Malum olduğu üzere Sayın Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk 23 Ekim günü 2023 Vizyon Belgesi adıyla eğitimde neyi öncelediğini kamuoyuyla paylaştı.
İstedik ki vizyon ne ki Begim diye sorarak başlayalım: Türk dil kurumu sözlüğüne göre birçok anlamı vardır.
Sinema salonlarında filmin gösterilmeye başlaması.
İnsanı duyular dünyasının üstüne yükselten ve hiçbir zaman tam olarak gerçekleştirilemeyecek olan, yalnızca erişilmesi istenen amaç olarak kalan kılavuz ilke.
Gerçekleri yanılmadan görebilme yeteneği v.b.
Sayın bakan ve bürokratları bu tanımlardan hangisine uygun iş ve icraat yapacaklar ya da hangi maddeye istinaden hazırlanan taslağa bu adı verdiler doğrusu kendilerine sormak lazım gelir.
Belki de olaya gizem katmaya çalıştılar. Vatandaş vizyon kavramına Ziya Selçuk diyorsa herhalde iyi bir şeydir diye düşünsün istediler. Biz bayılırız bu tür stratejileri çizmeye. Hele Sayın Davutoğlu’nun o meşhur “Stratejik Derinlik” vardı ya, Güzel ülkeme maddi kırk elli milyar dolar, manevi birçok uyumsuzluk ve yüzlerce şehit bir de yanı başımızda bir şer odağı iskan etti. Hükümetimiz Ensar- muhacir ninnileriyle halkımızı uyuta dursun 27 Ekim 2018 tarihinde İçişleri Bakanı Sayın Soylu Suriyeli iki yüz küsur bini memleketine döndü biz buna sevindik diyor. Yani muhacir kardeşlerimizin dönmesine sevindik. Neydi adı Stratejik Derinlik Vatandaş o zaman da herhalde bu strateji acaip güzel bir şeydir demişti.. Sonra sonra anladı stratejinin ne melanet şey olduğunu!..
Şimdi Sayın Ziya Selçuk eğitimde işin esası öğretmendir demedin mi?
Dedin!
Peki öğretmen yetiştirme stratejin nedir? Hiç bahse konu bile etmiyorsun. Yetmiyor bir de pedagojik formasyonu kaldırdım diyorsun. Yani hem öğretmenlik meslek olacak, hem de yetişmeleri diğer devlet memurlarından farklı olmayacak öyle mi? Bu nasıl bir çelişki çözebilen beri gelsin.
Sayın Bakan bu ülkede denenmiş ve son derece başarılı sonuçlar alınmış uygulamalar vardır. Bunlardan bir tanesi öğretmen okullarıdır. Önerimiz şudur: Öğretmen okullarını acilen aktif hale getiriniz. Yatılı kısımlarını açınız. Lise yerleştirmelerinden sonra bu okullar tercihe açınız. Dört yıllık eğitimlerinde Eğitim psikolojisi, Sosyoloji, Felsefe, Müzik, Resim İş, Beden Eğitim ve tabiî ki Fen- Sosyal Bilimler derslerini veriniz. Bu öğrencilerin Eğitim Fakültesi tercihlerinde mutlaka farklı puan verdiriniz. İlk bir yıl eğitim, ikinci yıl haftada bir gün okullarda pratik eğitim, üçüncü yıl haftada iki ve dördüncü yıl haftada üç gün okullarda pratik eğitim alsınlar. Sonrada başarıyla mezun olanlar sınava girip puan esasına göre atamaları yapılsın ve staj dönemine ihtiyaç kalmasın. Atanamayanlar körelmesin diye yedek öğretmen statüsünde tatmin edici ücretle istihdam edilsinler.
İkinci acil önceliğiniz ise okullarda öğretmen moral ve motivasyonunu büyük ölçüde zedeleyen liyakat ve ehliyete göre yönetici atama olmalıdır. Çünkü birçok şahsiyetli, özgüven sahibi, iktidara göre değil, güce göre değil doğru bildiklerini savunan öğretmen, ağzımdan kuş tutsam bir yere gelemem düşüncesindedir bunu yıkmanız gerekmektedir. Kaldı ki eğitimin bu kadar yozlaşmasının sorumlularından bir de bu liyakatsiz yöneticilerdir. Bunlara kadro vermeyi tasarlıyorsunz bu da yapacağınız bir başka yanlış olur. Açarsınız sınavınızı başarılı olurlarsa elbette kadrolarını alsınlar, sendika tercihleri ve belli torpil listeleriyle atanan müdürlere kadro vermeniz eğitime ve geleceğimize yapacağınız en büyük kötülük olacaktır.
Sonuç olarak Nizamül Mülk Kadı doğru değilse istediğin kanunu yap bunun bir hükmü yoktur diyor. Biz de insan potansiyelin kaliteli değilse istediğin kadar vizyon de, strateji de hepsi havada kalır. Bu işe önce öğretmen eğitimi sonra da yönetim anlayışını düzelterek başlarsanız başarı olur, aksine yine bize düşen hüsran olur!...