Her ne kadar Anayasa nın 128. Maddesinde devlet işleri memurlar eliyle yürütülür ibaresi yazılsa da bu tanım sadece bir isimdir. Devlet memurlarını korumaya yönelik hiçbir ibare yoktur. Bütün diğer hakları kanunla düzenlenir ibaresi açıkça belirtilmiştir. Yeni hazırlanan Anayasa da ise idari konularda Başkan a kanun hükmünde kararname çıkartma yetkisi verildiğine göre memurun tüm hakları bu kanunlarla düzenlenecek demektir. Hal böyleyken memurun iş güvencesi Anayasal teminat altındadır sözü gerçekçi değildir.
Aslında son günlerde yaşananlar devlet memurluğu kavramının yani memur işini yaparken din, dil, ırk,siyasi düşünce gözetmeksizin tarafsızlık ilkesine bağlı kalır. İbaresi devlet ve millet selameti için ne kadar önemli olduğu bir kez daha gözler önüne serilmiştir. Tarafgirlik olursa Devlet kapısında bir ülkenin tüm insanları vergi verecek ama bir kısmı nimetlere konacak ötekiler ikinci sınıf vatandaş muamelesi görecektir. Herkes askerlik yapacak bu ülke için bedel ödeyecek ancak bir kısım vatandaş devlet kapısında işi aş bulacak ötekisi seyirci olacaktır. Mevcut mülakat sistemine bile gerek kalmayacak. Şimdilerde bir yılgınlık içinde olan sahipsiz vatandaş bir süre sonra siyasi dayanağı olmadığı için mülakata bile gidemeyecektir.
Devlet kurumsal bir organizasyon olarak bütün kurumlarıyla bir olaya taraf ise orada demokrasiden seçimden bahsetmek lafü güzaftan öte gitmez. Devletin karşısına dikilen ve aksi görüş bildiren herkesin terörist muamelesi ya da asi muamelesi görmesi de kaçınılmaz bir sondur.
Peki hali hazırda kanunda mevcut bulunan devlet memurları görevlerini yaparken tarafsız davranırlar ilkesine uyuluyor mu?
Kesinlikle hayır!.
Bir müsteşarın İlçe Müdürüne talimat vererek öğretmenleri salonlara toplayıp onlara propaganda yapması artık böyle bir tarafsızlığın kalmadığının açık göstergesidir. Elbette bunu yapan sadece bir müsteşar değildir. İstanbul’un bir ilçesinde Kaymakam Bey işyerlerinde sigara içen kişileri tespitle görevli ekibe talimat verip 16 Nisan’a kadar ceza yazmayın demesi, Bitlis te bir Kaymakamın oy rengi şöyle olacak diye halkı tehdit etmesi, Hakimlerin Savcıların açıkça taraf olduklarını sosyal medya yoluyla siyasi içerikli mesajlar atmaları, öğrencilerin resmi yazıyla salonlara toplatılması ve bunlara siyasi propaganda yapılması, partili milletvekilleri geliyor diye öğretmenlerin toplantıya çağrılması artık Türkiye de Devlet ve Hükümetlerin farklı olmadığını devlet=hükümet olduğu ve bütün bu icraatlar devlet geleneğimizin yerle yeksan olduğunun en açık göstergesidir.
Dostça diyoruz ki; devlet memurlarının tarafgir yapıldığı, yağdanlığın prim yaptığı, kurallı kaideli işlemeyen, liyakatın ve ehliyetin esas alınmadığı, her hukuksuzluğa bir fetvanın uydurulduğu nizamın adı nizamsızlıktır. Nizamın olmadığı yerde huzur ya sopayla sağlanır ya da sağlanamaz ayrışma- tedenni alır başını gider. Bu durum da hazırda bekleyen leş kargalarının işine gelir.
Sonuç olarak Devlet Memurluğu Türkiye Cumhuriyeti Devleti nin bekası için son derece önemli bir yapıdır. Devlet memurunun işini yaparken tarafgir olması bu ülke için bir felakettir. Vatanını seven herkes; vatandaşın devletine güven duymasını sağlayacak bir nizamın kavgasını vermelidir. Hukukun mutlak üstünlüğünü, mutlak adaleti ve mutlak hürriyeti savunmalıdır. Bir olmak iri olmak diri olmak için başka bir yöntem henüz icad edilmemiştir