Anasayfa
  • GÜNDEM
  • KAMU
  • SENDİKA
  • DÜNYA
  • EKONOMİ
  • SİYASET
  • MEVZUAT
  • TÜRK DÜNYASI
  • EĞİTİM MEMURLAR
  • Ara
SON DAKİKA:
00:20
Varto'da Lolan Aşiretinin Köyünde döşünde ay-yıldız olan koç başlı mezar taşı Türkistan'da Lolan şehri ve mezarda mumyası bulunan Türk Prensesi Lolan
00:13
Devletin memuru da bunu yaparsa... 87 bin Euro'yu zimmetine geçirmiş
00:11
Batı Karadeniz'i sel vurdu: Mahsur kalanlar helikopterle kurtarıldı
Video Galeri Foto Galeri Yazarlar Üye Paneli
A
Büyüt
A
Küçült
Yorumlar
  1. Köşe Yazarları
  2. Türk Ocakları'ndan
  3. Millî Mücadele'nin Gazi Meclis'i 102'nci Yaşında
25 Nisan 2022 - 23:40

Millî Mücadele'nin Gazi Meclis'i 102'nci Yaşında

25 Nisan 2022 - 23:40
Yazdır
A
Büyüt
A
Küçült
Yorumlar
Millî Mücadele'nin Gazi Meclis'i 102'nci Yaşında
Türk Ocakları'ndan

 

 

1918 yılının sonbaharı başlarken emperyalist güçlerin ilk büyük hesaplaşması olan Birinci Cihan Savaşı’nı hangi tarafın kazandığı belli olmuştu, biz kaybeden taraftaydık. Müttefiklerimiz Almanya, Avusturya ve Bulgaristan’ın Eylül ayında mütareke yapmaları üzerine biz de bu maksatla birkaç kanaldan girişimler başlattık. 30 Ekim’de Mondros Adası’nda demirli savaş gemisinde mütarekeyi imzaladık. Anlaşma metnini İngilizler hazırlamıştı. İki gün süren görüşmelerde ufak bazı değişiklikler yapılsa da sunulan şartlar çok ağırdı. Erzurum ve Kafkasya'daki kolordularımızın dışında mevcudunu ve muharebe kapasitesini koruyabilen askerî birliğimiz kalmamıştı. Batı Trakya’da yığınak yapan İngiliz ve Fransızlar, savaşın sürmesi durumunda İstanbul’u işgale kalkışabilirlerdi.

Mütareke yapılmasını; siyasetçilerimizin, aydınlarımızın ve matbuatımızın çoğunluğu, işgal tehlikesinin önlenmesi olarak algılayıp alkışladılar. Bu çevreler İngilizlerin başta İstanbul olmak üzere, Musul’un dışında stratejik yerlere girmemelerini makul bir barış anlaşması şeklinde yorumladılar. Oysa Mustafa Kemal gibi pek çok asker ve sivil milliyetçi aydın, İtilaf Devletleri’nin, anlaşmanın özellikle 7 ve 24. maddelerini öne sürerek diledikleri yerleri işgale kalkışacaklarını gördüklerinden farklı düşünüyorlardı. Mustafa Kemal, 13 Kasım’da İstanbul’a geldiğinde İtilaf Devletleri'nin savaş gemileri Marmara Denizi’ne demirlemişler; İstanbul’u hukuken henüz işgal etmeseler de hem kenti hem de devlet yönetimini kontrollerine almışlardı.

Mustafa Kemal, İstanbul’da ülkenin geleceği konusunda düşüncelerinin örtüştüğü Rauf Bey (Orbay), Kâzım Karabekir ve Ali Fuat Paşalarla istişareler yaptı. Vatanın düşman işgalinden kurtulmasının ancak Anadolu’da yürütülecek “millî bir mücadele" ile mümkün olabileceğini görüyorlardı. Görevli olarak Anadolu’daki birliklere tayinlerinin yapılması amacıyla girişimler başlattılar. Harbiye Nazırı ve Genel Kurmay Başkanı’nın Cevat Paşa gibi millî şuur sahibi bir vatanseverin olması, işlerini kolaylaştırdı. Önce Ali Fuat Paşa Konya’ya, ardından Karabekir Erzurum’a kolordu komutanları oldular. Refet Bey Samsun’a tayin edildi. Doğu Karadeniz bölgesinde Pontusçuların faaliyetleri sebebiyle gerginlik yükseliyordu. İngilizlerin Mütareke’nin 7 ve 24. maddelerini öne sürerek bölgeyi işgal etme ihtimali yüksekti. Ordu Müfettişi unvanıyla bölgeye gönderilecek, İttihatçı olmayan, nitelikli bir isim aranıyordu. Mustafa Kemal'in ismi hem bu niteliklerinin olması hem de Cevat Paşa’nın desteğiyle öne çıktı. Ayrıca “fahri yaver-i hazret-i şehriyâri” yani “padişahın onursal yaveri” sıfatını taşıyordu. Vahdeddin’in veliahtlığı döneminde, bir yıl önce Almanya’ya yaptığı ziyarette refakatindeki heyetteydi. Mustafa Kemal, tayin kararnamesi yazılırken yetkileri ve görev alanının geniş tutulmasını istemişti. Cevat Paşa, bu isteğini yerine getirdiği gibi telgraf hatlarını da ona bağladı.

