• Künye
  • İletişim
  • Çerez Politikası
  • Gizlilik İlkeleri
Anasayfa
  • GÜNDEM
  • KAMU
  • SENDİKA
  • DÜNYA
  • EKONOMİ
  • SİYASET
  • HUKUK
  • TÜRK DÜNYASI
  • EĞİTİM MEMURLAR
  • Ara
SON DAKİKA:
15:30
Milletin su parasıyla kendine TOGG bile almış
11:34
İstanbul Emniyeti'nde yeni atamalar!
Video Galeri Foto Galeri Yazarlar Üye Paneli
A
Büyüt
A
Küçült
Yorumlar
  1. Köşe Yazarları
  2. Türk Ocakları'ndan
  3. "Terörsüz Türkiye" ama nasıl?
Yayınlanma: 02 Mart 2025 - 13:25

"Terörsüz Türkiye" ama nasıl?

02 Mart 2025 - 13:25
Yorumlar
Yazdır
A
Büyüt
A
Küçült
Yorumlar
"Terörsüz Türkiye" ama nasıl?
Türk Ocakları'ndan

Türkiye Ekim ayından itibaren önce adı konulmayan, kamuoyunun nabzı yoklandıktan sonra Devlet tarafından “Terörsüz Türkiye” olarak adlandırılan bir projeyi konuşmaya çalışıyor. Çalışıyor, çünkü “Teröristbaşı”na çağrı yapılarak başlatılan ve zaman içinde, düne kadar terör örgütünün uzantısı olarak muamele edilen DEM Partiden bir heyetin Öcalan ile İmralı’da yaptığı iki görüşme ile devam eden süreçte, ihtirazi kayıtlarını açıklayanların “süreci baltalamak” gibi bir suçlamaya muhatap olmaları söz konusu. Gerek Sayın Bahçeli’den gerek Sayın Cumhurbaşkanı’ndan ve gerekse de Cumhurbaşkanı başdanışmanlarından Mehmet Uçum’dan gelen mesajlarda PKK terör örgütünün kayıtsız şartsız teslim olması gibi bir anlam çıksa da Öcalan ile görüşen heyetin örtük mesajları bir yana, HÜDAPAR ve DEM Parti çevrelerinden yapılan açıklamalar çok çok farklı beklenti ve projelerin zihinlerde olduğunu göstermektedir.

İlginç olan hususlardan biri, “İmralı Heyeti”nin Irak’ın kuzeyine gidip bu konuda “istişare”lerde bulunmasıdır. Bu konuda basında yer alan bir haber aynen şöyle:

"DEM Parti İmralı Heyeti üyeleri Pervin Buldan, Sırrı Süreyya Önder, DBP Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır, Dış İlişkiler Komisyonu üyemiz Berdan Öztürk, milletvekillerimiz Gülcan Kaçmaz Sayyiğit ve Mehmet Kamaç ile Asrın Hukuk Bürosu avukatlarından oluşan heyet Mesut Barzani ile görüştü. Barzani’nin IKBY'deki ofisinde gerçekleşen görüşme 1 saat 45 dakika sürdü. Bu görüşme, DEM Parti İmralı Heyeti’nin Abdullah Öcalan ile gerçekleştirdiği görüşmeler sonrası başlattığı ziyaretler kapsamında gerçekleşti.”

“Görüşmede İmralı Heyeti esas olarak Öcalan ile yapılan görüşmelere ilişkin bilgilendirmede bulunurken, Barzani’nin sürece ilişkin görüş, öneri ve düşüncelerini aldı. Heyet yarın Neçirvan Barzani ile görüşecek ardından Süleymani’ye geçerek KYB’nin kanaat önderlerinden Bafil Telabani ve Kubat Telabani ile görüşecek." Nitekim bu ziyaretler de yapıldı.

Ortaya çıkan yeni durumun Suriye’deki PKK/PYD/YPG/SDG yapılanmasıyla ilgili olduğu zaten tahmin edilmekteydi. Suriye’deki rejim değişikliği, Devlet’in bu meselede “ön” almak” namına hazırlıklar yaptığını açıkça gösterdi. Öcalan’ın mesajlarının sadece kendi örgütü ile değil Irak ve dolaylı olarak da olsa Suriye’deki Kürt siyasilerle paylaşılması, onların görüşlerinin alınması ortada çok kapsamlı bir planın olduğunun işaretleri… Her ne kadar Türkiye’nin özellikle Barzani yönetimiyle yakın ilişki içinde olduğu zaten malumsa da, bu defa konunun bütün bölge çapında ve kapsamlı bir plan dâhilinde tasarlandığı anlaşılmaktadır.

