaşta donarak ölmüştür.
Gördeste bir günlük evli Olan Makbule hanım kocasıyla savaşa katılmıştır
Kara Fatma Silah elde cepheden cepheye koşmuştur.
Yine Türk Edebiyatinin kıymetli yazarlarından olan, Halide Adivar onbaşı rütbesi verilmiştir.
Demem o ki Kadınlar üzerinde konuşmak fikir beyan etmek istersek Türk tarihine,Kendi tarihimize ayna tutmalıyız ki doğru bir tahlil yapabilelim..
Avrupa ile düşünürsek yalniş olur.
Atatürk yine Avrupadan çok önce Türk Kadınına seçme seçilme hakkı vermiştir..
Ve pekçok sözünde Kadinlarimizi övmüştür.
EY! Kahraman Türk kadını sen yerde suruklenmeye değil,omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın.
Kadinlarimiz eğer milletin gerçek anası olmak istiyorlarsa ,Erkeklerimizden çok daha aydin ve faziletli olmaya çalismalidirlar..
Bizde Ataturkten sonra ülke yavaş yavaş sanayileşme başlamış.
Fabrikalar kurulmaya,değişik iş yerleri faaliyete geçmiş
Bu zamandan sonra Kadınlar evlerinden çıkıp, iş hayatına atılmış..
Iste problemler zaman başlamıştır. .
Buna alışık olmayan Türk toplumu ve o dönemin yöneticileri,hükümetleri gerekli tedbirleri almamış.
Sendikalar kurulmuş ama kadınların Kanuni haklarini savunamamis uygulamaya konulmamış..
Bu, zamanimiza kadar bu şekilde gelmiştir.
Özellikle sol her sene kutlama yapar fakat kadınımızın mutlu olması,Kanuni haklarının alınmadı için bir görüş bildirmek bile bize uygun değildir.
Belirtme bile Batıya bakarak görüş bildirir ama bu görüşte başka bedene uyan bir elbise gibi Türk kadınına uymaz.
Bize ancak bizden mazi,tarihimizden kaynaklı bir çözümler, üretilmelidir.
Bunu da İyi Parti programlarında görüyoruz.
Şu iyi bilinmelidir,Kadını savunmak milli egitimden geçer.
Kızlarımız milli şuurla yetismelidir.
Türk tarihini çok iyi bilmeli,Gelenek,görenek torelerimiz iyice belletilmelidir.
Arap,Batı kültürünün bize uymadığı, ruhi,psikolojik marazi haller yarattığı bilinmelidir.
İslam Dininin kadına verdiği değer,Eve kapanmak değil,cemiyet içinde mücadele edilmesi gerektiği,
Yüce Yaradan'in bahsettiği kabiliyeti topluma hizmet ederek,milleti kalkındırmak motor gücü olması gerekli görülmelidir.
Yine bu durumda Kadınlarımıza maddi sıkıntı yasatilmamali,evlenirken destek olunmalı, çocuklarını Kreşlerin sayısını çoğalarak,hatta iş yerlerine kresler kurarak annenin belirli saatlerde emzirmeye bakması,ilgilenilmesi saglanmalidir.
Kanunlar önünde eşit olmalı, hatta kadın daha değerli kabul edilmelidir.
Yine şehirlerde kadının spor yapıp,sosyallesecegi merkezler kurulmalı.
Sinama,tiyatro,resim ,kültürel faaliyetler yaparak zamanın gelişmesine ayak uydurmak,geri kalmamalıdır.
Mutlaka kültürel birikim,Entelektüel yetistirilmelidir.
Bu devletim milli politikası olmalıdır.
Ne diyor,Tevfik Fikret,
Elbet sefil olursa kadın, alçalır, Beşer.
Yine Şair,
Bazen ölüler korur yurdu,
Bazende sağlar,
Karismazsa göz nuru,
Şahadet kanı ağlar
Kadınlarımızın göz nuru,emeği, çabası, gayreti milli şuuru tüm topluma yapılmalı ve bizi yöneten,yönetecek olanlarda bu konuda program hazirlamalidir.
Türk kadını
Ne batının ferdiyetci,bencil, yalnız kadınını,
Ne Arabin eve kapatılmış,Sadece nefsani bir matah olarak bakılan kadın tipine benimsememeli.
Türk Tarihinin verdiği milli şuurla,İlim sanat,teknoloji fikri dolgunlukla evladını yetiştirmeyi,beyine eş olmalı,hemde Türk Toplumunu müreffeh, gelişmiş,Avrupa ile yarışır bir toplum olarak gelistirmelidir.
İşte bu görüş,düşünce, plan program IYI Partide ve kadrolarında,zihniyetinde vardır.
YAŞASIN TÜRK KADINININ KENDİNE, MAZİSİNE DÖNÜŞ MÜCADELESİ...