Mustafa Kemal, Samsun’a çıktığı andan itibaren zamanla yarışırcasına hızlı hareket etti. Çünkü hem İngilizlerin hem de Sadrazam Damat Ferit gibi İngilizlerle ne pahasına olursa olsun anlaşma yapılmasını isteyen kişilerin çok geçmeden esas maksadını anlayacaklarını, görevine son verileceğini biliyordu. Nitekim yanılmadı, önce ısrarla geri çağrıldı; buna uymayınca Erzurum Kongresi sırasında ordudan tardedildi. Ancak üç aylık sürede gerekli adımları atarak Rauf Bey, Ali Fuat ve Refet Paşalar gibi silah arkadaşlarının da desteğiyle Millî Mücadele meşalesini tutuşturmuştu. Erzurum Kongresi'nde oluşturulan Heyet-i Temsiliye'nin Sivas’ta genişletilerek devamlılık kazanması stratejik bir karardır; böylece Mustafa Kemal Paşa’nın başkanı olduğu heyet, Mebusan Meclisi toplanıncaya kadar kongrelerin yürütme organı durumuna geliyordu. Böylelikle alacağı karar ve yapacağı icraatlarında milletimizi temsil yetkisi, dolayısıyla hukuki meşruiyeti sağlanmış oluyordu.

Anadolu‘nun pek çok yerinde kurulmuş olan yerel Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri “Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti” adıyla birleştirildi. Sonuç bildirisinde Padişah’a hitaben, “Muhammed ümmetine kan ağlatan Damat Ferit Hükûmeti’nin millî iradeye dayanmadığı, seçimlere gidilerek Mebusan Meclisi’nin açılması” istendi. Damat Ferit Hükûmeti gayrimeşru ilan edilerek her türlü temas kesildi. Padişah, bu baskılar üzerine Anadolu’daki Kuva-yı Milliye hareketine sempatiyle bakan Ali Rıza Paşa’yı sadrazamlığa getirdi. Yeni Hükûmet’in Harbiye Bakanı Mersinli Cemal Paşa, Heyet-i Temsiliye mensubu olduğunu açıkça ifade ediyordu; ayrıca Hükûmet’teki birkaç Bakan daha Millî Mücadele’ye sıcak bakıyordu. Hükûmet, 4 Şubat 1920’de Mustafa Kemal’in ordudan tart kararını iptal ederek askerî rütbe ve nişanlarının iadesine karar verdi ve bu karar, Padişah tarafından onanarak yürürlüğe konuldu. Genel Kurmay Başkanlığına, Kuva-yı Milliye hareketini destekleyen, Mustafa Kemal’in Anadolu’ya geçişi döneminde ona geniş yetkiler verilmesini sağlayan, Çanakkale kahramanı Cevat Paşa yeniden getirildi. Mebusan Meclisi seçimlerinin yapılmasına karar verildi

Mustafa Kemal, Meclis’in İstanbul’da İngilizlerin baskısı altında rahat çalışamayacağından Anadolu’da toplanmasını istiyordu. Ancak Hükûmet ve Anadolu’daki kumandanların çoğu İstanbul’u tercih ediyordu. Mustafa Kemal, onların isteğine uyarak İstanbul’a rıza gösterdi. Seçimlerde Müdafaa-i Hukuk ve Kuva-yı Milliye mensupları büyük başarı kazandı. Mustafa Kemal de Erzurum'dan seçilmişti, ancak güvenlik gerekçesiyle gitmedi. 12 Ocak’ta toplanan Mebusan Meclisi’nin en önemli kararı, Misak- Millî’nin kabul ve ilan edilmesidir. Vatanın hudutlarını belirleyen, bağımsızlığımıza aykırı siyasi, hukuki ve iktisadi kısıtlamaları reddeden, 18 Şubat’ta okunarak dünyaya duyurulan ve ana hatlarını Mustafa Kemal’in hazırlayıp Meclis'teki grubuna ilettiği Beyanname, Millî Mücadele’nin temelini oluşturmuştur.