Meselenin, Türkiye’nin millî birliği ve bütünlüğü konusunda en ziyade hassas bir cenahtan gelen çağrı üzerine ele alınması kafa karışıklıklarına ve tepkilere yol açmıştı. Aradan geçen süre içinde millî devlet, Anayasa’nın değiştirilemez maddeleri, eğitim dili, üniter yapı ve vatandaşlıkla ilgili 66. Madde konularında son derece duyarlı olan kesimlerin tepkilerinin bir nebze olsun yatıştırılabileceğini hesaplayan bir takım çevreler, zaten öteden beri ifade ettikleri bir takım argümanları bu defa daha yüksek sesle dile getirmeye başladılar.

8-9 Şubat’ta İstanbul’da DEM Parti çevrelerince “Halkların Eşit ve Özgür Yaşamı Yolunda Çözüm Barışta” adı altında bir konferans düzenlendi. Halkların Demokratik Kongresi (HDK) tarafından düzenlenen iki günlük konferansta açılış konuşmasını yapan DEM Parti Erzurum Milletvekili Meral Danış Beştaş, "Baskı ve tahakküm yerine özgürlüğü, savaş yerine onurlu bir barış için kuracağımız dünyayı konuşacağız. Barış yol değil, barış yolun kendisidir. Kürt sorunu sadece Kürtlerin sorunu değil, Türkiye’nin demokrasi ve hukuk sorunudur." şeklinde konuşmuş ve Kürtlerin zulüm altında olduğunu iddia etmiştir.

Filiz Kerestecioğlu ise “… Yüz yıldır devletin Kürtleri önce Osmanlı milleti, sonra Müslüman ümmet halinde var sayıp, 1921’de anayasal düzlemde de kabul ederek birlikteyiz mesajından sonra, 1924 anayasasıyla birlikte yok sayma aşamasına hızla patinaj yaparak, millet ve ümmetten sadece Türk olmaya geçerek; herkesi Türkleştirmeye çalışarak, Kürtlerin varlığını, anadilini, haklarını yok sayması, Kürtçe konuşmanın, Kürtçe isimlerin yasaklanması, mekanların adlarının Türkçeleştirilmesi, baskılar, işkenceler, yargılı ve yargısız infazlar, köy boşaltmalar, parti kapatmalar, tutuklamalar, her defasında seçilenlere, halkın iradesine atanan kayyımlar, milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılması şeklinde tezahür eden bir hakikat”ten dem vuran Kerestecioğlu, "Ama bir de Kürtlerin, Kürt halkının hakikati var; yine elle tutulabilir gözle görülebilir olan bir başka hakikat! İsyanlar, direnişler asimilasyon ve yok etme, yok sayma politikalarına karşı hep adeta küllerinden doğarak ki hiçbir zaman kül de olmadan var olma mücadelesi…” diye konuşmuş.

Namık Kemal Dinç adlı konuşmacı ise, “Kürt sorunu dediğimiz sorun, öz itibarıyla Kürtlerin ve Kürdistan’ın hak ve hukukunun tanınması sorunudur.” diyor ve ekliyor: “20. yüzyılın başında bölgede kurulan düzenin çökmesi, yapay devletler olarak inşa edilen Irak ve Suriye devletlerinin çözülüşü bölgesel düzeyde Anti-Kürt Nizamın çökmesine neden olmuştur. Uluslararası güçlerin bu anlamda Anti-Kürt Nizama onay vermesi söz konusu değildir. Bu sonucun ortaya çıkmasında Kürtlerin dört parçada da Anti-Kürt Nizama karşı yürüttükleri direniş önemli bir rol oynamıştır. (…) Kürtler yüzyıl önceki Kürtler değil. Yüzyıl önce Kürtsüz bir Ortadoğu şekillendirilirken; din kardeşiyiz, hilafet ve saltanatı kurtaralım denilerek yedeğe alınabilen, milli duygudan uzak, örgütsüz, kolayca yönlendirilebilen bir toplum olmaktan çıkmış, bütün parçalarda örgütlenmiş, [Koyu puntolar bana aittir.] dünyayla diplomatik ve siyasi ilişkiler kurabilen ve kabul gören bir düzeye ulaşmıştır.”

