Eğitim Bir Sen bir çalışma raporu hazırlamıştır. Böyle bir çaba içerisine girmeleri memnuniyet vericidir. Çarpıcı ve doğru tespitlerin var olduğu raporda birçok çelişki görmekte mümkündür. Özellikle idareci atama ve görevlendirme konusundaki tespitleri ya da talepleri ile mevcut uygulamadaki icraatları taban tabana zıtlık oluşturmaktadır ve gerçekten bu söylem beni ürkütmektedir.
1- Söz gelimi 2014-1018 Kalkınma planın “Liyakata dayalı ve objektif işe alma ve terfi sisteminin oluşturulması” buna uygun davranılmadığı “adalet, liyakat, yarışma, hakkaniyet, yeterlilik, performans, eşitlik, hukukun üstünlüğü ve saydamlık prensipleri çerçevesinde görevlendirme yapılmadığı görevlendirmelerin bu çerçevede yapılması talebi” adeta ne oluyor dedirten cinstendir.
Be kardeşim düne kadar listeleri yapıp komisyona teslim eden sanki başkalarıymış gibi, seçilen komisyonlara müdahale eden sanki uzaydan birileriymiş gibi, yazılı sınavlara karşı dikleşen başka sendikalarmış gibi, okulları görevlendirmelerle sendika çiftliğine dönüştüren, İl- İlçe Müdürlerini sürekli tehdit ve şantaj altında tutan başka sendikaymış gibi yukarıdaki ifadeleri raporda görünce ne ile karşı karşıya olduğumuzu bir kez daha gördüm!.. Aslında mevcut yönetici atamaları gayet doğrudur mülakatla liyakatı esas alıyoruz deyip söylemlerinin arkasında durmaları beni ürkütmezdi. En azında söyledikleriyle yaptıkları çelişmiyor deyip geçerdik. Ancak bu kadarına pes demekten başka bir şey demiyorum.
2- Müfredatı etnisiteye dayalı ve tekçi buluyorlar. Eğer müfredat gerçekten etnisiteye dayalı olsaydı bu kadar bölücü bu ülkede nasıl biterdi? Düne kadar Türk’üm demenin suç olduğu bir ülkeye nasıl evrilirdik. Tekçi olsaydı bu kadar Cumhuriyet ve Atatürk düşmanı bu okullarda nasıl yetişirdi? Bugün her görüşten insan yetiştiğine göre hatta DEAŞ kafalı yüzbinlerin var olduğu bir ülkede hangi tekçi eğitimden bahsediyoruz.
3-Mülakatla öğretmen alımına karşı duruyorlar. Kesinlikle katılıyoruz. Yalnız gerekçeleri biraz komik! Efendim mülakat yapan komisyonlar bu konuda herhangi bir kurs almadılar, soru tipleri belirsizdir ve başka. Ya Allah aşkına son üç yıldır yaptığınız Müdür alım mülakatlarındaki hangi komisyonlar için bu özellikleri aradınız. Mülakatlarda sordukları hangi sorular kayda değerdi. Neden bunlara da aynı itirazlarda bulunmadınız?
Diğer başlıklar şöyle sıralanıyor.
4-Öğrenci başına yapılan harcamalar artıyor ama yetersiz. Başlığın altında ise OECD ülkeleri arasında son sırada yer almaktayız ifadesi var. O zaman çok yetersiz diyeceksiniz beyler!..
5-Yükseköğretime geçişte fırsat eşitsizliği; Efendim Fen Liseler ve kimi Anadolu liseleri öğrencileri iyi Üniversitelere giriyor diğerleri giremiyor bu eşitsizlik doğuruyormuş. Her halde şunu önerecekler. Arkadaş müdürlükte olduğu gibi sınavı kaldırın, bizim çocukları Boğaziçine, Ortadoğu Teknik Üniversitesine mülakatla alın. İşte o zaman Yüksek Öğretime geçişte adaletsizlik ortadan kaldırılmış olur.
6-Ortaöğretim mezuniyet oranı düşüktür.
7-Ortaöğretimde sınıf tekrarı sorun olarak varlığını koruyor.
8-Lise öğrencilerinden her beş öğrenciden biri sürekli devamsız!..
9-Yüz Otuz bin öğretmene ihtiyaç vardır. Öğrenciler Öğretmen, Öğretmen atama bekliyor.
10-Öğretmen atam ve yer değiştirmeleri fırsat eşitsizliğini artırma riski taşıyor. Sanki bu madde ile rotasyona evet diyecekler iması vardır.
11-İlk ve Ortaokullarda yaklaşık atmış bin dersliğe ihtiyaç vardır, denilmiş. Fakat tekli eğitim eğer talep edilecekse bu rakamdan daha fazlasına ihtiyaç olduğunu belirtmek isteriz.
12-Bir başka çelişki ise hem atmış bin dersliğe ihtiyaç var denilmiş, hem yüz otuz bin öğretmen ihtiyacından bahsetmiş hem de ortalama sınıf mevcutlarında OECD ortalaması yakalandı denilmiştir.
13-Açık öğretimdeki öğrenci sayılarının arttığını, 12 sınıf öğrencilerin temel liselere kaydığı tespiti doğrudur. Özel öğretim kurum sayılarının hızla arttığı doğrudur.
14- Mesleki eğitime devam eden öğrenci oranı OECD ortalamasının üstüne çıktı deniliyor. Evet sayı olarak çıkabilir ancak kalite ne yazık yetersiz atölye ve laboratuvarlar, ikili eğitimler bu okulları kalabalık yığınına çevirmiş diğer liselere giremeyen öğrencilerin toplanma alanına dönüştürmüştür.
Sonuç olarak eğitim ile kafa yormak geleceği düşünmektir. Bu konuda çabaları takdir ediyoruz ancak “Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz, Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde” demekten de kendimizi alamıyoruz.” Çelişki yaşamayacak, gizli hesap peşinde olmayacak elif gibi dik olmasını becerip erdemli, faziletli, ahlaklı olmayı kendimizden başlayıp yaşamalıyız” denilseydi daha çok takdir edecektik.