İtilaf Devletleri'nin 12 Şubat’ta başlayan ve bir ay kadar süren Londra Konferansı’nın ana konusu, Türkiye’de Kuva-yı Milliye hareketinin gelişmesi ve İstanbul’un işgaliydi. İngiltere Başbakanı Lloyd George, “Türkler savaşa girerek savaşın uzamasına ve on binlerce hayat ve milyonlar kaybetmemize sebep oldu. Bu düşman şimdi mağluptur. Beş yüz yıldır Avrupa siyasetini zehirleyen bu sorunu kesin olarak çözme fırsatını kaçırmayalım.” diyen fanatik bir Türk düşmanıydı. Dışişleri Bakanı Lord Curzon da aynı görüşteydi. Büyük Yunanistan "megalo idea” hayali kuran Venizelos, işgalin hararetli savunucusuydu. Konferansın Mart ayı başındaki toplantısında işgal kararı çıktı. Buna ek olarak tutuklamalar yapılmasına, Ermeni tehcirinin soruşturulmasına, belirlenen isimlerin Malta’ya gönderilmesine, Mustafa Kemal’i itibarsız ve etkisiz hâle getirmek için İzmir’deki Yunan ordusunun 12 km daha ilerlemesine, Trakya’yı da işgal etmesine karar verildi. Sadrazam Ali Rıza Paşa, bu baskılar karşısında 3 Mart’ta istifa etti; yerine önce vatansever bir asker olan Salih Paşa, onun da İngilizlerin istediklerini yapmayarak istifası üzerine Damat Ferit yeniden sadrazam oldu. Gelişmeleri yakından takip eden Rauf Bey, Mebusan Meclisi’nin Başkan vekilleriyle birlikte Padişah ile görüşerek tepki göstermesini istedi. Vahdettin “Bir millet var, koyun sürüsü; onlara bir çoban lazım, o da benim.” diyerek direnmeye niyeti olmadığını ifade etti.

16 Mart sabahı işgal girişimini başlatan İngiliz askerleri, Şehzadebaşı Karakolu’nu bastılar; uyumakta olan askerlerimizden dördünü şehit ettiler. Meclis binasına girdiler. Rauf Bey, birçok arkadaşı gibi Anadolu’ya geçebilirdi; ancak İngilizlerin hukuk tanımazlığını, zorbalığını dünyaya göstermek için kalmayı tercih etti. Meclis, Payitaht’ın uluslararası hukuka aykırı olarak işgal edildiğini, mebusların işgal edilen meclis binasından silah zoruyla alınıp tutuklandığını, bu şartlar altında çalışmanın mümkün olmadığını belirten bir karar alarak çalışmalarına 18 Mart’ta ara verdi. Padişah, işgale tavır almak yerine 11 Nisan’da Meclis’i feshetti.

İtilaf Devletleri ve Lloyd George, Payitaht’ı işgal ederek millî hareketi durduracaklarını, İstanbul Hükûmeti’ne diledikleri şartları içeren bir barış antlaşması (Sevr) imzalatarak Türkiye dosyasını kapatacaklarını sanarak hata ettiklerini çok geçmeden gördüler. İzmir’in işgali, nasıl ki durumun vahametini hâlâ göremeyen bir kısım aydınların, siyasetçilerin ve ahalinin uyanmasına yol açtıysa; İstanbul’un işgali, mebusların tutuklanıp Malta’ya gönderilmesi de Anadolu’da kongreler sürecinde oluşan siyasi hareketi çığ gibi büyüterek Ankara’da TBMM’nin toplanmasının kapısını açtı. Mustafa Kemal, Heyet-i Temsiliye Başkanı sıfatıyla düğmeye bastı. 18 Mart’ta bütün kolordu ve vilayetlere gönderdiği genelgede şöyle diyordu:

“Bugün İstanbul’u cebren işgal etmek suretiyle Osmanlı Devleti’nin yedi yüz senelik hayat ve hâkimiyetine son verildi.”.