Görüldüğü gibi devlet ve Türk milleti alenen tehdit edilmekte ve dört parçalı Kürdistan’dan dem vurulmaktadır.

Toplantıda bir konuşma yapan Sebahat Tuncel ise şöyle konuşmuş:

"Kürtlerin hukuki kişilikten çıkartılması, Kürt sorununun temelini oluşturuyor. Bu konu yasal bir güvenceye kavuşturulması gerekiyor. (…) Öcalan ikinci görüşmede Kürt-Türk ilişkilerine dikkat çekiyor. Türkler her zaman bu ittifaktan kazanan taraf oldu. Ama Kürtler öyle değil. Üçüncü ittifak cumhuriyetin kuruluşunda oldu. Kürtler olmasaydı Türkiye Cumhuriyeti’nden bahsetmek mümkün değildi. Üç ittifakta da Türkler kazandı. 1924 ile birlikte imha ve inkar politikası başlıyor. Bu da Kürt sorununun ortaya çıkmasına neden oldu. Bu yüzden Sayın Öcalan, ‘Ortadoğu’da yeni bir durumda. Kürtler alternatifsiz değil. Yeni bir ittifak kuralım’ diyor." Tuncel sonuçta, "Kürtler kendi kendini yönetecek. Ama cumhuriyette de yerini alacak. İkili yönetim olacak.” diyor."  Burada açıkça Kürtlerin kendi bölgelerinde bağımsız olacağı, Türkiye’nin kalan kısmına da ortak olacakları fikri ifade edilmektedir.

“Seküler” bölücülerden bir hafta sonra da “İslamcı” HÜDA PAR Diyarbakır’da "Kürt Meselesine İnsani Çözüm Çalıştayı"nı düzenledi. HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, Kürt meselesinin yıllardır var olduğunu ve hâlen çözüm beklediğini söyledi: “Bu mesele sadece Kürtlerin meselesi değil, ben insanım, haktan, adaletten, insanlıktan yanayım diyen herkesin meselesidir ve herkesin elini taşın altına koyması gerekiyor. Çözümün gerekliliği konusunda tereddüt yoktur. Biz, bir çözüm bulmak ve bu meseleyi ebediyen, köklü bir şekilde çözmek zorundayız.”

Çalıştayda konuşan eski Milletvekili Mehmet Metiner ise şunları söylemiş: "Peki nedir mesele? Şudur: Kuruluş sürecinde cumhuriyet halk partili iktidar seçkinleri, Kürt varlığını ve aidiyetini modern ulus-devlet projesi için bir tehdit olarak gördükleri için inkara yöneldiler. Devlet marifetiyle Türk ismi üzerinden homojen bir ulus yaratmak istedikleri için Kürtlerin ayrı bir kavim olarak varlığını inkar ederek dilini ve kültürünü yasaklama yoluna gittiler. Bunu da sistematik ve acımasız asimilasyon yaptılar.”

Çalıştay’ın sonuç bildirgesinde Anayasa’ya ve Türkiye Cumhuriyeti’nin temel ilkelerine açıkça aykırı şu ifadeler dikkati çekiyor:

“Kürtlerin yoğun ve toplu olarak yaşadığı Kürdistan, ümmet coğrafyasının merkezindedir. (…)

Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yüzyılı toplumsal travmalar, katliamlar, kıyamlar, isyanlar, haksızlıklar ve hukuksuzluklarla geçti. (…)

Laik temelde bir ulus devlet inşasına girişen cumhuriyetin yeni yönetici kadroları, homojen bir toplum üretme adına farklılıkları eritmeyi, asimilasyonu, yok saymayı dayatmış ve uyguladıkları politikalarla kardeşlik, adalet ve merhamet duygularını tahrip etmiştir.(…)

Kürt meselesinin çözümü ancak ulus devlet paradigmasının ve ırkçı/kavmiyetçi bakışın terk edilmesi suretiyle mümkün olabilir. (…)

Kürtlerin hak talepleri ve hassasiyetleri dikkate alınmadan yüzyılların oluşturduğu sorunları çözmek mümkün değildir. Bu hassasiyetlerin başında İslam gelir ve İslamî değerlere aykırı hiçbir çözüm modeli Kürt halkı nezdinde karşılık bulmayacaktır.

