Şimdiler sokakta, kahvede, parkta vatandaşın gündemi emekli aylıkları olmaya başladı. Özellikle son açıklanan memura seyyanen artış, işçilerle yapılan toplu sözleşmede maaşlarında iyileştirme ve tabi ki hayat pahalılığının alım gücünü iyice düşürmesi ister istemez gözleri yeniden emekli aylıklarındaki adaletsizliğe çevirdi.
Vatandaşın biri karşısındakine şunu söylüyor. Arkadaş olmaz böyle şey; Benim eniştem Beş bin gün prim ödedi adam 7500 lira emekli aylığı alıyor ben On Bin gün prim ödedim ben de 7500 lira emekli aylığı alıyorum. Öteden biri o da bir şey mi kardeşim ben 42 yıl devlete hizmet ettim, Atmış Beş yaşında emekli oldum. Benim aldığım 14.400 lira o da Üç Bin Altı Yüz ek göstergesi dahil. Üstelik bu ülkede bir kişiye 75 yıl ömür biçilirse ben On yıl maaş almış olacağım. Ancak Beş Bin gün prim ödeyip 40 ya da 45 yaşında emekli olan kişi bu devletten 30 ya da 35 yıl maaş alacaktır. Adalet bunun neresinde?
Gerçek şu ki; emekli son zamlarla birlikte açlık sınırına doğru çekilmiş ve açlığa mahküm edilmiştir. 42. yılını çalışan bir başöğretmen emekli olduğunda çalıştığı dönemde aldığı maaşın yarısını bile alamıyorsa artık kimsenin emekli olmaya cesaret edebileceğini düşünmüyorum. Çünkü emekli olmak aç kalmakla eş değerdir. Ya da emekli olup ikinci bir iş kovalamak mecburi hale gelecektir. Bu da emeklinin hiçbir zaman emekli olmaması anlamına gelmektedir. Avrupalı emekli elini kolunu sallayarak Türkiye’ye tatile gelecek bizim emekliler ise çalışmak zorunda olduğu için onlara hizmet edecektir.
Emekliye doğru dürüst zam verilmemesinin gerekçesi fazla emeklinin olması ve tabiki bu kurumun sürekli zarar etmesidir. Bugün Sosyal sigortalar kurumunu içinden çıkılmaz hale getirmekte en az mevcut hükümet kadar geçmiş hükümetlerin de suçu vardır. Çünkü Özal döneminde çıkartılan 50-55 yaş şartını Demirel bozmuştu. Daha sonra getirilen 60-65 yaş sınırları bir kez daha delinmiş oldu ve böylece milyonlarca genç emekli yaratıldı. Haliyle bu da SGK ya ciddi bir maddi külfet oluşturmaya başladı.
Sonuç olarak yanlışlar yanlışları izledi, kabak çalışan ve en çokta emeklinin başına patladı. Bunun sonucunda da ömrümün sonunda bari biraz rahat edeyim diye emekli olan vatandaş emekli olmayan emekliler ordusuna dönüştü.