19 Mart’ta bütün vilayetlere ve Müdafaa-i Hukuk Cemiyetlerine gönderdiği genelgede ise, 23 Nisan’da Ankara’da toplanacak TBMM için seçim yapılmasını istiyordu: “Ankara’da olağanüstü yetkilere sahip bir Meclis, milletin işlerini yürütmek ve denetlemek üzere toplanacaktır.”. Yani sadece yasama yetkisi değil, yürütme yetkisi de demokratik kurallara uygun tarzda serbest seçimle oluşacak bu Meclis’e ait olacaktır.

TBMM, 23 Nisan Cuma günü, Hacı Bayram Camii’nde benzeri görülmeyen coşkulu bir İslami törenle açıldı. Açılışa ulaşım şartlarının çok elverişsiz olmasından dolayı 115 mebus katılabilmişti. Bu sayı, aynı yılın sonunda 365’i bulacaktır. Meclis’te her fikirden, görüş ve düşünceden, ideolojiden, toplumun değişik kesimlerinden, farklı mesleklerden insanlar vardı. Yapılan seçimlerde kazanmış olanların dışında Mebusan Meclisi’nden Anadolu’ya geçenler ve bir yıl sonra Malta’dan dönenler bu çatının altında buluşmuşlardı. Böylelikle işgalden sonra tatil kararı alan Mebusan Meclisi’yle “devamlılık” sağlanıyor, yasama ve yürütme yetkisinin artık Ankara’da olduğu gerçeği ortaya konuluyordu.

Modern kıyafetli, fesli, kalpaklı mebusların yanında; sarıklı, cübbeli ulema sınıfından hocalar, şeyhler, geleneksel kıyafetleriyle aşiret reisleri, üniformalı askerlerle renkli bir görünümü olan Meclis’in ortak paydası, vatanın kurtarılmasıdır. Mebuslar arasında “Hâkimiyet-i Milliye” ve “İstiklal-i Tam” ilkeleri üzerinde tam bir mutabakat vardır. Sakarya Savaşı’nın kritik günlerinde, Meclis’in Kayseri’ye nakli görüşülürken kürsüye çıkan Dersim mebusu ve aşiret reisi Diyap Ağa, ilk ve son konuşmasını yapar:

“Efendiler, biz buraya düşmanla dövüşmeye gelmedik mi, şimdi bırakıp kaçacak mıyız?”

Mebuslar, görece zor şartlar altında, gaz lambası ışıkları altında, okul sıralarında saatlerce müzakere ederek, görüşlerini serbestçe ifade ederek, dört yıl vatanın işgalcilerden kurtarılması amacıyla her türlü zorluğa katlanarak çalıştılar. Kalacak yer bulamadıklarından birkaçı aynı odayı paylaşmak zorunda kalıyordu.

Birinci Meclis, çok büyük yetkilere sahip “kurucu meclis” niteliğindedir; hedefi Millî Mücadele’yi zafere ulaştırmak olduğundan “Kuvvetler birliği” ilkesi benimsenmiştir. Çünkü günün şartları seri karar almayı ve taviz vermeden uygulamayı zorunlu kılmaktaydı. İlk toplantıdan itibaren benimsenen “Meclis Hükûmet Sistemi”nde Meclis yargıya da hâkimdi; Yüce Divan olarak çalışmakta, kurulan İstiklal Mahkemelerinin üyelerini seçmekteydi. Meclis Başkanlığı’na seçilen Mustafa Kemal, aynı zamanda Bakanlar Kurulu işlevini yapan İcra Vekilleri Heyeti’nin de başkanıydı, yani fiilen başbakandı.

Ankara’da teşkil edilen Hükûmet’in yetkilerini ve yeni düzenin anayasal esaslarını belirleyecek temel yasa ihtiyacı, üç aylık komisyon çalışmalarından sonra Meclis Genel Kurulunda görüşüldü; 1921’in Ocak ayında Esas Teşkilat Kanunu adıyla yürürlüğe girdi.