Kürtçe anayasal güvenceye kavuşturulmalı, anadilde eğitimin önündeki bütün engeller kaldırılmalıdır. Anayasada Kürtlerin yokluğu değil varlığı güvence altına alınmalıdır.(…)

Kürt meselesinin kaynağını oluşturan Kemalist zihniyetin ürünü olan darbe anayasası değiştirilmeli ve eşit vatandaşlık temelinde yeni bir anayasa hazırlanmalıdır.

Türkiye Cumhuriyeti devletine vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkesin Türk olduğu tanımlamasından vazgeçilmelidir. (…)

Kürtleri birbirinden ayıran Skyes-Picot sınırları sembolik hale getirilmeli; insani, ekonomik, kültürel, sosyal ilişkilerin geliştirilmesi ve sılayı rahim hukukunun yerine getirilebilmesi için gerekli bütün kolaylıklar sağlanmalıdır.”

İşin özü, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni ortadan kaldıralım ve son paragrafta da ifade edildiği üzere, “dört parçalı Kürdistan”ı kuralım, denilmektedir. Ulus-devlet yapısına, Anayasa’daki Türk vatandaşlığı tanımına ve resmî dilin Türkçe oluşuna tamamen karşı olan bu zihniyetin Türk Devleti’nin bekası temelinde kurulduğu söylenen bir ittifakta yer alması da gerçekten düşündürücüdür.

Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum, önceki haftalardaki açıklamaları ile tutarlı olarak bu çalıştayı ve sonuç bildirgesini ağır bir şekilde eleştirdi. “Terör diyemeyen, terör örgütüne karşı çıkamayan bu grup, iki millet, iki vatandaşlık, iki resmi dil ve iki ülke diyerek Türkiye düşmanlığını ve bölünme niyetlerini ortaya döktüler.” diyen Uçum, bu çalıştaya katılan Ak Partilileri de eleştirmiş, çalıştayı düzenleyenlerin İslam’ı istismar ederek Cumhuriyet’in esaslarına düşmanlık ettiklerini ifade etmiştir.

Temennimiz, şu anda yürütülen çalışmaların Türk Devleti’nin üniter yapısına, Cumhuriyet’in ve Anayasa’nın temel ilkelerine mugayir talep ve beklentilerin müzakere edildiği bir zemine kaymamasıdır. İmralı Heyetinin Irak’ın kuzeyindeki Kürt bölge yöneticileri ile görüşmeler yapması, PYD’nin bu sürece dolaylı olarak da olsa dâhil edilmesi haklı olarak bazı endişeleri davet etmektedir. Türkiye Cumhuriyeti, bu topraklarda yaşayanları etnik ve mezhebî kökenlerine göre ayırmadan Türk milletinin fertleri ve Türk Devleti’nin birinci sınıf yurttaşları olarak görmektedir. Unutulmasın ki, millî devlet ve üniter yapı esaslarını muhafaza etmek bu topraklarda yaşayan herkesin çıkarınadır. Aksine girişilecek maceraların sonu, tarihte de olduğu gibi hüsran olur ve bu topraklarda yaşayan herkesin zararınadır.

Son olarak Türk Ocaklarının Türk Devleti’nin temel vasfı ve şu anda yürütülen proje konusundaki görüşlerinin açık ve kesin olduğunu bir kez daha yinelemekte yarar var:

1. Anayasa’nın ilk dört maddesi, eğitim dili ve Türk vatandaşlığı ile ilgili maddeler değiştirilemez.

2. Her Türk vatandaşı temel insan haklarına sahiptir ve kanunlar önünde eşittir. Ferdi haklar dışında, etnik ve mezhebi gruplara kolektif haklar verilmesi, Anayasa’daki kapsayıcı ve içerici Türklük tanımı dışında ikili veya çoklu kimliklerin zikredilmesi söz konusu olamaz. Bunun anlamı açıkça bölünmeye giden yolun ilk aşamasıdır.

