"Cemaat" sözcüğü bizzat cemaat yapılanmaları tarafından masumiyetinden uzaklaştırılmış, ona siyasal hatta örgütsel bir kimlik kazandırılmıştır ki, bunun en acı sonuçlarını ne yazık ki Türkiye yaşamıştır... Hem de "darbe" girişimine kadar uzanan bir sinsi süreçte...
Peki; "cemaat" denilince Türkiye'de ne geliyor akıllara acaba?.. Şu "tecavüz"le gündeme gelen "cemaat" yurtlarını mı anımsıyoruz yalnızca?..
Milleti defalarca, üstelik jet hızıyla dolandırm...asına rağmen kimi cemaatlerin halen peşinden gitmeye devam ettiği cüppeli ve sarıklılara ne demeli?..
Masum Müslümanlara peygamberin da adını kullanarak terlik, misvak ya da sözde "yanmayan kefen" satan cemaatlere nasıl bakılmalı ki?..
En vahimi de, başbakanlardan bürokratlara kadar herkesin uzun yıllar "cemaat" diye masumiyet yüklediği ve "hizmet" ehli gibi desteklediği Fethullahçılardan ders alınmadı mı?..
Hani adları bir anda "cemaat"ten FETÖ'ye, yani "hizmet"ten "terör örgütü"ne dönüşenlerin nereden nereye geldiği analiz edilebildi mi?..
Ya da "maşallah" nidalarıyla göz boyayan ve "cemaat"in toplandığı karargahta 70'ten fazla tabanca, uzun namlulu silahlar ve binlerce mermi çıkan "Adnan Hocacılar" yeterli şoku yaratamadı mı?..
Peki, "cemaat" adı altındaki terör yuvalarına operasyon düzenlenmesine karşı çıkan Hizbullahçılar neyin peşinde?..
Hizbullah örgütünün yayın organında yazanların, "cemaatlere ve tarikatlara müdahale etme" diye İKTİDARA' açıktan "akıllı ol" resti çekmesinin ardındaki asıl kaygı nedir acaba?..
Evet; tecavüz yurtları, FETÖ dehşeti, Adnancılar vakası ve son yıllarda şaibeden kurtulamayan "cemaat" kılığındaki onlarca örgütsel yapının yol açtığı vahim sonuçlara rağmen halen tarikatçılığı savunanlara akıl sır ermiyor...
Asıl soru şudur; tarikat-cemaat kılığındaki yozlaşmış yapılar Müslümanlara zarar verirken ve İslam'ı yozlaştırırken aslında kim "akıllı ol"malı acaba...
Atatürk bu soruya 1925'te, "tekke ve zaviye"leri kapatarak yanıt vermişti de, nerede bunu anlayacak akıl, neredeeee?..