Meclis’te Mustafa Kemal’i destekleyen ve birinci grubu oluşturan mebuslar çoğunluktaydı. Daha iyi organize olan bu grup, oylamalarda ve kararlarda çoğu defa etkili olabiliyordu; ancak Meclis, yetkilerini korumak konusunda çok duyarlıydı. Sakarya Savaşı arifesinde Mustafa Kemal’in olağanüstü yetkilerle Başkomutan olması teklifi, yoğun tartışmalardan sonra üç ayla sınırlı tutularak kabul edildi. Ancak zaferin ardından Meclis’e geldiğinde, bütün üyeler onu ayakta alkışlarla karşıladılar; kendisine “Gazi”lik unvanını vererek onurlandırırken rütbesini mareşalliğe yükselttiler. Bu yetkiler, sonraki aylarda üç defa daha uzatılırken, başkomutanlık ittifakla onaylanırken, olağanüstü yetkiler konusu daima tartışma konusu oldu. Çünkü İkinci Grup’tan muhalifler, “Tekâlif-i milliye ve İstiklal Mahkemesi teşkili gibi münhasıran Meclis’e ait yetkilerin bir şahsa devredilmesi” olarak görüyorlardı. Mustafa Kemal, sonuncusunda yapılan itirazların aşılması amacıyla olağanüstü yetkilere artık ihtiyaç kalmadığını öne sürerek sadece Başkomutanlık’ı üstlenmekle yetindi. Buna karşılık Meclis, Başkomutanlık yetkisinin üç ayla sınırlı tutulmadan süresiz verilmesini oybirliğiyle kabul etti.

Türk tarihinin dönüm noktası olan çok çetin bir dönemde her şeyi göze alarak Mustafa Kemal’in çağrısına uyup Ankara’ya gelen, sadece siyasi tarihimizde değil demokrasi tarihimizde de silinmez bir iz bırakan, şahsiyetli, ilkeli, tavizsiz duruşlarıyla her dönemdeki siyasetçilerimize örnek olan Birinci Meclis’in bütün üyelerini, bir kere daha hürmetle, muhabbetle, şükranla selamlıyoruz. Ruhları şâd olsun.