3. Türkiye Cumhuriyeti’nin üniter yapısı kesinlikle korunmalıdır. “Türkiye’nin koruyucu şemsiyesi” veya “Misak-ı Millî” bahanesiyle dört parçalı bölünme projesinin tahakkukuna gidecek yola taş döşenmemelidir. Unutulmasın ki, Misak-ı Millî’de vatan topraklarının bölünmez bütünlüğü esastır.

4. Emperyalist küresel güç odaklarının bölgemizde siyasi parçalanmayı destekleyen politikaları sonucunda Irak’ın kuzeyinde oluşturulan yapıdan sonra bir benzerinin Suriye’nin kuzeyinde kurulup kökleşmesi Türkiye Cumhuriyeti’nin toprak bütünlüğü açısından ileride telafisi mümkün olmayan sıkıntılara yol açacağından bu husus yeni Suriye yönetimine kesin bir dille bildirilmeli ve Suriye’nin kuzeyindeki “Teröristan Projesi” sonlandırılmalıdır.

5. Şehit ailelerinin ve gazilerimizin ezici çoğunluğunun kabul etmeyeceği hiçbir çözüme Türk milletinin millî iradesinin tecelligâhı olan Türkiye Büyük Millet Meclisi geçit vermemelidir.

Prof.Dr. Mehmet ÖZ

Türk Ocakları Genel Başkanı 

  • YORUMLAR
adlı kullanıcıya cevap x

Yazarın Diğer Yazıları

  • Büyük Orta Doğu Yangını - 23 Haziran 2025
  • Fesih ve Ötesi* - 09 Haziran 2025
  • 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımız Kutlu Olsun - 25 Nisan 2025
  • Bayramınız Kutlu Olsun - 04 Nisan 2025
  • "Hukuk ve Hakkaniyeti Kaybetmemeliyiz. Yoksa Türkiye Kaybeder." (Abdullah Gül) - 25 Mart 2025
  • "Terörsüz Türkiye": Yeniden "Çözüm Süreci" mi, Terör Örgütünün Kayıtsız Şartsız Teslim Oluşu mu? - 24 Şubat 2025
  • Hamas Durum Değerlendirmesi Yapmak Zorunda - 22 Ocak 2025
  • Suriye'de Yeni Dönem Başlarken - 27 Aralık 2024
  • Osmanlı Kuruluş Ve Klasik Döneminde Bilim Ve Bilim Zihniyeti Hakkında Bazı Notlar[1] - 13 Aralık 2024
  • Ekim Ayı Türkiye Gündemine Dair Bazı Notlar - 18 Kasım 2024
  • Cumhuriyet'imizin 101. Yılı kutlu olsun - 29 Ekim 2024
  • Numan Kurtulmuş Yanlış Konuşuyor - 20 Ekim 2024
  • 801 Yıl Arayla Tarihin Seyrini Değiştiren İki Savaş: - 28 Ağustos 2024
  • Sorun ve Çözüm - 02 Ağustos 2024
  • Bu Topraklardaki Türk Milli Varlığını Gelecek Yüzyıla Taşımak - 02 Haziran 2024
  • İstişare - 04 Mayıs 2024
  • Yerel seçimler: uyarı mı, dip dalga mı? - 28 Nisan 2024
  • Yerel seçimler: uyarı mı, dip dalga mı? - 08 Nisan 2024
  • Adalet - 25 Mart 2024
  • Liyakat - 20 Şubat 2024
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
ilan.gov.tr
Gazete arşivi için üye girişi yapmanız gerekmektedir.
Köşe Yazarları
Toplu Sözleşme Sosyal Medya Anketi
Kadriye Demirel (AES Antalya il Temsilcisi , Eğitim koçu)
Toplu Sözleşme Sosyal Medya Anketi
Aziz Dolu Atabey
Aziz Dolu Atabey
Türkler bin boydur biri de Moğol'dur
