Eski sinema filmlerimizden birinde Dikiş tutmaz Sabri diye biri vardı. Hani Milli Eğitim bu dikiş tutmaz Sabri’yi anımsatıyor dersek abartmış olmayız. Yanılmıyorsam Yirmi yıllık AK Parti iktidarları döneminde en çok bakanlığın değiştiği birim Milli Eğitimdir. Geçmişte hükümetlerin üst düzey bürokratları olurdu, bakanlık değişse de kurumsal hafıza diri kalsın diye çoğu bürokrat görevlerine devam ederdi. Fakat son yıllarda artık bir örf olmaktan çıktı her bakanlık değişikliği aynı zamanda bürokrasinin de değişmesini birlikte getirdi. Tam işi öğrenecekleri zaman yeniden bakanlık değişikliği ve yeniden bürokrasi sil baştan. Hal böyle olunca gelen ısınmadan yerini başkasına bırakmakta ve tecrübe, kurumsal hafıza, teamül devlet erki hak getire.
İşte bu geldi gittiler sürekli bir şeylerin değişmesine neden olmakta ve bir şeyler değiştikçe birçok insanın mağduriyeti kaçınılmaz olmakta bu telafisi imkansız adaletsizlikler doğurmaktadır. Bunlardan yalnızca Anadolu liseleri-Proje Okullarını ele alalım. Bilindiği üzere devletimiz bir dönem Anadolu liselerine öğretmen atamsı yaparken yazılı sınav kuralını getirdi. Bu sınavlarda yüksek puan alan öğretmenler tercihlerine göre atandı. Aradan üç yıl gibi kısa bir süre geçmiştiki bu okullara sınavsız atamalar yapıldı. Atamalar artınca ya da aynı okullarda sınıf sayısı azalınca norm fazlası öğretmenler oldu. Haliyle sınava bakılmaksızın puan esasına göre kıdemi az olan öğretmenler norm fazlası oldu. Sınav kazanan ve norm fazlasına düşen öğretmen itiraz etti. Arkadaş ben sınavla atandım, beni nasıl norm fazlası görürsünüz diye!.. İdare yapacak bir şey yok yönetmelik böyle diyor dedi ve sınavla gelen öğretmen norm fazlası olarak gönderildi.
Öğretmen sordu: Sınav kazanamayan öğretmene ödül, kazanan öğretmene ceza bu nasıl adalet diye!..Şimdi yeniden proje okullarına bakalım. Devlet dediki okul müfdürlüğü için sınav yapacağım, puan esaslı atama yapacağım. Sorun yok, idareci olmak isteyen arkadaşlar ders çalıştı, kursa gitti velhasıl emek verip bu sınavlara katıldı ve başarılı oldular. Açık olan okullar ilan edildi Sınav puanına göre atamalar yapıldı. Buraya kadar her şey güzel normal yürüdü. Gelgelelim kazın ayağı öyle değildi. Şu okullara kılık kıyafetini veya sendikasını beğenmediğimiz kişiler müdür olmuş. E ee ne yapalım sınav kazanmış ve gelmişler bundan kime ne? Meğer ki o kadar çok kişiyi ilgilendiriyormuş ki planlar kurulmaya başlandı. Şu okulları önce proje okulu yapalım denildi ve yapıldı. Dört yılları dolar dolmaz da şu seni istemiyor, bu seni istemiyor bahanesiyle onca emek verdikleri okullara atamaları yapılmadı ve çoğunun idareciliği düşmüş oldu. Yani sınavla gelen kişiler bir kez daha cezalandırıldı. Peki kim ödüllendirildi dersiniz. Sınava girmeyen ya da girse de kazanma başarısını göstermeyecek kişiler şunun teklifi bunun önerisiyle geldi ve koltuğa oturdular.
Sonuç olarak yalnızca bu iki örnek bile Milli Eğitimdeki uygulamaların ne kadar adaletsiz olduğunu fazlasıyla anlatmaktadır. Yıllardır ben yaptım oldu bitti diyen bakanlar, bürokratlar neyi tahrip ettiklerinin bir türlü farkına vamış değillerdir. Temennimiz Milli Eğitimin eski müsteşarı ve yeni bakanıyla birlikte artık Milli Eğitimde tutarsızlıkların son bulması ve dikiş tutmaz Sabri modundan çıkılmasıdır.