Yüce Yaratanın, yaratılmışların en şereflisi olarak nitelediği ve kendisine muhatap aldığı bir varlık olan insan, akıl gibi eşsiz bir nimet ile donatılmıştır. İnsanı diğer varlıklardan ayıran ve ona değer katan bir nimettir akıl. İyiyi kötüden ayırt etme kabiliyetidir. İnsana sorumluluk bilinci veren, doğruyu yanlıştan ayırt etme vesilesi olan bir imkândır akıl. İnsan, Rabbinin mesajlarını akılla anlar ve hayatına kılavuz yapar. Rabbine, çevresine ve kendisine karşı sorumluluklarını akılla idrak eder ve yerine getirir. Bilgiyi akılla öğrenir, öğretir, yaşar ve yaşatır.
İnsan için uğrunda yorulmaya, sıkıntı çekmeye, emek vermeye değen en hayırlı gaye bilgi edinmedir. Bilgi, insanlığın yolunu aydınlatan bir hazinedir ve ilim, insan için en şerefli rütbedir. Onun içindir ki son vahyin ilk hitabı “Oku!” emridir. Okumak, erdemin peşinde koşmaktır. Okumak, hakikate varmaktır. Okumak, yaratılışın anlamını, hayatın manasını ve kâinatı keşif yolculuğunda insanın en yakın yol arkadaşıdır. Nitekim Yüce Kitabımız,“Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” Buyurarak insanlığa bilginin değerini ve ilmin vazgeçilmez olduğunu vurgulamıştır. İlmin ilahî membaı olan Kitab-ı Kerimimiz düşünmemizi, aklımızı kullanmamızı ve doğru bilgiye ulaşmamızı emretmiştir. “Cahillerden yüz çevir.” “Sakın cahillerden olma!” Gibi uyarılarla cehaleti yermiştir. Bu sebepledir ki, dinî ve sosyal sorumluluklarımızı bilmek için okumak, doğruyu yanlıştan ayırmak için Kitaba ve ilme sarılmak her Müslümanın asli görevidir.
Çağdaşlaşmanın diğer adı, çağın öngördüğü pozitif bilimleri yakalamak, araştırma ve geliştirmeye öncelik vermektir, üzerinde çalıştığı bilimsel konuda uzmanlaşmaktır, hayatı kolaylaştırıcı çalışmalarıyla eser bırakmaktır.
Üniversitelerimiz, çağın gerektirdiği bilimsel çalışmaları, araştırma/ geliştirme bağlamında disiplinize ederek bulgularıyla insan hayatına değer kazandırmak, milletini çağdaşlaştırma adına güçlendirmektir, dünya milletler arenasında saygın yerini almakta milletinin önünü açmaktır.
Bilgi insan içindir elbette. İnsan ilimle yücelir. Sağlam bir kaynaktan aldığı doğru bilgiyle hidayete erer, topluma yön verir ve dünyayı şekillendirir. İlim; insanı huzura, mutluluğa, dünya ve ahiret kazancına eriştirir. Cehalet ise insanı utandırır, aldatır, hataya ve zarara açık hale getirir.
Medeniyetimizde âlim; ilimle hikmeti, hikmetle irfanı, ahlakla adabı, hak ve hakikati tüm insanlığa takdim edendir. Kendi şahsında söz konusu güzellikleri yaşayan ve temsil edendir. Zira âlim bilir ki, hikmetle harmanlanmayan, irfanla yoğrulmayan bilgi, ahirette hesabı çetin bir yük olarak karşısına çıkacaktır.
Bilgi ve teknoloji çağında yaşamaktayız. Ancak insanlık çoğu zaman bilgi ve teknolojiyi yeryüzünde iyiliğin hâkim olması için kullanmamış, istismar etmiş, bilgi ahlakından uzak adımlar atmıştır. Bilgi, ahlaktan yoksunlaştıkça insanlık değer kaybetmektedir. Eğitimin ruhundan, ilmin mana ve gayesinden mahrum bırakılan nice genç, bağnazlık, şiddet ve teröre savrulabilmektedir.
Bugün zulmün ve cehaletin kol gezdiği İslam coğrafyasında huzur ve güveni tesis etmek, Müslümanlar olarak dünyaya yeni bir medeniyet takdim etmek bizim görevimizdir. Bu hususta hepimize düşen sorumluluk öncelikle doğru bilginin ve sağlam kaynağın peşine düşmek, ilmi ehil ellerden almak, sonra da öğrendiğimiz i hayata geçirmektir.
***
Not: Hutbelerden yararlanılarak öngörülen bir sunum