Yaşar YENİÇERİOĞLU UAEF Başk
Yaşar YENİÇERİOĞLU UAEF Başk
Türk Kültür Coğrafyası-1
Remzi ÖZMEN TES İst 8 Nolu Şb. Bşk, Kamu-Sen İst eski Bşk
Remzi ÖZMEN TES İst 8 Nolu Şb. Bşk, Kamu-Sen İst eski Bşk
Memur Emeklisi Cezalı mıdır?
Reyhan Yıldız Eğitimci Yazar
Reyhan Yıldız Eğitimci Yazar
Hayatın Satır Araları: Gündelik Anların Derinliği
Yusuf İPEKLİ
Yusuf İPEKLİ
Araç muayenesi
Cahit Akdoğan Giresun Valiliği Esk.Halkla İliş. Md
Cahit Akdoğan Giresun Valiliği Esk.Halkla İliş. Md
Diyanetten Alkışlanacak Cuma Hutbesi
Birliğimize Kast Edenlere Verilen Değeri, Anlamak Mümkün Değil
Mehmet ARSLAN Eğitim Yönetimi Ve Planlama uzmanı
Birliğimize Kast Edenlere Verilen Değeri, Anlamak Mümkün Değil
Avrupa Turundan Fransa Paris
Canan ÖZDEMİR Uzman Sosyolog
Avrupa Turundan Fransa Paris
Haydut Devlet İsrail Bölgede Barışı Ve İstikrarı Engelliyor
Misafir Yazılar
Haydut Devlet İsrail Bölgede Barışı Ve İstikrarı Engelliyor
Ankara, Adam Gibi Dinle!
Orhan KILIÇOĞLU
Ankara, Adam Gibi Dinle!
Siyonizm Nedir Ve Siyonizmin Tarihçesi
Av.Faruk Ülker Ümraniye Türk Ocağı Eski Bşk
Siyonizm Nedir Ve Siyonizmin Tarihçesi
Siyasi Bir Durum Değerlendirmesi
Ali Kemal Gül
Siyasi Bir Durum Değerlendirmesi
Büyük Orta Doğu Yangını
Türk Ocakları'ndan
Büyük Orta Doğu Yangını
Kerbela Çeşmesi
Şerife Güven
Kerbela Çeşmesi
Bayramın Kutlu Olsun
Köksal Cengiz
Bayramın Kutlu Olsun
Trabzon'umuzu-Rum ve Pontus diye bilenlere!..
Şevket Sezer
Trabzon'umuzu-Rum ve Pontus diye bilenlere!..
Çok Okunan Haberler
Öğretici: Açlık Sınırı 26.115 TL, Yoksulluk Sınırı 85.066 TL Olmuşken Refah Payı Şarttır!
Öğretici: Açlık Sınırı 26.115 TL, Yoksulluk Sınırı 85.066 TL...
Konya'da sağlık skandalı: Hastasından ameliyat parası isteyen doktora gözaltı!
Konya'da sağlık skandalı: Hastasından ameliyat parası isteyen doktora...
Haziran enflasyonu TÜİK'e göre yıllık yüzde 35, ENAG'a göre yüzde 69
Haziran enflasyonu TÜİK'e göre yıllık yüzde 35, ENAG'a göre yüzde...
Ana Sayfa
GÜNDEM
KAMU
SENDİKA
DÜNYA
EKONOMİ
SİYASET
HUKUK
TÜRK DÜNYASI
EĞİTİM
MEMURLAR
Köşe Yazarları
Foto Galeri
Video Galeri
Biyografiler
Üye Paneli
Günün Haberleri
Arşiv
Gazete Arşivi
Anketler
Gazete Manşetleri
  • EKONOMİ
  • HUKUK
  • KAMU
  • MEMURLAR
  • SENDİKA
  • TÜRK DÜNYASI
  • Foto Galeri
  • Video Galeri
  • Köşe Yazarları
  • Biyografiler
  • Üye Paneli
  • Günün Haberleri
  • Arşiv
  • Gazete Arşivi
  • Anketler
  • Gazete Manşetleri
sanalbasin.com üyesidir

  • Rss
  • Künye
  • İletişim
  • Çerez Politikası
  • Gizlilik İlkeleri

Sitemizde bulunan yazı , video, fotoğraf ve haberlerin her hakkı saklıdır.
İzinsiz veya kaynak gösterilemeden kullanılamaz.

Yazılım: Tumeva Bilişim