Demokrasilerde fikir ve inanç hürriyeti vardı. Kişi kendi düşüncesini söyleyebilir. Ancak toplumun değer yargılarına ya da sinir uçlarına dokunmayı alışkanlık haline getirenlerin yaptığı fikir hürriyetinde ziyade tahriktir, toplumu germektir ve karışıklık çıkartmaktır. Bu yüzden doğru bulmamız söz konusu dahi edilemez.
Ülkede hergün bir tecavüz haberi TV ekranlarında ya da medyada konuşulduğu bir ortamda, cinsel tacizlerin ve çocuk istismarlarının bu kadar arttığı bir dönemde olumlu cümleler söylenmesi gerekmez mi?
Küçük yaştaki çocukların evliliğinden, asansöre birlikte binmenin sakıncalarına, yataktan tahrik olmaktan, yiyeceklerin hangilerinin cinsel güç arttırdığını söylemeye, hızını alamayıp kadın dövmenin erkeği deşarj edeceğine varıncaya kadar birçok demeci vermenin kime ne faydası vardır?
Başka bir işiniz yok mu kardeşim. Bu sözleri bilerek mi söylüyorsunuz, yoksa sonunu düşünecek bir idraka mı sahip değilsiniz.
Şüphesiz bizleri birinci derecede ilgilendiren eğitimdir. Yukarıdaki söylemlere sahip kişinin söylemlerinden ziyade bu söylemleri onaylayan İl ve İlçe Milli Eğitim Müdürlerinin bu ülkede varlığıdır. Bu zihniyete sahip kişilerin o koltuklara sahip olması bizi yarınlarımız için ciddi anlamda endişelendirmektedir.
İstanbul Küçükçekmece İlçe Milli Eğitim Müdürü C.Yılmaz, Twitter hesabından "Şeytan bu kez profesörlerini devreye soktu. Ömrünü islam’a hizmete adamış @nurettinyildiz Hocamızı itibarsızlaştırmak için çırpınıp durmaktalar. Altın paslanmaz. Altına çamur atmakla kıymeti düşmez. Hak gelecek ve batıl yok olacak. Bize düşen Allah için çok ama çok çalışmaktır" ifadelerini kullanarak Milli Eğimi kimlerin idare ettiğini bir kez daha göstermiştir.
Nevşehir İl Milli Eğitim Müdürü Murat DEMİR ; Nurettin Yıldız bizimdir , kimseye yedirmeyiz diye twit attı. Twitin içerisine de Cumhurbaşkanı’nı ekleyerek şark kurnazlığı ile kendisine Cumhurbaşkanı’nı kalkan yaptı.
Bu müdürlerden başka kim bu söylemlere sahip çıktı derseniz Kadir Mısıroğlu. Bu kişi ise Atatürk e zerre kadar muhabeti olan cenazeme gelmesin diyerek Türkiye Cumhuriyeti kurucuna olan kin ve nefretini ortaya koyan kişidir. Hızını alamayarak Milli Şairimiz M.Akif Ersoy ile ilgili ağız dolusu hakaretler savurmuştur.
Şimdi resmi tamamladığınızda Milli Eğitimi teslim ettiğimiz kişiler hakkında daha iyi bir bilgi sahibi oluyoruz. Ne yazık ki Milli Eğitim de bu zihniyete sahip kişiler bunlarla sınırlı değildir. Bu anlayış;
“Yüce Allah’ın aşırıya kaçmayın yani ifrata ve tefrite düşmeyin” ayetine aykırıdır.
Resulullahın “Kolaylaştırınız zorlaştırmayınız, sevdiriniz nefret ettirmeyiniz, birleştirin ayrıştırmayın hadisine aykırıdır.
Ey Muhammed sen güzel bir ahlak üzere gönderildin diyen ayeti celileye aykırıdır
Allah Resulu ben güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderildim diyen söylemine ve
Ey insanlar! Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah'tan korkmanızı tavsiye ederim veda hutbesi vasiyetine aykırıdır.
Gönül coğrafyamızdan“Kafir olsa berme azar diyen Yesevimizin anlayışına aykırıdır.
Bir gönül kırdın ise bu kıldığın namaz değil diyen Yunus Emre nin hayat felsefesine aykırıdır.
Kim olursan ol yine gel diyen bir Mevlana’nın islam’ın hoşgörüsünü anlatan sözüne aykırıdır.
Sonuç olarak; bu anlayış bize yabancıdır. Türk İslam anlama modeline aykırıdır. İslam yalnızca kadın erkek arasındaki ilişkiyi düzenlemek için gönderilmiş gibi sapıkça bir anlayışın ürünüdür. Türk Milli Eğitimi nin bu zihniyete sahip kişilere teslimi hepsinden daha ziyade düşündürücüdür.