  • YORUMLAR
adlı kullanıcıya cevap x

Yazarın Diğer Yazıları

  • Doğu Türkistan'daki soykırım ve zulmün inkâr edilemez belgeleri - 11 Haziran 2022
  • Sığınmacılar ve düzensiz göçmenler - 13 Mayıs 2022
  • Rusya'nın Ukrayna'yı işgal girişimi ve düşündürdükleri - 16 Mart 2022
  • Sadi Somuncuoğlu — gök kubbede hoş bir seda bırakarak Hakk'a yürüdü - 03 Mart 2022
  • Kazakistan olaylarının ardından - 01 Şubat 2022
  • 2022'ye girerken Türkiye - 07 Ocak 2022
  • TÜRK DEVLETLERİ TEŞKİLATI - 07 Aralık 2021
  • 98. Yılında cumhuriyetimiz - 29 Ekim 2021
  • Nevzat Kösoğlu: mümin bir mütefekkir, örnek bir ülkücü - 15 Ekim 2021
  • Türkiye büyüktür ama biz hakkını veriyor muyuz? - 04 Ağustos 2021
  • Prof. Dr. Orhan Düzgüneş'i rahmetle anıyoruz - 05 Temmuz 2021
  • Sayısal çağın meydan okuması karşısında millî kültür ve millî kimlik - 07 Haziran 2021
  • BİR HÜZÜNLÜ RAMAZAN VE BAYRAM DAHA GERİDE KALDI - 21 Mayıs 2021
  • Milli Hakimiyet - 02 Mayıs 2021
  • 2020'lerde Dünya, Bölgemiz ve Türkiye - 12 Nisan 2021
  • Galip Ağabey - 13 Mart 2021
  • MHP ve Ülkücü Kuruluşlar davasında yargılananlardan biri daha Hakk'a yürüdü - 28 Şubat 2021
  • İdris Yamantürk Hakk'a yürüdü - 14 Şubat 2021
  • Önceliğimiz Türkiyedir - 05 Şubat 2021
  • Doğu Türkistan'da post-modern soykırım ve Türkiye-Çin Suçluların iadesi antlaşması - 03 Ocak 2021
  • 1
  • 2
  • 3
Köşe Yazarları
Öğretmenevleri için düğmeye kim basacak?
Kadriye Demirel( Eğitimci, Eğitim koçu)
Öğretmenevleri için düğmeye kim basacak?
Sedat DEĞER
Sedat DEĞER
Hangi hallerde il içi atamada 3 yıl hesabında eski ve şimdiki okulun birlikte hesaplanır
Yakup Sözen
Yakup Sözen
Zararlı alışkanlıklar
Yaşar YENİÇERİOĞLU Meb Emk.Şb.Md.TES Eski Gnl Skr.
Yaşar YENİÇERİOĞLU Meb Emk.Şb.Md.TES Eski Gnl Skr.
İslâm-Ümmet Birliği
İşte AKP – MHP ittifakının getirdikleri yer !
Mehmet Yazar SBF Eski Eğ. Göv. Talim Terbiye Eski Müşaviri
İşte AKP – MHP ittifakının getirdikleri yer !
Şuşa Deklarasyonu'nun bir yılı; Azerbaycan ve Türkiye
İhtiyar Abdal Karabağ Gazisi subay
Şuşa Deklarasyonu'nun bir yılı; Azerbaycan ve Türkiye
Öyle bir yer ki
Namık Özer ERDOĞAN Atatürk Eğ.En.Eski Md.
Öyle bir yer ki
Memleket menfaati, siyasi taassubun üstünde gelir.
Av.Faruk Ülker Ümraniye Türk Ocağı Eski Bşk
Memleket menfaati, siyasi taassubun üstünde gelir.
Garo Efendi Garo Efendi!
Misafir Yazılar
Garo Efendi Garo Efendi!
İzmir'in Kavakları (2)
Canan ÖZDEMİR Uzman Sosyolog
İzmir'in Kavakları (2)
Kefenimiz biçildi tabutumuz hazırlandı!
Orhan KILIÇOĞLU
Kefenimiz biçildi tabutumuz hazırlandı!
    2021-2022 Eğitim ve Öğretim Yılı Nasıl Geçti?
Remzi ÖZMEN Kamu-Sen İst Başkanı
   2021-2022 Eğitim ve Öğretim Yılı Nasıl Geçti?
İstanbul'un Fethinin sırlarına vakıf mıyız?
Mehmet ARSLAN Eğitim Yönetimi Ve Planlama uzmanı
İstanbul'un Fethinin sırlarına vakıf mıyız?
 Şair-İ Azam Abdülhak Hamit Tarhan'da vatan ve millet sevgisi
Dr.Sakin ÖNER
Şair-İ Azam Abdülhak Hamit Tarhan'da vatan ve millet sevgisi
Hepimiz başka yerlerden kalkıp geldik ne demek?
Şevket Sezer
Hepimiz başka yerlerden kalkıp geldik ne demek?
Çandarlı'da güneşi batırmak,
Şerife Güven
Çandarlı'da güneşi batırmak,
Türk-İslam Ülküsüne muhtacız
Ali Kemal Gül
Türk-İslam Ülküsüne muhtacız
Doğu Türkistan'daki soykırım ve zulmün inkâr edilemez belgeleri
Türk Ocakları'ndan
Doğu Türkistan'daki soykırım ve zulmün inkâr edilemez belgeleri
Geç kalmış bir yazı!..Hatırladınız mı?
Mehmet Karataş Ülkü-Bir Eski Gn.Bşk
Geç kalmış bir yazı!..Hatırladınız mı?
Çok Okunan Haberler
Danıştay'dan pedagojik formasyon kararı: O bölüm mezunları öğretmen olamayacak
Danıştay'dan pedagojik formasyon kararı: O bölüm mezunları öğretmen...
milli eğitim müdüründen kitap yazan öğretmenleri onurlandıran adım
milli eğitim müdüründen kitap yazan öğretmenleri onurlandıran adım
MEB Sendikalı üye sayıları belli oldu
MEB Sendikalı üye sayıları belli oldu
Ana Sayfa
GÜNDEM
KAMU
SENDİKA
DÜNYA
EKONOMİ
SİYASET
MEVZUAT
TÜRK DÜNYASI
EĞİTİM
MEMURLAR
Foto Galeri
Video Galeri
Köşe Yazarları
Biyografiler
Üye Paneli
Günün Haberleri
Arşiv
Gazete Arşivi
Anketler
Hava Durumu
Gazete Manşetleri
Nöbetci Eczaneler
Namaz Vakitleri
  • EKONOMİ
  • KAMU
  • MEMURLAR
  • MEVZUAT
  • SENDİKA
  • TÜRK DÜNYASI
  • Foto Galeri
  • Video Galeri
  • Köşe Yazarları
  • Biyografiler
  • Üye Paneli
  • Günün Haberleri
  • Arşiv
  • Gazete Arşivi
  • Anketler
  • Hava Durumu
  • Gazete Manşetleri
  • Nöbetci Eczaneler
  • Namaz Vakitleri
sanalbasin.com üyesidir

  • Rss
  • Künye
  • İletişim
  • Çerez Politikası
  • Gizlilik İlkeleri

Sitemizde bulunan yazı , video, fotoğraf ve haberlerin her hakkı saklıdır.
İzinsiz veya kaynak gösterilemeden kullanılamaz.

Yazılım: Tumeva Bilişim