Bilindiği üzere 2014 yılında bir gecede kanun çıkartılarak kapının önüne konulan idareciler için güya İlçe Milli Eğitim Müdürleri bir değerlendirme yapacaktı. İşini yapan kalacak, yapamayan görevinden alınacaktı. Biraz olsun Allahtan korkan ve az da olsa vicdan taşıyan kimi şube müdürleri bu değerlendirmenin sendika emriyle yapıldığı yönünde itirazlarda bulundular. Bir iki şube müdürü bu itirazı yüksek sesle dile getirdi gerisi sessiz kaldı. Bu Yüksek sesle itirazını dile getiren Beykoz İlçe Şube Müdürlerinden bir Hanımefendi oldu. Nitekim İlçe Müdürü hakkında soruşturma başlatıldı ve adli dava devam etmektedir.
İkinci örnek 2015 yılında Bakırköy EBS İlçe temsilcisi e postasında çıkan fişleme listesi oldu. Bu da gayet organizeli, gönderildiği birçok yeri tespitli bir yazışmaydı. Sendikasına göre tasnif ve fişleme yapılıyor kim kaç puan alacak, nereye atanacak önceden belirlenmişti. Bu kadar bariz bir haksızlığa Vali ve Kaymakamlar soruşturmaya yer yok demeleri devletin ciddiyeti açısında düşündürücüdür.
Kuşkusuz benzer örnekleri Anadolu nun çeşitli yerlerinde yaşandı yaşanmaya devam ediyor. Bir başka örneği Muğla nın Seydikemer İlçesinde watsap üzerinde yapılan yazışmanın yanlışlıkla okul müdürleri gurubuna atılmasıyla patlak verdi. Şube Müdürü ile EBS İlçe temsilcisi arasında geçen yazışmada puanlar verilmiş, okullar tespit edilmiş, kim nereye atanacak önceden belirlenmiştir.
2016 yılında yine İstanbul ilinde 90-100 aralığında puan alan kişilerin üçü hariç tamamı EBS üyesi olduğu tarafımızca tespit edilip ilgilerin masasına konulmuştu. İlgili İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı ve Şube Müdürünün pişkinliği pes dedirtecek cinstendi.
Yıl 2017 Türk Eğitim Sen İstanbul 9 No’lu Şube Başkanımız Enver Demir’in önceden Noter onayı yaparak sonuçların ilanından sonra benzer puanların verildiğini tespit etmesi Kamu oyunun gündemine girerek nasıl olur diyenlerin çıktığına şahit olduk.
Mülakat sonuçlarının Türkiye’nin genelinde benzer olması ister istemez akla bu işler organize işlerdir dedirtiyor. Garip olan ise Milli Eğitim Müsteşarı Yusuf Tekin 12 Haziran günü öğretmenlere yönelik yaptığı açıklamada “Sendika, siyasi parti gibi bazı kesimlere pozitif ayrımcılık yapılan gruplara ilişkin de iddiaların bulunduğunu dile getirerek, "Bu Bakanlıkta var olduğumuz sürece bu türden bir ayrımcılık asla olmayacak, demiştir. Sormak lazım işte siz bakanlıktasınız ve bu işler tüm hızıyla sürüyor.
Yusuf Bey; hangisi doğru, sizin söylediğiniz mi yukarıda tüm kamuoyunun bildiği gerçekler mi? Ya sözünüzü dinletemiyorsunuz, ya da tavşana kaç tazıya tut diyorsunuz!..
Olmaz Sayın Müsteşar!..
2013 yılından beri görevdesiniz ve bu olup bitenlerin tamamı sizin döneminizde gerçekleşmiştir. Bakanlar değişmiş ancak siz değişmemişsiziniz. Bu işlerin organize işler olduğunu sokaktaki ayakkabı boyacısı bile fark ederken siz nasıl fark etmiyorsunuz. Devlet adamına yakışan açığa çıkan bu hadiseler içinde hiçbir baskı altında kalmayarak hem adli hem de üç tane yürekli müfettişinizi görevlendirerek idari soruşturma başlatmaktı. Ucu kime ve nereye dayanırsa dayansın sonuna kadar giderek bu yüzsüzlükleri ortaya çıkartmak boynunuzun borcudur. Yoksa öğretmene biz ayrımcılık yapmıyoruz demeniz hiçbir anlam ifade etmez.
Devletimizi paralel yapılardan kurtaracak hiçbir adım atmayacağınız yönünde ciddi kaygılarımız vardır. Çünkü bu yaşanan ne ilktir ne de son olacaktır. Bizim gördüklerimiz aleni yapılanların dışında ne tür dolapların döndüğünü bir bürokratlarınız, bir sendikanız, bir de Allah biliyor. Yüz verdikçe astar isteyen bu ceberut yapılara ne zaman dur diyeceksiniz. Yoksa dur deme ihtiyacı içerisinde değil, benzer tavırlar içerisinde olmaları için önlerini mi açıyorsunuz?